Akıl NOKTASI
Doç. Dr. BENGİ SEMERCİ

Çocuk, Genç, Erişkin Psikiyatristi, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi



CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR, AİDS VE GENÇLİK


Değişen toplumsal değerler yüzünden cinsel yolla bulaşan hastalıklar gittikçe artmaktadır. Sık değiştirilen cinsel eşler nedeniyle olan bu yayılma ürkütücü sonuçlara yol açmaktadır. Bazı hastalıkları tedavileri bilinmekle birlikte bazıları için tıp henüz çaresizdir. Bu konuda kesinlikle eğitimli olması gereken bir grup vardır:15-45 yaş arası cinsel yönden aktif olanlar. Bu hastalıklardan en sonuncusu ve ölümle sonuçlananı AIDS'dir.

1 Aralık Dünya AIDS günü. Çoğunluğumuz böyle bir gün olduğunu bilmediğimiz gibi AIDS'i ve tehlikelerini de bilmiyoruz. Bilmediğimiz ve tehlikesini anlamadığımız bir hastalıktan nasıl korunulacağını bilmemekte doğal karşılanmalı belkide... Oysa 'TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK ÜSTÜMÜZE GELEN TRENİN IŞIĞI'

Dünya 1981 yılında AIDS hastalığıyla ilk kez karşılaştığında bu hastalığın cinsel sapmaları olan bir grubun hastalığı olduğunu düşünerek kendilerinden çok uzaklarda gördü. Oysa 1999 yılına gelindiğinde iki önemli gerçekle karşılaştılar: İlki başlama yaşının 20 den 15'e düşmesiydi, ikincisi ise kadın /erkek hasta oranının eşitlenmesiydi. Bu gerçekler AIDS'in bizlerden ve çocuklarımızdan çok da uzakta olmadığını gösterdi. Bütün dünyanın gördüğü bu gerçeği göremeyen ülkelerden biri de ne yazık ki bizim ülkemizdi.

Hala AIDS hastalığını tanımıyorduk, hala bizden uzakta olduğunu düşünüyorduk, hala korunmuyorduk. Aydınlarımız, hatta doktorlarımız AIDS hastalarından kaçıyor, halkımız kendilerinin asla bu hastalığa yakalanmayacağını televizyonlardan hay-kırarak kontrolsüz cinsel ilişkilere devam ediyor, basın sansasyonel bir olay olmadıkça bu gerçeği görmezden geliyor, sanatçılar batılı meslektaşlarının gururla yaptıkları hastalığı tanıtım ve insanları uyarma işlevini 'yanlış anlaşılacakları' savunmasıyla geri çeviriyor, eğitim çalışmaları destek bulamadığı gibi çoğu kez de engelleniyordu.

Dünyada AIDS hastalığı için çalışanların 1997 yılı için seçtikleri slogan 'AIDS'li bir dünyada yaşayan çocuklar', 1998 yılı için seçtikleri slogansa 'Gençler: değişimin gücü' idi. Ve bizler bunları bilemeden 1999 yılına geldik. 1999 yılının sloganı ise adeta AIDS tedavisindeki çaresizliği ve tek çarenin eğitim ve korunma olduğunu haykırıyordu. 'DİNLE, ÖĞREN VE YAŞA' Bu sloganı ne kadar ciddiye alıp uyguladığımızı rakamlara bakarak görmek mümkün. 2001 yılında 5 milyondan fazla genç insan ilk kez HIV ile enfekte olmuştur ve bunların yaklaşık 1 milyonu 15 yaşın altındadır. Yine 2001 yılında toplam bilinen AIDS hastası sayısı 40 milyondur. Bunların yaklaşık 17,5 milyonu kadındır.

Bu kadınları %25-35'i hamilelik sırasında ya da emzirirken AIDS virüsünü çocuklarına bulaştırmışlardır. Çocuklarda hastalığın gidişi daha daha kötü olduğundan 2001 yılında bu hastalıktan ölen 3 milyon kişinin yaklaşık 600 bini 15 yaşın altındadır. Dünya sağlık örgütü cinsel ilişki kurma yaşının gittikçe düştüğünü saptamıştır. Her yıl kesin sayısı bilinmemekle birlikte yüzlerce çocuk yakınları ve yabancılar tarafından cinsel istismara uğrama riski altındadır. Tüm dünyada en az 100 milyon çocuk ve ergen her türlü saldırıya açık bir şekilde sokaklarda çalışmakta ve yaşamaktadır.

Bunların sonucu olarak AIDS olanların 1/3'ü 15 yaş civarındadır. Ve hergün her dakika 7'den fazla 15-24 yaş arası kadın ve erkek genç insan HIV ile enfekte olmaktadır. Türkiye'de bildirimi zorunlu olmakla beraber Sağlık Bakanlığı'na ulaşan rakamların doğru olmadığını ve en az saptananlar kadar, hatta onlardan daha fazla sayıda hasta olduğunu bilmeden yaşayan insan olduğunu da gözönüne alarak, 31 Haziran 2002 rakamlarına baktığımızda toplam hasta sayısı 1429 görülmektedir. Bunların 271'i 25 yaş altında ve 678'i 25-40 yaş arasındadır.

Kısa bir süre önce küçük bir çocuğun okula alınmaması basına yansıyana kadar büyük bir çoğunluğun bu hastalıkla ilgili gerçeklerden, hatta hastalıktan bile haberi yoktu.Bu haberle birlikte toplum bu konuda bazı şeyler öğrendi. Ama ortaya yeni bir tartışma çıktı. Bütün dünyada dışlanmaları, yalnız bırakılmaları gibi riskler nedeniyle bu hastaların korunması için temel ilke olan 'gizlilik' ilkesi tüm Türkiye tarafından çiğnenmiş oldu. Aile çocuğun haklarını koruma adına, basın olayı gündemde tutabilmek için, uzmanlar çocuğu koruyup, hastalığı anlatabilmek için bu ilkeyi çiğnedi.

Hatta ileri gidip, çocuk adına kararlar verildi ve onun 'utanılacak bir şeyi' olmadığını anlatma adına açık kimliği ve resmi bile yayınlandı. Oysa erişkinlerin, devletin görevi öncelikle çocuğu bu hastalıktan korumak, bunu becerememişse onu tedavi etmek, ömrünü uzatmak ve bu süreyi fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan sağlıklı geçirmesini sağlamaktı. Tüm bunları yapamayıp, sonra gizlilik ilkesini hiçe sayarak, onun kimliğinde toplumu bilinçlendirme hakkı kimsenin yoktu. Kendi haklarını koruyabilecek yaşa geldiğinde 'ben kahraman olmak istemedim, beni kimsenin hasta olarak tanımasını istemedim, siz buna nasıl benim adıma karar verdiniz?' sorusunu sorduğunda kimsenin verecek doğru bir yanıtı olmayacaktır.

AIDS tedavisi için henüz umut yok. Yapılabilecek tek şey korunmayı öğrenmek. Dünyanın son iki yıldır sloganı 'erkekler fark yaratır.

Kendimiz için, hastalığımızı doğum ve emzirme yoluyla aktarabildiğimiz çocuklarımız için, cinselliğe bilgisiz ve kontrolsüz giden gençlerimiz için artık eski sloganı hiç olmazsa şimdi hatırlayalım: DİNLEYELİM, ÖĞRENELİM VE YAŞAYALIM. Hadi farklı olamayı seven erkekler 'fark yaratın'. Hiç olmazsa bu sene hastalığı hatırlayın, öğrenin, öğretin, korunun. Prezervatifin erkekliğinizi azaltacak bir lastik parçası değil, hayatınızı kurtaracak ucuz ama önemli bir ayrıntı olduğunu fark edin, çocuklarınızı da bilgilendirin.

Duyarlı basın sansasyon yerine bilgi dağıtın bu sene AIDS konusunda ve sevgili sanatçılar, hiç olmazsa 1 Aralıkta birer kırmızı kurdele takın yakanıza ve hayranlarınıza onun AIDS'liyim değil, AIDS'i biliyorum, tanıyorum ve korunu-yorum demek olduğunu bildiğiniz gösterin. Tüm bunlara rağmen hep birlikte öğrenmemeye, öğretmemeye ve korunmamaya direniyorsak çok yakında gerçekten TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIĞIN ÜZERİMİZE GELEN TRENİN FARI OLDUĞUNU GÖRECEĞİZ VE ÇOKGEÇ OLACAK...






# # # # # # # #