Dr. İLHAMİ FINDIKÇI
Eroğlu Şirketler Grubu (Colin's Loft) Yönetim Kurulu Üyesi

YÖNETİCİ VE İNSANİ DEĞERLER


İnsan kaynakları yönetimi ve insani değerler konusunu ele aldığımız bir seminerde ilginç bir olay dile getirildi. Semineri ilgiyle takip eden ve bir mağazalar zincirinin merkezinde muhasebe müdürü olarak çalışan 38 yaşındaki katılımcı, iki yıl önce başından geçen olayı şu şekilde aktardı.

5 yıldır aynı kurumda çalışıyorum. Oğlum 2 yıl önce okula başladığında çok mutluyduk. Ancak bir süre sonra bazı harfleri yanlış çizdiğini, yanlış okuduğunu fark ettik. Gerek öğretmeni gerekse biz doğrusunu gösterdiğimiz halde yanlış okuyor ve yazıyordu. "p" yi "b" olarak veya "b" yi "d" olarak okuyunca da okumada başarısız oluyordu. Zaten solak yani sol tarafı baskın. Bu durum beni ve eşimi çok üzdü. Ne yapacağımızı bilemedik. Çocuğumuzun da çok üzüldüğünü fark ediyorduk. Çünkü, arkadaşları bu durumu ile alay ediyormuş. Nasıl olmuş bilmiyorum ama İnsan Kaynakları Müdürümüz bu durumu duymuş.

Gerçekten çok iyi niyetli, yardımsever biri. Kurumda bu tür şeyleri hemen duyar. Benimle görüştü. 2 gün sonra da eve geldi, oğlumla oynadı. Daha sonra konuyu bizim için araştırdı. Bizi bu konuda uzman 2 kişi ile tanıştırdı. Biri nörolog diğeri pedagog olan iki bayanın 5 ay süren yardımı ve eğitim çalışmaları ile çocuğun durumu düzeldi. Gerçekten aile olarak çıkmazda olduğumuz bir dönemde, iş yerimiz bize adeta sahip çıktı, ilgilendi, destek oldu. Bunu hayatımız boyunca unutmayacağız. İnsani değerlere duyarlı olmak için insan kaynakları yöneticisi olmak şart değildir. Ama bazı mesleklerde hele ki bir yöneticiyseniz bu tür duyarlılıkların önemi daha da artmaktadır. Bu örnek olaydaki insan kaynakları müdürünün insani değerlere duyarlı oluşunun sonuçları, açık biçimde görülmektedir.

Günümüzde kurumların en önemli işlevlerinden birisi de hiç kuşkusuz insani değerlerdeki aşınmayı azaltacak, iyileştirecek politikalar üretmektir. Çünkü günümüz şartlarının neredeyse otomatikleştirdiği hayatın farklı bakış açıları ve özellikle insani değerler yönüyle ele alınması gerekmektedir. İş ortamlarında çalışanların sadece iş çıktıları değil, insani yönlerinin de mutlaka göz önünde bulundurulması gereklidir. Her geçen gün büyük bir hızla artan bilgi birikimi, bir yandan daha rahat bir hayat olanağı getirirken diğer yandan kişilerin, hızlı bilgi artışı ve hızlı değişmelere uyum sorunları ile karşı karşıya kalmalarına yol açmıştır. Bunun bir sonucu olarak toplumsal aşınma, değersizlik, yabancılaşma, duyarsızlık, insani duyguların, etkileşim ve iletişimin azalması ve benzeri durumlar, günümüz gelişmekte olan toplumlarının en önemli sorunlarını oluşturmaya başlamıştır.

Sözü edilen gelişmelerin en çarpıcı örnekleri, ülkemizde de yaşanmaktadır. Toplumumuzun "doğruluk", "dürüstlük", "karşılıklı saygı", "iyi niyet", "hoşgörü" gibi temel erdemleri, ne yazık ki tartışılır hale gelmiştir. İnsani duygulardaki aşınma, anne-baba-çocuk arasında yaşanan etkileşimden, aynı otobüste yer alan yolculara, aynı amaç etrafında çabalarını birleştiren insanlardan oluşan kurumlara, işletmelere kadar hayatın her alanında etkili olabilmektedir. Bütün bu gelişmeler, insanı temel alan eğitici ve bilgilendirici çalışmalara, yaklaşımlara olan ihtiyacı da çoğaltmaktadır.

Yöneticiler aynı zamanda insani değerlerin de en iyi temsilcileri olmalıdırlar. Bu başarıldığı oranda kişiler kurum kültürünü benimseyecek ve bu kültürün bir parçası olacaklardır. Şu halde yönetici, ister profesyonel ister iş sahibi olsun, işi ve işin gerektirdiği çalışmaları düşünecektir. Ama insanın önceliğini unutmamak çok ama çok önemlidir. Esasen söylemde yani konuşurken bir çok yönetici ''tabii ki canım'' diyor, ''insan unsuru bizim için önceliklidir'', ''çabalarımızın odağına insanı yerleştirdik''_ diyor, diyorlar da maalesef uygulamalar pek böyle değil. İnsan kaynağını (ki yöneticinin kendisi de bu kaynağın vazgeçilmez bir unsurudur) en önemli ve öncelikli güç olarak yanına almayan yöneticiler, bazen kısa zamanda karlı, başarılı görünseler bile orta ve uzun vadede kaybederler, zorlanırlar.






# # # # # # # #