MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
2002 Kasım Sonrasından Yeni Bir Seçim Öncesine
 
Hükümet ve AKP 2002 Kasım seçimleri sonrası dönemden yeni bir seçim öncesi dönemine girmiş bulunmaktadır. Yeni bir seçim 2007 Kasım ayında normal takvimine uygun yapılacak olsa bile seçim baskısı AKP iktidarı ve hükümetini etkilemeye başlamıştır.

AKP Hükümeti daha düne kadar 2002 Kasım seçimleri sonrasında elde edilen desteğe bağlı olarak her alanda yeni açılımlar ve reformlar konusunda istekliydi. Ancak artık AKP ve Hükümet atacağı her adımda ve alacağı her kararda bunun seçimler üzerindeki etkisini ve sonuçlarını düşünmeye başlamış bulunmaktadır.

AKP ve Hükümeti yeni bir seçim öncesi döneme belki de erken sokan gelişmeler muhtemelen aşağıdakilerdir.

Hükümet 2002 seçimleri sonrasında ekonomik programa bağlı kalmış ve enflasyon ve ekonomik büyümede önemli başarılar elde etmiştir. Ekonomi 16 çeyrektir büyümektedir ve 4 yılda ekonomi 2.4 katı büyümüştür. Buna karşın bu hızlı büyüme sokaktaki vatandaşın refahına halen tam olarak yansımamıştır. Yoksulluk ve yoksunluk geniş kitleler için halen bir sorundur. Yine hızlı büyüme işsizliğe de çare olamamıştır. İşsizlik en önemli sorun olmayı sürdürmektedir. Hükümet başarı ile uyguladığı ve tamamladığı güçlü ekonomiye geçiş programı sonrasında istihdam ve refahı arttırarak büyüme odaklı yeni bir program geliştirememiştir.

IMF ile 3 yıllık stand-by anlaşmasını tamamlamış, ekonomiye itibar ve güven kazandırmış, önemli ölçüde yabancı sermaye yatırımları çekmeye başlamıştır. Ancak yine bunun halkın refahı üzerindeki etkisi sınırlıdır.

Bugün gelinen noktada seçimlere kadar hükümetin yeni bir program ile geniş kitlelerin sıkıntılarına çare olma olasılığı bulunmamaktadır. Bu nedenle hükümet çareyi MB’nın para ve kur politikalarının esnetilmesinde ve seçimler öncesi IMF ile programın erken sona erdirilmesinde aramaya başlamıştır. Her kesime kaynak aktarımı girişimleri de gözden kaçmamaktadır.

AKP ve Hükümet 2002 sonrasında içerideki meşruiyetini ve muktedirliğini büyük ölçüde AB sürecinden almıştır. İçeride keskin muhalefet ile karşılaştığı birçok konuyu AB sürecine sıkı sıkı sarılarak çözebilmiştir. Ancak bugün gelinen noktada artık AB sürecinin AKP ve Hükümete ilave bir getirisi kalmamıştır. Tam tersine başta Kıbrıs konusu olmak üzere AB’nin talepleri ve baskıları artmaktadır. Hükümetin yeni bir seçim öncesinde AB’nin bu taleplerini ve baskılarını karşılaması giderek güçleşmektedir. Bu nedenle hükümetin AB konusundaki eski iştahı da kalmamıştır. AKP artık AB sürecine bağlı kalarak yeni bir seçimde oy alamayacağını görmektedir.

AKP hükümeti 2002 Kasım seçimleri sonrasında en önemli desteği Irak harekâtına hazırlanmakta olan ve bu konuda DSP-MHP-ANAP hükümetinden istediği açılımı ve desteği göremeyen ABD’nin yeni yönetiminden almıştı. 1 Mart tezkeresi ile bozulan ilişkilerden en az etkilenen yine AKP hükümeti olmuştu. Ancak özellikle son 1 yıldır ABD yönetimi ile AKP Hükümeti arasında büyük bir güven bunalımı yaşanıyor. AKP hükümetinin Ortadoğu politikasında gösterdiği dalgalanmalar ABD yönetimi açısından kendisini öngörülemez hale getirmiş durumdadır. Bu nedenle AKP hükümetinin 2002 Kasım aylarında ABD yönetimi ile yaşanan flört dönemi yeni seçimler öncesinde hiç olmayacaktır. Irak, İran ve Filistin-İsrail konularında hassas karar noktalarına yaklaşırken hükümetin ne yapacağı belirsizliğini koruyacaktır.

En önemli toplumsal olayların başında gelen Güneydoğu Anadolu ve Kürt konusunda Hükümet kontrolü elinden kaçırmıştır. 2005 Ağustos’unda demokratik cumhuriyet diyen Başbakan ve hükümet sorunu giderek güvenlik güçlerine bırakmaktadır. Demokratik Cumhuriyet sadece bir söylem (ayrıca yanlış) olarak kalmıştır. Belki de gerçekten sadece bir söylemdir. Yeni bir seçime gidilirken ve Kürt ve Türk milliyetçiliği karşılıklı yükselirken AKP’nin bu alanda yeni açılımlar yapması artık mümkün değildir.

Hükümet her alanda kendini sıkışmış hissetmektedir. Bu nedenle muhtemelen Türkiye normal tarihinden önce bir seçime gitmektedir. Henüz bu yüksek sesle konuşulmamaktadır ama AKP ve Hükümet bunu düşünmektedir ve AKP artık klasik tabanına açılımlar sağlayacağı ve sertleşeceği yeni bir döneme girmektedir.