Sefa ÇOL

TÜGİAD Ankara Özel Dosyası

TÜGİAD Türkiye için önemli bir yapıdır
 


Sefa ÇOL... Başarılı kariyeri, çalışkanlığı, yetiştirilme tarzı, inandığı doğrulardan taviz vermeyen duruşuyla farkını ortaya koyuyor... Önemli değerlere sahip. Sadece başarı değil, aşk, sevgi, aile bağları, huzur onun için çok önemli. Güçlü kişiliği ile de çok etkileyici. Çol, TÜGİAD Ankara Şubesi’nin 2. dönem Başkanı. Aynı zamanda sektörünün önemli markalarından birisi olan Ortaç Boya’nın Yönetim Kurulu Başkanı. ÇOL, samimi sohbetiyle karşınızda.
 
Ticaretle uğraşan bir ailenin ferdi olarak büyümek çocukken bir anlam ifade eder miydi?
Evet, ailenin öneminin bilincindeydim. Çocuk yaşlarda bile hata yapmamaya özen gösterirdim sanki; hata yaparsam aile adına saygısızlık etmiş olurum gibi düşünüyordum. Yani son derece kontrollü bir çocukluktan bahsediyorum. Oysa doya doya yaramazlık yapmak isterdim açıkçası. Hiperaktif bir çocuktum, koşup atlamaktan, ağaca tırmanmaktan acayip zevk alırdım.

Küçükken model aldığınız kimdi?
Aile büyüğü olarak gördüğüm babamı model aldım doğal olarak. Son derece başarı odaklı bir insandır babam. Mükemmelliyetçi bir tavrı vardır hayata karşı. Benim için de başarı çizgisini yakalamak hayatımda hep çok önemli olmuştur.

Büyürken başkalarından farklılıklarınız ya da eksikleriniz nelerdi?
Belki disiplin ve başarı faktörüne fazla odaklanıldı, biraz daha sevgi faktörü işin içinde olabilirdi diye düşünüyorum. Çocukluk ve gençlik yılları son derece kontrollü geçti. Yani hiç şımaramadım çocukken.

Babanızla çatışmanız oldu mu hiç? İş, eğitim, arkadaş hakkında?
Oldukça başarılı bir eğitim hayatım olduğu için o konuda bir sıkıntım olmadı hiç. Belki birtakım içsel çatışmalar yaşamış olabilirim çünkü ciddi bir otorite ve disiplin vardı. Yani kendi sorunlarınızı kendi başınıza halletmeniz gereken bir durum söz konusuydu. Çocuk yaşlarda kolay bir durum değil takdir edersiniz.

Çocukluk hayaliniz ne üzerineydi?
Ya doktor olurum ya da iş hayatının içerisinde tepe noktada bir yönetici olurum diye düşünüyordum. O zamanlar TV dizilerinde iş hayatındaki başarılı iş adamlarını görür bayılırdım.

Aileniz sizi yetiştirirken nasıl bir yol izledi? Kulağınıza küpe olan öğütleri nelerdi?
Babam şımarıklığa asla tahammül etmez.Mütevazı olmayı çok önemser. Emeği önemser. Gittiği bir restoranda çoğu zaman aşçıbaşına teşekkür eder öyle ayrılır mekândan. Bütün bunlar hayata bakışınızı etkiliyor elbette. Okurken tahsis ettiği kadar harçlık alırdım, bir kuruş daha fazla değil. Hâlbuki etrafımdaki arkadaşlarım her tatilde bir yere giderler çok daha rahat para harcarlardı.

Hangi tarafınız çok güçlüdür?
Dayanıklıyımdır. Asla maymun iştahlı olmadım. Kafamdaki hedefi yerine getirmek için sonuna kadar sebat ederim. Önem verdiğim konu üstünde gece gündüz çalışabilirim. Elbette hayat her zaman istediğiniz gibi gitmiyor ve dibe vurduğunuz zamanlar oluyor ama yola devam etmek için her zaman bir şekilde motivasyon buldum şimdiye kadar. İnsanları asla bulundukları statülerine göre değil hayata bakış açılarına göre değerlendirmeye çalışırım.Her daim gücün yanında olmaya çalışan insanlardan uzak durmaya çalışıyorum.

Peki en kırılgan tarafınız nedir?
Çok hassas olduğum konular var. Kaybetmekten (sevdiğim her şeyi) çok korkarım. Haksız, mesnetsiz eleştirelere tahammülüm yok. Özellikle kaybedecek şeyi olmayan, kısa yoldan köşe dönmeye çalışan insanların eleştirilerinden çekinirim. Vicdan muhasebesi yapmayan, dünyaya at gözlüğü ile bakan, sadece kendi hayatına odaklı, çevresine duyarsız insanlara tahammülüm yok. Bir de işin kolayına kaçan hadi canım sendecilere, boşvercilere, umursamazlara dayanamıyorum. Ben hayatı bunlar denmeyecek kadar kıymetli buluyorum. İşte bu tür insanlarla karşılaştığım zaman hassaslaşıyorum, kırılıyorum, köşeme çekiliyorum ama yeniden kuvvet bulmam uzun sürmüyor çünkü hayat çok kıymetli.

Biraz Ortaç Boya’dan bahis edermisiniz?
Ortaç Boya sektöründe önemli bir markadır. Halen Ortaç Boya’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapıyorum. Türkiye’nin en köklü kuruluşlarından birisi olan Ortaç Boya’yı günümüzün rekabet ortamına hazırlıyoruz. Bu yönde sıkı bir ARGE çalışmamız var. Yurt içi ve yurt dışı satışlarımız çok iyi bir seviyede, 25 ton üretim bandımızı her geçen gün arttırıyoruz. Ama bu bizi tatmin etmiyor. Ortaç Boyayı daha ileriye götürmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

TÜGİAD, sizin için ne anlam ifade ediyor?
Günümün önemli bir kısmını Derneğimizin çalışmalarına ayırıyorum. TÜGİAD, çok özel bir kuruluş. İsminde yer alan Türkiye kelimesi Bakanlar Kurulu Kararı ile Genç İş Adamı Dernekleri arasında bir tek kendisine verilmiştir. Kurucuları, mevcut Üyeleri hep Türkiye’nin en önemli isimlerinin oluşturduğu etkin bir yapıdır. TÜGİAD Üyelerinin toplam iş hacmi, istihdamı Türkiye için çok üst düzey rakamlardır. TÜGİAD Türkiye için önemli bir yapıdır. Durum böyle olunca bu Dernekte hele Ankara’da yönetici olmakta bir o kadar zor oluyor. TÜGİAD olarak bu dönemde birçok etkinliğe ve sosyal projeye imza attık. Bunların hazırlıkları, yaşama geçirilmeleri uzun bir çalışmanın eseri. Ancak benim en büyük şansım yönetimde beraber çalıştığım arkadaşlarımın hepsinin çok iyi bir iş adamı ve iş kadını olmasıdır. Yönetimdeki arkadaşlarımızla beraber her gün daha iyi daha etkin olmanın yollarını beraber arıyoruz. Bu da bizi başarıya taşıyor.

Küresel finansal krizin yankıları sizce bitti mi?
Türkiye ekonomik olarak her zaman kırılgan bir ülke olmuştur. Özel sektörün çabalarıyla bir yerlere geldik. Ama hâlâ yamalı bohça gibiyiz. Cari açık inanılmaz boyutlarda. İhracatımız büyüdü, diyoruz. Ama ithalatımız ondan daha hızlı büyüyor. Ara malı ithalatı çok fazla. İşsizlik almış başını gitmiş. Gençlerin çok ciddi sorunları var. Böyle bir durumda Türk ekonomisinin kırılgan olmaması mümkün değil. Türbandı, bilmem neydi tartışmalarıyla asıl üstesinden gelinmesi gereken konuları halı altına süpüre süpüre buralara geldik. Dolayısıyla ABD’deki küresel kriz de her kriz de bizi etkiler. Çünkü Türkiye artık küresel bir oyuncu. Ama sizin ayakta kalabilecek şekilde kendinizi programlamanız lazım. Biz bunu yapmıyoruz. Evet, bugün kamu harcamaları kısmen zapturapta alındı. Ama hâlâ ayağını yorganına göre uzatmayanlar var, işsizlik oranı tavana vurdu. Ekonomisi her zaman dalgalanmaya elverişli olan bir ülkede her şeyden tabii ki etkilenirsiniz.

Sayın ÇOL, Ankara TÜGİAD Başkanı olarak, başarılı bir iş adamı olarak ülke gündemini nasıl değerlendiriyorsunuz? Üniversite gençliğine önerilerinizi alabilir miyiz?
Türkiye çok sorunlar atlattı, birçok aşamadan geçti. Türkiye‘de olumlu birçok şey yapıldı bugüne kadar, ona şüphe yok. Son 7 yıldır ekonomi rayına oturtulmaya çalışıldı fakat daha yapılacak çok iş var. Biz bunlardan en önemlisi olarak, her zaman söylediğiz gibi, % 20 ‘ye varan işsizlik oranının çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtiyoruz. Bu da doğal olarak gençleri yakından ilgilendiriyor. TÜGİAD olarak bizler diyoruz ki, gençlerin bir yerde profesyonel olarak çalışmaları şart değil; onları biraz daha yaratıcı olmaya, kendi işlerini kurmaya yönlendirmek lazım. Hatta ilginç gelecek olsa da ben üniversite eğitiminin o kadar da önemli olmadığını düşünüyorum. Artık mesleki eğitimin ön planda olması gerekiyor. Dediğim gibi Türkiye‘nin önünün açılması için eğitimde bir reform yapılması lazım. Bunun da özellikle mesleki eğitimden geçtiğini düşünmekteyim. Türkiye‘ye daha fazla yabancı yatırımcı gelmesinin yollarının açılması lazım. Ben ileriye dönük baktığımda Türkiye’nin geleceğini karanlık görmüyorum.
İnsanlar mutlaka ama mutlaka ilgi alanlarında çalışmalılar. Kendi gelişimlerine çok dikkat etmeliler. Bu nedenle tavsiyem bu iki konuda mümkün olduğu kadar özen göstermeleri. İş adamlarının tecrübelerinden faydalanmaları. Tecrübenin hakikaten çok önemi var.

Sizce, Türkiye’deki en önemli sorunlardan bir tanesi mesleki liselerin geri planda tutulması mıdır?
Üretim sahalarının geliştirilmesi için, Türkiye’nin üretim planına ihtiyacı var. Nedir bu? Siz üniversiteye insanları yığarak; ama onlara iş ortamı yaratamayarak hiçbir zaman refah ortamını sağlayamazsınız. Bizlerin makine mühendisine mi daha çok ihtiyacımız var yoksa tornacıya mı sorusunun cevabını ciddi anlamda düşünmeye ihtiyacımız var. Yüzlerce, binlerce makine mühendisi yetiştiriyoruz ama iş hayatına atıldığı anda onlara istihdam sağlayacak ortama sahip deği