Akıl NOKTASI
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ

Psikiyatr, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi



SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI SOKAKLARIMIZDA OLANLARDAN HABERDAR MI?


Ülkeler üzerindeki tek etkinin politika ve politikacı olmasının getirdiği olumsuzlukları değiştirebilmenin önemli öğelerinden biri, sivil toplum kuruluşlarının sayılarının ve etkinliklerinin artmasıdır. Bu olumlu gelişmenin olabilmesi için gerekli olan koşullardan biri, belki de en önemlisi sivil toplum örgütlerinin sağlam kurulmuş olmaları ve toplumsal gerçeklerden, beklentilerden haberdar olmalarının gerekliliğidir.

Ülkenin ekonomik koşulları, politik gelişmeleri ve beklentileri, önemli alanlarda politika belirleme çabalarının yanısıra, gerçekte bilinmesi gereken, aslında tümüyle bağlantılı olup, tümünü içeren, hatta hepsinin temelini oluşturan politik deyimle 'sokakları bilmekÓ tir. Sivil toplum kuruluşları sokakları biliyor mu? İlgilendikleri konu dışında, yani genellikle isimlerini aldıkları konu dışında olanlardan haberdar mı? Bu soruların yanıtlarının bir sivil toplum kuruluşu tarafından gerçekten 'evetÓ olarak verilebilmesi, özelde o kurumun, genelde tüm sivil toplum kuruluşlarının güçlü ve yönlendirici olabileceğinin bir göstergesidir.

Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları ne durumda? Politik açıklamalar yapanlar, hayvanları koruyanlar, sigarayla savaşanlar, doğaya kucak açanlar, kadın haklarını savunanlar, geleceği yönlendirme iddasında olanlar, BeyoğluÔnda, çok yakınlarında 8-16 yaş arasında kız çocuklarının ticari açıdan cinsel sömürüye uğradığından, sayıların kabullenilemez kadar çok olmasına karşın, görmezden, bilmezden gelmenin sonucu değiştirmediğinden ne kadar haberdardırlar? Bizi çok etkileyen, bir utanç, çaresizlik gibi gördüğümüz olayları bilmezden, görmezden gelmek geçici çözüm gibi görünmekle birlikte gücümüzü, varlığımızı azaltan, yok eden yöntemlerdir. Evet, benzer bir çok olayın yanısıra, çok yakınımızda, Beyoğlu başta olmak üzere İstanbul'da, bizim şehrimizde, küçücük kız çocukları cinsel objeler olarak kullanılıyor. Hem de çoğumuzun artık bahşiş, otapark ücreti olarak verirken bile tereddüt ettiğimiz, azımsanmasından çekindiğimiz meblalara, 10-15 milyon Türk Lirası karşılığında bedenleri kullanılıyor. Evet sivil

toplum kuruluşları, var mısınız böylesine öyküleri öğrenmeye, sokaklarda, bizim sokaklarımızda olanlardan haberdar olmaya? Bu duymak istemeyeceğimiz öyküyü dinledikten sonra, onun ülkemiz sokaklarında ki kaçınılmaz bir gerçek olduğunu anladıktan sonra ancak isteyerek yanıtlayabileceğiniz sorulara gelecek sıra... Ama şimdi çok yakınımızdaki, aslında bizim olan gerçek öykülerin zamanı...

S: 16 yaşında, anne-babası ayrılmış, baba aşırı alkol alıyor, dövüyor. Bir süre sonra S'ye bakamayacağını, annesine gitmesini söylüyor. Anne evlenmiş, S'nin orada da yeri olamamış. Sokakta bulduğu arkadaşlarıyla kalmaya başlıyor, ona sahip çıkacağını söyleyen ilk erkek arkadaşıyla olmaya başlıyor, sonra yine sokaklar. Gece kalacak sıcak bir yer ve 5 milyon lira için vücudunu kullanmaya başlıyor. Kimi zaman ilişki öncesi yenen yemek ayrıca kar sayılıyor.

K: 16 yaşında, 14 yaşındayken evden kaçmış. Sokaklarda yaşarken bir erkek arkadaşı olmuş, onunla yaşamaya başlamış. 3 ay sonra bir kadın aracılığıyla arkadaşı bedenini satmasını istemiş. Bu arada sokaktaki arkadaşları ona çeşitli ilaçlar ve esrar kullanmayı öğretmişler. K'nın bedeninin ücreti gece kalacak yer, 5-10 milyon para ve bir kap sıcak yemek olarak belirlenmiş. 

D: Tahminen 13 yaşında, kimliği yok, ailesi hakkında bilgi vermiyor, hatırlamadığını söylüyor, babası tarafından cinsel istismara uğramış, sokakda arkadaşlarıyla kalıyor, madde kullanıyor, vücudunu kesiyor, para gerektiğinde ya da arkadaşları uygun gördüğünde bedenini kullandırıyor. 

T: İsmini ve yaşını vermek istemiyor. 12 yaşında evlendirilmiş, 2 çocuk anasıyken 15 yaşında kapı önüne konulmuş. Yaklaşık 2 yıldır sokaklarda, sokakta yaşayabilmesi için tek sermayesi vücudu. Hem kendi hem de kocasının ailesi tarafından namuslarını kirlettiği için ölüm emriyle aranıyor.

Bu öyküler bir filmden ya da romandan alınmadı. Biz görmek istemesekte, inanmak istemesekte bu çocuklar ve benzer yüzlercesi çok yakınımızda, hergün dolaştığımız yerlerde yaşıyor. Çocuk fuhuşu toplumların, insanların genelde görmek istemedikleri bir olgudur. Ancak bu yadsıma, toplumlara erken ergen gebelikleri, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, çocuk fahişeler, alkol ve madde kullanımı, intihar girişimleri ve suç oranlarındaki artış olarak ödenmesi zor bedellerle geri dönmektedir. Dünyanın bazı bölgelerinde çocuk fuhuşu önemli sorunlardan biridir. Ülkemizde sayı tam bilinmemekle birlikte, sadece İstanbul'u kapsayan bir çalışmada azımsanmayacak kadar çok olduğu saptanmıştır. Bu sorun gittikçe artan bir sorundur.

Hangi Çocuklar Risk Altında?

Çocuk fuhuşu için en büyük risk grubunu sokakta yaşayan ve çalışan çocuklar oluşturmaktadır. Sokakda yaşayabilmek için çalışmak, barınak bulmak, karnını doyurmak ve kullanılıyorsa uyuşturucular için para bulmak gerekmektedir. Bunları sağlamanın bir yolu da bedenlerini satmaktır. Bu risk ve zorunluluk kız çocuklar kadar erkek çocuklar içinde geçerlidir.

Bu çocukların geçmişlerine bakıldığında sorunlu aile yapıları ve zor çocukluk öykülerine rastlamak olası. Ailede sık kavgalar, ayrılıklar, ebeveynlerden birinde ruhsal hastalık ya da aşırı alkol kullanma öyküsü ve aile içi fiziksel, cinsel sömürü öyküleri. Özellikle tanıdıkları, yakın çevreleri tarafından cinsel sömürüye uğrayan çocuklar, utanç, şaşkınlık ve kızgınlık gibi duyguların hepsini birden yaşamakta, tek kurtuluş yolu olarak sömürüye uğradığı yerden uzaklaşmayı görmektedir.

Bu şekilde aile içinde barınamayan çocuk, ailesinde bulamadığı güveni sokaklarda aramaktadır. Kendi yapılarına baktığımızda bir kısmının küçük yaşta fark edildiğinde kolayca tedavi edilebilecek, okul başarısızlığı, davranış sorunları olan çocuklar oldukları, olumsuz aile içi koşullar nedeniyle de evden kopmaları ve kendilerine benzeyen çocuklarla bağlantı kurmaları daha kolay olan çocuklarla karşılaşıyoruz.

Değişen toplumsal değer yargıları ve sistemleri risk altındaki bu çocukların sokağa çıkma risklerini arttırmaktadır. Cinsel sömürüye maruz kalmak gibi, yaşlarına uygun olmayan cinsel içerikli görsel ve yazılı materyalle erken karşılaşmak, erken ve uygunsuz cinsel ilişkileri körükleyen durumlardır. Benzer şekilde aynı yaş gruplarında çocukların, gelişim dönemlerine yakışmayan kıyafetler, makyaj ve rollerle ortaya çıkarmak, uygun olamayan cinselliğin 'doğalÓ gibi algılanmasına, hatta ünlü, zengin olmak gibi değerlere ulaşmanın en iyi yolu olduğuna ilişkin yanlış algılara sahip olmalarına neden olmaktadır.

Neler Yapılıyor!

Türkiye gündemine çocuk fahişeler konusu GARİH cinayeti ile girdi. O zamana kadar görmezden gelinen bu sorun, acı bir olayla gündeme oturdu. Bu durumun olumsuz etkileri gibi olumlu etkileri de oldu. Olumsuz etkisi, olaya karışan ya da karıştığı düşünülen çocukların basının kendi arasındaki savaşı nedeniyle, her dakika televizyonlarda, röportajlarda olmaları, bundan maddi çıkar sağlamaları, hem o çocuklara hem diğerlerine sahte ve tehlikeli bir 'ünlüÓ olma duygusu vermesiydi. Bu tür haberlerin eğitsel değil de sansasyonel işlenmesinin yaptığı etkinin belki de en güzel örneği, bu olayda en çok gündemde olan, adeta bir yıldız gibi kanal kanal dolaştırılan ve kendisine kanallardan bunlara karşın önemli maddi kazançlar sağlanan genç kızın (17 yaş) onu muayene ederken bana söylediği sözdü:

'Hayır, bu işi bırakmayı düşünmüyorum, artık ünlü oldum, ünlü ve iyi olmak için doktor olmak gerekmiyormuş, benim işimde de olunabilirmiş, değil mi doktor abla, haksız mıyım?Ó Ben bunca yıllık profosyonelliğimle verecek yanıt bulamadım, elinde yıllarca doktorluk yaparak kazanamayacağı, ama iki gün içinde aldığı maddi varlıklar ve herkes tarafından tanınma mutluluğu olan bu küçük kıza verecek bir yanıt bulamadım. Bunca yıl güvensiz yaşamışken, doğru dürüst bir ailesi olmamışken, bazen sadece kalacak yer karşılığı bedenini satarken tüm bunları kazanan bir çocuğa, yaptığı işin kendisine ne kadar zarar verdiğini anlatmak çok zordu.

Olumlu adımı ise devlet attı. İstanbul Valiliğinin tebliği ile bu çocuklar için iki korunma evi oluşturuldu. Resmi görevliler ve gönüllüler bu çocuklar için çalışmaya başladı.

Onların sokaktan kurtarılması, ailelerin eğitilmesi, uygun olan durumlarda yine aileleri ile yaşama şansını yakalamaları, olmazsa okutulmaları, iş sahibi yapılmaları için bu evler oluşturuldu. Herşeyden önemlisi bu evler onlara umut kapısı, sığınılacak sıcak bir yer, sokakta olma zorunluluğundan kurtuluş oldu. Gerçekten zordu, bu çocuklara ulaşmak, onları anlamak ve kendinizi anlatmak, yeniden birilerine güvenmelerini sağlamak, onların üstünde çıkarları olanlarla mücadele etmek ve uzak tutmak. Valilik, emniyetle beraber kararlılık içinde bu projeyi yürütüyor. Kazanılan çocuklar mutluluk veriyor, arada kaybedilenler üzüyor ama yılgınlık yaratmıyor. Bu projenin her kesimden desteğe gereksinimi var elbette. Toplum olarak ilerde büyük bedeller ödememek için, kabul edilmesi zorda olsa bir gün kendi çocuğumuzu sokaklarda aramamak için bu çocukları görmek ve destek olmak zorundayız. Artık bu çocuklara ilişkin bilgilerimiz var. Aile içi şiddet, aile içi cinsel sömürü, ailede alkol, madde kullanımı ve diğer ruhsal hastalık öyküleri, okul başarısızlığı ve kolayca eğitim sisteminin dışına atan eğitim politikası kaynakların başında geliyor. Özendirici ama sahte yaşamların, kolay başarıların sık gündeme getirilmesi, basın, yarışma, reklam gibi yansımaların küçük çocukları cinsel objeler olarak sunması kaynağın akışını sağlıyor. Sokakta yaşamak zor, madde ve alkol kullanmak daha zor, ama en zoru bunlara mahkum olmak ve elde etmek için bedenin dışında verebileceğin hiçbir şeyin olmaması. Ortalıkta olup, görülememek, görüldüğünde tanınamamak, bunları yapabilenlerin ise sadece 'talepÓ sahipleri olması ise şans-sızlık değil, bir insanlık ayıbı.

Neler yapılması gerekir ve Sivil Toplum Örgütlerinden Beklentiler

Çocuk hakları sözleşmesi, öncelikle aileye, aile yapamıyorsa devlete çocuğu koruma görevi vermiştir. Öncelikle ailelerin eğitimi gerekmektedir. Nasıl çocuk sahibi olunması gerektiği, onlara nasıl bakılacağı, yetersiz kaldıkları durumlarda nerelerden yardım alabilecekleri konularında ailelerin bilinçlenmesi, çocukların aile içinde mutlu olmalarını ve mutluluğu dışarlarda aramalarını engelleyecetir. Her türlü sömürüsü ile artık biliyoruz ki aile bize öğretildiği kadar kutsal değil.

Birer insan olarak, aile içinde olanlara karışılmaz, en doğrusunu annesi-babası bilir yargısından kurtulmalı ve çevremizde bu tür aileler ve çocuklar gördüğümüzde, en azından yetkili yerlere haber vermeyi öğrenmek zorundayız.

Çocukları fuhuşa sürükleyenler ve onları kullananlar için yeterli tedbirler alınmalı, onlarla mücadele edilmelidir. Çocukların cinsel birer meta olarak, uygunsuz kıyafet ve şekillerde ortaya konulması, bu çocuklara ilgi duyan hasta kişilerin duygularını körüklemektedir. Onların artmış istekleri, yanlış değer yargılarıyla beslenen çocuklar, onları bu durumdan koruyamayan, hatta bazen bilerek ya da bilmeyerek bu durumu yaratan aileler çocuk fuhuşunun temel kaynaklarını oluşturacaktır.

Sokakta çalışan ve yaşayan çocuklar en önemli risk grubudur. Her türlü tehlikeye açık, savunmasız olan bu çocuklar korunmak ve sokaktan alınmak zorundadır. Yanlarından çoğu kez korkarak geçtiğimiz, 'tinerciÓ diye biraz aşağılayarak baktığımız, kızdığımız, sattığı mendili başımızdan gitsin diye ya da acıyarak aldığımız çocuklar en büyük risk altında olan çocuklardır ve bizim çocuklarımızdır. Onları gördüğümüzde, korunabilecekleri yerlere ulaşmalarını sağlamak, hem onların hem de toplumun geleceği için çok önemlidir. Hangi nedenle olursa olsun, sokakta çalışan çocuklardan aldığınız herşey ve verdiğiniz her kuruş onların sokaktan kurtulmalarını engellemekte, onları çalıştıranlar için para kazanma yolu oldukları inancını arttırmaktadır.

Bu çocuklara ulaşabiliyoruz. Onlara bir süre baka da biliyoruz. Ama onlara bedenlerinin dışında para kazanıp, yaşamlarını sürdürebilecekleri bir yol bulmakla yükümlüyüz. Buna resmi kurumların gücü yetmiyorsa, devletin gerçek sahiplerinin, yani bizlerin, yani sivil toplum kuruluşlarının, yani insan olduğunu hissedenlerin birşeyler yapması gerekiyor.

Etkin olmak isteyen Sivil Toplum Örgüt-leri'nin yanıtlaması gereken sorular?

1-Artık sokalardaki gerçeği biliyorum. Bunın için, değiştirmek için ne yapabilirim?

2-Sokaklarda cinsel sömürüye uğrayan küçük çocuklar varken, bu ülkeyi nasıl daha ileri götürebilirim?

3-Bu çocuklar için iş edindirecek ve bedenlerini değil, emeklerini gelire çevirmelerini öğretecek gücüm, olanağım var mı?

4-Bu çocuklar ve diğerleri, hatta kendi çocuklarımın haklarını, onları koruyacak kanunları, yaptırımları biliyor muyum?

Eğer bu sorulara hep beraber evet diyebiliyorsak, bir an önce çalışmaya başlamamız gerekir. Hayır diyorsak, varlık nedenimizi ve amaçlarımızı gözden geçirme zamanıdır! Cinsel yönden ticari sömürüye maruz kalan çocukların kurtarılması ve rehabilitasyonu tabi ki çok önemli. Ama çocuk fuhuşunun önlenmesi çok daha etkili bir yöntemdir.

Bu sorun çok boyutlu ve herkesi ilgilendirmesi gereken bir sorundur. Ailelerin eğitimi, cinsel sömürü yapanların eğitimi önemlidir. Geniş boyutu nedeniyle farklı bir çok kurumun birlikte çalışması gerekmektedir. Unutmayalım ki aslında devlet; anne olarak, baba olarak, vatandaş olarak, uzman olarak, basın olarak, sivil toplum kuruluşları olarak, insan olarak biziz. Bir çocuk fuhuşu olgusu var ve bunu artık açıkca konuşmaya başlamak belki de atılacak en büyük adımdır.






# # # # # # # #