EMİR KIR
Belçika Brüksel Devlet Bakanı

TÜRKİYE DIŞINDA İLK TÜRK KÖKENLİ BAKAN OLMA GURURUNU YAŞIYORUM...


Belçika'da yaşayan Türk asıllı politikacı Emir KIR, bölgesel seçimlerde Belçika Başkent Brüksel Parlamentosu'na girmeyi başardı. Afyonlu Emir KIR, böylece "Avrupa'nın ilk Türk asıllı Devlet Bakanı" ünvanın sahibi oldu. Büyük sevinç yaşadığını, Belçika'da bir tarih yazıldığını ve verilen oylara layık olmaya çalışacağını ifade eden Emir KIR sorularımızı yanıtladı.



Sayın KIR, Belçikanın Başkent Brüksel Parlamentosuna seçilmenizden dolayı sizi kutlarız. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

1965 yılında Belçika'ya gelen ilk Türk gurbetçilerinin arasında babam da bulunuyordu. Tarımı bırakıp Charleroi kentine yerleşen, uzun yıllar Belçika'da maden ocaklarında çalışan bir işçinin oğluyum.1968 yılında Charleroi şehrinde doğdum. Öğrenimimi Belçika'da gördüm. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Uluslararası İlişkiler Bölümü'nün ardından 2 yıl özel sektörde, 6 yıl da sosyal danışman olarak Başkent Brüksel Bölgesi'nin St-Josse Belediyesi'nde görev aldım.

Brüksel Parlamentosuna Secrétaire d'Etat olarak seçildiniz. Bize görevinizi tanımlar mısınız? Daha önce bu alanda tecrübeniz var mı?

Son seçimlerden sonra, Devlet Bakanı olarak Başkent Brüksel Bölgesi Hükümeti'ne girdim. Devlet Bakanlığı'nın karşılığı Fransızca'da Secrétaire d'Etat'dır. Başkent Brüksel Bölgesi'nin temizliği, tarihi yapılarının korunması, sosyal işler ve spordan sorumluyum.

10 yıllık belediye tecrübem var. Bunların içinde 4 yıl belediye başkan yardımcılığı olmak üzere, sosyal işler, eğitim, meslek ve iş alanında belediye politikalarını belirleme fırsatım oldu.

Ekibinizi nasıl oluşturacaksınız? Türk asıllı Belçikalılar'a kadro açacak mısınız?

Ekibimi hemen hemen oluşturmuş bulunmaktayım. Personel alırken Türk kökenli bazı arkadaşlara yer verdim. Belçika'da yaşayan Türk kökenli yurttaşlarımızın da bakanlıklarda yer alması gerektigini düşünüyorum. Ancak personel alımlarında, kişilerin bilgili, tecrübeli ve çalışkan olmalar gibi vasıflara çok dikkat ediyorum.

Bildiginiz gibi çevre sadece çevre koruması ve temizliği ile sınırlı değil!?

Semt/Muhit sorunlarını da kapsıyor. Bu sorunların önceliklerine göre bir sıralamasını yapar mısınız?

Hangilerine ağırlık vereceksiniz?

Öncelikle Çevre Bakanı olmadığımı belirtmek isterim. Size Başkent Brüksel Bölgesi'nin yaşadığı temizlik sorunlarıyla ilgili düşündüğüm projelerle ilgili açıklamalar yapmak isterim.

İlk olarak Başkent Brüksel Bölgesi ve Şehri'nin hiç bir başka Avrupa şehrine benzemediğini belirtmemiz gerekir. Brüksel'de şehir merkezinin etrafında bulunan birinci bölge belediyelerde dar gelirli ve yabancı kökenli grupların yaşadığı gözlenmektedir. Ayrıca bu mahallerde nüfus yoğunluğu çok fazladır. Diğer Batı Avrupa kentlerine bakıldığı zaman dar gelirli ailelerin ve sonradan gelen yabancıların daha çok şehir dışında ve çevresinde yerleştiğini görebiliriz. Neticede temiz şehir amacımıza ulaşmak için temizlikle ilgili politikamızı gözden geçireceğiz. Bugünlerde bölgemize bağlı olan temizlik bölge kurum yöneticileri, temizlikten sorumlu belediye başkanları ve yetkillileri, sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek, onların temizlikle ilgili görüşlerini almaktayım; sonuçta bu konularda belirleyici olan onlardır. Bu görüşmeler sonucu bir genel değerlendirme yapacağım. Bu genel değerlendirme Ekim ayında bitecek ve yeni plan proje yapmaya imkan verecek. Hedefim Ocak 2005 de yeni temizlik planımı ortaya komaktır.

Bu plan 2005 yılından 2010 yılına kadar Başkent Brüksel Bölgesinin yeni temizlik politikalarının belirlenmesi, halkı bilgilendirme, belediye ve bölge arasındaki iş birliği gibi konularda yönlerdirici olacaktır.

Brüksel'in üzerinden geçen ve özellikle geceleri insanları uyutmayan Kargo uçaklari konusunda ne düsünüyorsunuz? (Bildiğiniz gibi Yeşiller bu yüzden hükümetten düşmüşlerdi!)

Bugünlerde bu konunun, Belçika hükümeti içinde yeniden krize yol açtığını görmekdeyiz. Bir tarafta kargo uçaklarının gece uçuşlarına izin verilmesi, diğer tarafda da Brükselliler'in geceleri rahat uyuma hakkının korunması düşüncesi, ikisi arasında bir anlaşma zemini aranıyor. Görünen o ki, birini diğerine tercih etme durumu söz konusu değildir.

Türkiye'ye yapmış olduğunuz ziyaret sırasında CHP veya diğer partiler ile temasınız oldu mu? Olduysa izlenimlerinizi alabilir miyiz?

Türkiye ziyaretim partilerden ziyade, özel bir ziyaretti. Geçen yıldan beri düşündüğüm bir projeyi hayata geçirdim. Belçika'da yaşayan Türkler'i Türkiye'de de ziyaret etme fırsatım oldu: Ürgüp'te bir düğüne katıldım, Kayseri'de aile ziyareti, Emirdağ'da belediye başkanı ve halkıyla buluştum. Emirdağ'ın köylerini (Güveçci, Karacalar) dolaştım. 'zburun, Adayazı, Yumak belediyelerini ziyaret ettim. Eskişehir Belediye Başkanı Sayın BÜYÜKŞEN ile ve Anadolu ve Osman Gazi Ûniversiteleri'nin rektörleriyle görüştüm. Son olarak İstanbul'daki medya mensuplarıyla görüşmem ve diğer ziyaretlerim oldu. Türkiye'de geçirdiğim bu dönemde yetkililer basın ve vatandaşlardan gördüğüm yoğun ilgi beni çok mutlu etti.

Belçika'daki Fatma PEHLİVANLI ve Cemal ÇAVDARLI gibi senatör ve milletvekilleri ile temasınız var mı ve politikaya atılmak isteyen yeni nesile neler tavsiye ediyorsunuz?

Brüksel'de seçilmiş olan diğer arkadaşlarla zaman zaman bir araya gelerek, yapmış olduğumuz çalışmaları değerlendiriyoruz. Ayrıca Sosyalist Parti'de 2006 belediye seçimlerinde genç Türk adaylara listelerde yer açarak, onları desteklemek amacındayım.

Son olarak Federal Belçika'nın geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Görülen o ki, orta ve uzun vadede konfederalizm veya bölünme tehlikesi Belçika için kaçınılmaz bir unsur haline gelmiştir. 'zellikle Flaman Bölgesi, Flaman Partileri son dönemlerde sürekli daha ileriye gitme arzusu ve eğilimi içersindeler. Federal hükümette bulunan sağlık hizmetleri, işsizlik parası ödenekleri ve vergi yetkilerini bölgeselleştirme amaçları var. Bu hayata geçtiği taktirde Federal Belçika'nın bir manası kalmayacaktır. Flamanlarla Valonlar arasında karşılıklı dayanışma olmadığı taktirde Federal Belçika'nın geleceği tehlikeye girer. Yeni bir Belçikalı olarak ve özellikle bu ülkenin bir ferdi olarak bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Bu ülke bize çok şeyler vermiştir (eğitim, iş, iyi bir yaşam ortamıÉ). Bugün 50 yıldır Avrupa kıtası, projesini hayata geçirmek için sürekli yeni ülkeleri bünyesine alıyor. Amacı milletler arası dayanışma ve çok kültürlü bir toplum oluşturmak. Ülkelerin birleşip sınırların kalktığı bir ortamda b'lünmeye gitmeyi çok anlamsız buluyorum.






# # # # # # # #