CELAL BEYSEL
TÜGİAD Üyesi ve BUSİAD Başkanı

"KATOLİK" GÖRÜŞLER...


Thomas MORE'u bilir misiniz? Bildiği yoldan hayatı pahasına ayrılmamış olması nedeniyle gençliğimde hayranlığımı kazanmış erdemli tarihi şahsiyetlerden biridir...

Hukukun üstünlüğünün taviz vermez savunucusu olması, kalbimi fethetmesinin nedeni olmuştur. "Hukuk, avcunuzun içindeki su gibidir. Başkaları içmesin diye parmaklarınızı aralarsanız, size de bir şey kalmaz" yaklaşımı aklımdan hiç çıkmamıştır.

Thomas MORE'un hikayesini kısaca anlatmak gerekirse: VIII. Henri bu akıllı ve bilgili ortaçağ İngiliz aydınını, Maliye Bakanı (Chancellor) yapar.
Thomas MORE, VIII. Henri'nin de istek ve onayıyla Almanya'da Protestanlığın önderliğini yaparak Vatikan'a baş kaldıran Martin LUTHER'e karşı mücadele eder.

Ancak VIII Henri, eşini Katolik inancına göre yasak olmasına rağmen boşamaya kalkınca, Thomas MORE dinine ve Papa'ya bağlılığının bir göstergesi olarak koltuğunu borçlu olduğu VIII. Henri'ye karşı da mücadeleye başlar.

Kralın tüm ricalarına ve yakın çevresinin, eşi ve kızının tüm yalvarmalarına rağmen fikrini değiştirmez, kralın boşanmasına karşı çıkar.

Önce koltuğunu kaybeder, sonra da düşmanlarının bir rüşvet iftirası sonucunda, ama aslında kralın isteğine boyun eğmediği için yargılanır ve suçlu bulunur. Kral, karısından boşanma isteğinin yerine getirilebilmesi için kendisini İngiltere Kilisesinin başı ilan eder.

Böylece Anglikan kilisesinin temeli atılır, İngiltere katı katolik inanca veda eder... Hayatı pahasına doğru bildiği yoldan ayrılmamaya kararlı olan Thomas MORE'sa kafası kesilerek idam edilir...

Gençliğimde inançlarının yılmaz savunucusu bu Ortaçağ İngiliz aydınını yere göğe koyamazken, şimdi, senelerin birikimiyle başka bir pencereden de bakıyorum bu tarihi olaya: Eğer, diyorum, Thomas MORE, eğilmez, dimdik duruşuyla kralı dize getirseydi de VIII. Henri, karısından ayrılmak için Katolik geleneklerine "ihanet" edemeseydi...

İngiliz halkı da VIII. Henri'nin izinden protestan görüşün benimsenmesini -hiç olmazsa baş kaldırmayarak- sessizce onaylamasa, Vatikan'dan ve Papa'dan bağımsız Anglikan Kilisesinin kurulmasına göz yummasaydı...

Yani geleneklerine bağlı, erdemli, dimdik durabilen Thomas MORE, katolik gelenek ve hukukunu hiçe sayan Martin LUTHER'e karşı yürüttüğü derin savaşı kazansaydı... Acaba dünyanın bugünkü çağdaş düzeninin kurulması ne kadar ertelenirdi? Hobbes, Locke, Smith ve onlar gibi aydınlanma çağının serbest düşünürleri çağdaş dünyanın, çağdaş yaşamın, çağdaş felsefenin temellerini o dönemde atabilirler miydi?

Fransa'da Voltaire 18. yüzyılda laikliği savunabilir miydi? Erdemli bir insan olduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi olmadığı Thomas MORE'un temsil ettiği gelenekçi görüş, Martin LUTHER'in isyankar liberal felsefesine yenilmeseydi, çağdaş demokrasi, laiklik gibi insanın kendince ve insanca yaşadığı ortamların yaratılmasına vesile olan günümüz gelişmiş ülkelerinin sistemlerinin ortaya çıkma şansı olur muydu?

Erdemli ya da erdemsiz, laik ya da antilaik, ya da herhangi bir "izm" yanlıları... Kısacası serbest düşünceye inanmayan, kendi alanlarında "gelenekçi" olarak nitelendirilebilecek tüm değişim karşıtları için... Yani "gelenekçi hukuk mu, yoksa ülkenin gelişmesi, muassır medeniyet seviyesine ulaşabilmesi için her konuda zihniyet devrimi mi?" sorusunu akıllarına getirmeyen aramızdaki Thomas MORE'lar için iyi bir düşünce alıştırması ...

Tarihe bakıp düşünmeye niyeti olanlar için, tabii ki!





# # # # # # # #