AB PANORAMA Dr. Cengiz AKTAR
Bahçeşehir Üniversitesi AB Merkezi Başkanı ve Vatan Yazarı
Türkiye AB’ye, CHP/MHP nereye?
 
Hükümet ‘Avrupa Birliği Müktesebatı`nın Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı’ ve kısa adıyla Ulusal Program (UP) hazırlıklarını kapatma davası öncesinde başlatmıştı. Tesadüf bu ki metin dava düştükten sonra hazır oldu ve kapatma davası dolayısıyla dersini almış hükümetin yeni bir reform atağı olarak ortaya çıktı. Hesabı ve zamanlaması ne olursa olsun ortada 406 sayfalık kapsamlı bir yol haritası var. Üstelik takvim olarak da çok iddialı. 2014’te üye olacağımız hesaplandığından verilen taahhütlerin 2013’e dek bitirilmesi öngörülüyor.
UP her aday gibi Türkiye`nin AB tarafının üyelik sürecindeki taleplerine cevap vermek üzere hazırladığı bir nevi yol haritasıdır. UP Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS)koordinasyonunda ve Genelkurmay dâhil tüm icracı kurum ve kuruluşlarla birlikte hazırlanır.AB`nin Katılım Ortaklığı belgesi (KOB) ile talep ettiği reform ve uyum çalışmaları için verilen taahhütleri ayrıntılandırır. Türkiye, 2001 ve 2003 olmak üzere iki UP hazırladı ancak bunların icraat oranı %40`larda kaldı. Bu sefer bürokrasi ve hükümet epeyi iddialı bir UP ile toplumun karşısına çıkıyor. Taslak tüm ilgili sivil toplum örgütleriyle olmasa da çoğuyla paylaşıldı. Ancak AB süreci her bireyin işi olduğundan ötürü taslağın en geniş şekilde bilinmesi ve tartışılması katılımı ve böylece ileride uygulama safhasında çıkabilecek sorunların şimdiden önlenmesini sağlayacaktır.
UP`de tüm müzakere fasıllarıyla ilgili önümüzdeki yıllarda yapılması planlanan AB uyumu ve reformların takvimi ve içeriği yer alıyor. Ayrıca ülke gündemini meşgul eden siyasi konularda yapılacak reformlar da ele alınıyor. Ancak siyasi taahhütler fazlasıyla muğlak ifadeler taşıyor.
Bunların içinin dolması elzem. Ulusal Program’a http://betam.bahcesehir.edu.tr adresinden ulaşılabilir.

Meclis muhalefetinin içler acısı hali
Ağustos sonunda konu gündeme düştüğünde hükümet UP konusunda siyasi ve toplumsal bir uzlaşı arayışı içinde olacağını belirtmişti. Sivil toplum örgütlerinin görüşleri ne derece dikkate alınacağını göreceğiz. Ama siyaset dünyası DTP, Mesut Yılmaz ve Ufuk Uras dışında konuya son derece soğuk.
Nitekim öngörüldüğü gibi UP taslağını sunmak için tüm siyasi parti liderlerinden randevu talep eden Ali Babacan’a meclisteki iki büyük muhalefet partisi başkanı randevu vermedi. CHP başkan yardımcısı taslağı postadan aldı. MHP de muhtemelen öyle. UP’deki bazı taahhütlerin hayata geçirilmesi için gereken Anayasa değişikliklerinin yapılamayacağını şimdiden tahmin edebiliriz. Bu iki parti özellikle bu yasama döneminde kaba milliyetçilik üzerinden ucuz siyaset yapıyor.
Milliyetçi ikizler için AB üyeliği epeydir bir ulusal hedef değil. Bir önceki yasama döneminde bütün AB uyum yasalarına destek vermiş olan CHP artık ortada yok. Parti, 301, Vakıflar Yasası ve genelde hak ve özgürlükler denince artık siperlerde. Özgürlük ve demokrasi denince MHP de aynı telden çalıyor. Halbuki bu parti 2002’de son koalisyon hükümetine mensupken ölüm cezasının kaldırılması ile türkçe dışındaki dillere özgürlük kararlarının altında imzası vardır. Cumhurbaşkanı’nın Erivan’a gitme kararına karşı aldığı hırçın tavır artık Alparslan Türkeş mirasıyla dahi çelişiyor. Türkeş 1995’te eski başkan Levon Ter Petrosyan ile buluşmuş ve iki ülke arasında bir ortak dil bulmaya çalışmıştı.
Meclis meclis olalı bu kadar verimsiz bir muhalefet görmemiştir. AB ve değişimi çağrıştıran tekmil konuda AKP’ye ‘bu yetersiz, daha iyisini yapmalıyız’ diyecek bir muhalefet yok. İşte bu yüzden AKP Türkiye’nin biricik reformcu partisi olarak önümüzde duruyor.