EKONOMİK FORUM Prof. Dr. Sadi UZUNOĞLU
Trakya Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
Vergi İndirimini Alkışlayalım mı?
 
Vergi indirimleri iş dünyası ve finans kesimi tarafından “alkışlarla” karşılandı. Ancak bu indirimin “niteliği” ve neden yapıldığı konusu nedense tartışılmadı. Yıllardır Türkiye’de bir vergi reformuna gereksinim olduğu biliniyor. 2000 yılı istikrar programının da içeriğine bakarsak yapısal reformlar içinde vergi reformunun olduğunu görürüz. Şu anda uygulanan IMF programını da bu programdan bağımsız olarak göremeyiz veya görmememiz gerekiyor.

Peki vergi “reformu” adına yapılan nedir? Kurumlar Vergisi’nde 10 puanlık bir indirim ve gelir vergisinin üst dilimleri ile ilgili bir düzeltme…

Kim yararlanacak? Aşağı yukarı kurumlar vergisi ödemekte olan 300 civarındaki bir gurup büyük şirket ve banka…

Peki rekabet gücünü yitirdiği için ayakta kalmaya zorlanan KOBİ’ler ne olacak? Hani onlar demokrasinin, sosyal dengelemenin ve istihdamın en önemli kurumlarından biriydi?

Peki bu indirimle herkesin çok şikayet ettiği kayıt dışılık artık ortadan mı kalkacak? Yoksa ekonomi kayıtdışı çalışmaya devam mı edecek?

Peki bu indirimle ne kadarlık bir vergi kaybı olacak ve bu kayıp nereden çıkarılacak?

Aşağıdaki tablo durumu açıkça gözler gönüne seriyor.

Tablo. Bütçe Gelirleri (Milyar YTL)

2005 H pay 2005 GT pay 2006H pay
T.Gelir139.0100143.6100 171.2 100
Vergi Geliri 33.0 23.7 33.7 23.6 43.8 25.5
Gelir 21.1 15.1 22.7 15.8 29.0 16.9
Kurumlar 8.9 6.4 11.0 7.6 14.8 8.6

Türkiye’de toplam bütçe gelirleri içinde direk olarak adlandırabileceğimiz gelir ve kurumlar vergisinin payı ister 2005, isterse 2006 yılı için olsun yüzde 25’i geçmiyor. Burada bir alt dala indiğimizde durum daha çarpıcı hale geliyor. 2005 yılı itibariyle kurumlar vergisi; toplam bütçe gelirlerinin yüzde 6.4’ü olarak hedeflenmiş, gerçekleşme ise yüzde 7.6 olacak. Direk vergiler asıl gelir vergisinden sağlanıyor. O da ağırlıklı olarak çalışanların üzerindeki yükten geliyor. İstihdamı kayıt dışına iten de bu.

Zaten direk vergilerden vergi toplamakta zorlanıyoruz. Neden çünkü kayıt dışı büyük. Dolayısıyla işin kolayına kaçıp dolaylı vergilere yükleniyoruz. Özel Tüketim Vergisi bile 2005 yılında 35 milyar YTL olarak hedefleniyor ki bu kurumlar ve gelir vergisinden daha yüksek. Enerji üzerinde verginin üzerinden vergi alınması herhalde yalnızca Türkiye’de var.Örneğin benzine çıplak maliyeti üzerinden yüzde 203 özel tüketim vergisi koyuyoruz ve bunun üzerinden de yüzde 18 KDV alıyoruz. Dolayısıyla dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz. Bununla üretim yapılanların ve mallarını taşıyanların ayakta kalmasını istiyoruz. Net 350 milyon lira alan bir asgari ücretinin işverene vergi yükü yüzde 70, AB ortalaması ise yüzde 25. Bu maliyet nedeniyle kayıt dışı hızla büyüyor. Bunun üzerine yüksek enerji maliyetlerini, yüksek dolaylı vergileri de kattığınızda “iş dünyası soluk alamaz” hale geliyor. Bir de kur etkisiyle ithalat altında ezilen yerli üreticiyi hesaba kattığımızda kayıt dışı “adeta tek kurtuluş yolu” haline geliyor. Tamam verginin indirilmesi iyi de bu bir paket ile birlikte yani bir vergi reformu ile birlikte sunulsa daha iyi olmaz mıydı? Asıl yapılması gereken de bu değil mi? Böyle bir paket ile birlikte kayıt dışının kayda alınması da mümkün olabilirdi. Peki burada amaç ne? Peki birkaç milyar YTL’lik kurumlar vergisi kaybı nereden karşılanacak? Bu da kolaylıkla çözülüyor. Yatırım indirimini kaldırırsınız, biraz da dolaylı vergilere yüklendiniz mi olay tamamlanır. Tam bir “bakkal hesabı”… Kurumlar vergisinin 10 puan indirilmesi kötü değil. Ancak bunun neden yapıldığını anlamak mümkün değil. Yatırım yapanları cezalandırarak mı acaba biz çok şikayet ettiğimiz işsizlik sorunu ile mücadele edeceğiz? Kayıt dışını daha da artırarak mı bu sorunu çözmek istiyoruz? Ben açıkça bunun içeriğini pek anlamadım. Hadi öyleyse alkışlamaya devam edelim…