Sefa ÇOL

ELEGANS bizim dışa açılan penceremiz
 
Geçtiğimiz günlerde yapılan TÜGİAD Olağan Kurulu’nda 3. kez Ankara Şube Başkanlığı’na seçilen Sefa ÇOL, bu başarısının ardından kapılarını ilk kez bize açtı. Başarısının sırlarını anlatan ÇOL, önümüzdeki günlerde çok etkin bir TÜGİAD izleyeceğimizin de sinyallerini verdi. Elegans Dergisi’ne yapılan bu çok özel röportajı keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz.
 
Ankara’da boya sektörünü yönlendiren önemli bir isim, TÜGİAD gibi etkin bir sivil toplum kuruluşunda 3. Dönem Ankara fiubesi Başkanı. Yine Ankara’nın en saygın kuruluşlarından Atlı Spor Tesisleri’nin işletmeciliği. Ve buna benzer sıfatlar. Sahi kimdir bu Sefa ÇOL ?
Evet bu saydığınız tüm ünvanların sorumluluğunu yerine getirmeye çalışan bir Ankara’lı girişimciyim. İşkolik diyeceğiniz insanlardan birisiyimdir. Çalışmayı çok seviyorum. Boya sektöründe önemli bir markanın Ortaç Boya’nın Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyorum. Türkiye’nin en köklü kuruluşlarından birisi olan Ortaç Boya’yı günümüzün rekabet ortamına hazırlıyoruz. Bu yönde sıkı bir ARGE çalışmamız var. Yurt içi ve yurt dışı satışlarımız çok iyi bir seviyede, 25 ton üretim bandımızı her geçen gün arttırıyoruz. Ama bu bizi tatmin etmiyor. Ortaç Boya’yı daha ileriye götürmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bunun yanı sıra Ankara Atlı Spor Kulübü’ndeki tesisleri 2 arkadaşımla beraber işletiyoruz. Bu konuda da bir hayli deneyim kazandık. Bunlar benim iş yaşamımın kısa özeti. Sefa ÇOL’un ikinci yarısı ise TÜGİAD Ankara fiube Başkanlığından oluşuyor. Günümün önemli bir kısmını Derneğimizin çalışmalarına ayırıyorum. TÜGİAD, çok özel bir kuruluş. İsminde yer alan Türkiye kelimesi Bakanlar Kurulu Kararı ile Genç İş Adamı Dernekleri arasında bir tek kendisine verilmiştir. Kurucuları, mevcut üyeleri hep Türkiye’nin en önemli isimlerinin oluşturduğu etkin bir yapıdır. TÜGİAD üyelerinin toplam iş hacmi, istihdamı Türkiye için çok üst düzey rakamlardır. TÜGİAD Türkiye için önemli bir yapıdır.Durum böyle olunca bu Dernekte hele Ankara’da yönetici olmakta bir o kadar zor oluyor. TÜGİAD olarak bu yeni dönemde birçok etkinliğe ve sosyal projeye imza atacağız. Bunların hazırlıkları, yaşama geçirilmeleri uzun bir çalışmanın eseri. Ancak benim en büyük şansım yönetimde beraber çalıştığım arkadaşlarımın hepsinin çok iyi bir iş adamı ve iş kadını olmasıdır. Yönetimdeki arkadaşlarımızla beraber her gün daha iyi daha etkin olmanın yollarını beraber arıyoruz. Bu da bizi başarıya taşıyor.

3. kez bu koltuğa seçildiniz. Karşınızda güçlü adaylar vardı, ama kolayca seçimi aldınız. Nedir, bunun sırrı?
Gerçekten TÜGİAD, birbirinden değerli üyelerden oluşmakta. Son seçimlerde de 2 arkadaşım aday oldu. Yarıştık ve seçimi biz aldık. Burada önemli bir ismi anmak istiyorum. Barışkent Gayrimenkul’ün Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜGİAD Ankara fiube Başkan Yardımcısı Barış AYDIN. Barış AYDIN, benim için çok önemli ve çok değerli bir iş adamıdır. Onun benim yanımda dimdik durması beni yarışa 1 -0 önde başlattı. Önümüzdeki süreçte onu çok önemli pozisyonlarda göreceğiz. Her zaman yanında olacağım, bu çok sevdiğim insana seçimlerde gösterdiği destek ve çaba için teşekkür ederim. Sırra gelince takım oyunu. Ben ve arkadaşlarımız TÜGİAD’abir şeyler katmak için çaba harcıyoruz. Durum böyle olunca da üye arkadaşlarımızın desteği hiç bitmiyor.

Marka deyince hep aklıma Ankara geliyor. Ankara sizin pencerenizden nasıl bir marka olmalı? Ankara kimliğini hangi kritere dayandırmalı? Turizm, Üniversite, Sanayi, Teknoloji hangi enstrümana bu kimliği dayandırmalı?
Ankara Cumhuriyetin gözbebeği, Asya ile Avrupa’nın sayılı büyük kenti. Hem yönetim modeli olarak Doğu’ya referans, hem batıya iş hacmimle, sanayimle, insan kalitemle buradayım diyen bir büyük kent. Ankara saydığınız bütün elementleri içine alan bir ekonomi kuşağı ile çevrilmeli. Elbette bazı faktörler öne çıkabilir. Örneğin, sanayi, örneğin teknoloji ama tüm dünyaya rol model olacak bir Başkent, turizmi ile, sağlık kompleksleri ile, kültür çalışmaları ile de anılmalı. Benim hayalim hepsinin içinde bulunduğu dev bir Başkent. Elbette İstanbul tarihsel ve coğrafi konumu sebebiyle hep Ankara’nın önünde. Bunun kimse inkâr edemez ama ben “memur kenti” yakıştırmasını yıkan Ankara’nın önümüzdeki süreçte İstanbul ekonomisini ve canlığını da yakalayacağını şimdiden söylüyorum. Bunu söylerken neyi arkama alıyorum biliyor musunuz? İnsan faktörünü. Çünkü bakın bugün Türk ekonomisine yön veren ilk on firma nereden çıkmış. Ankara patentli bu firmalar daha sonra İstanbul’a gitmiş. Size şunu söyleyebilirim, Ankara önümüzdeki süreçte dünya pazarında etkin olacak çok önemli kuruluş ve firmaları ile gündeme gelecektir.

Sürekli telefonlarınız çalıyor, birbiri ardına gelen, bitmeyen bir ziyaretçi trafiğiniz var. Sefa ÇOL niye bu kadar meşgul?
İnsanlarla diyaloglarım hep pozitiftir. Bu küçükten gelen bir şey. Bir de buna ticari yaşamla, sivil toplum kuruluşu yöneticiliği eklenince bu kalabalık trafik haliyle doğuyor. Bana gelen bir isteği asla kırmam. Sorunların çözülmesine uğraşırım. Durum böyle olunca da telefonlarım hiç susmaz.

Aileniz bu konudan şikâyetçi değil mi?
Eşim dünyanın en anlayışlı insanıdır. Kendisine bu konuda minnettarım. Beni her zaman desteklemiştir. İki çocuğum Seza ve Yusuf’ta artık babalarının bu yoğun temposuna alıştı. Bu arada altını çizmek istiyorum Seza ve Yusuf beni hayatımın en önemli iki parçasıdır. Gece geç saatlerde eve gelmem, iş gezilerim onları biraz kızdırıyor tabii. Bakın aklıma geldi. Tam bir senedir doktorlar boğazımda yapılacak bir operasyon için beni hastaneye yatırmaya çalışıyor. Hep “tamam önemli bir işim var halledip geleceğim” diye oyalıyorum. Gerçekten çalışma temposu sevdiklerimize ve kendimize zaman ayırmamızı çok etkiliyor.
Takım oyununu seviyorsunuz.
Takım oyunu oynamazsanız, başarıyı yakalayamazsınız. Bizim inancımız bu yönde.

Ankara yaşamınızda çok önemli bir yere sahip, bunu her yerde söylüyorsunuz.
Benim ve ailemi bu kent korudu kolladı. Bu kentte biz okudum, bu kentte eşimle tanıştım, bu kentte çocuklarım oldu. Hayatıma bakınca Ankara bana hep bir şeyler vermiş, yaşamımı zenginleştirmiş. Bugün bakıyorum birçok arkadaşımda benim gibi düşünüyor. Bu kenti biz çok seviyoruz. Tabi elimizden geldiğince kentin gelişmesi ekonomik açıdan büyümesi için çaba harcıyoruz, harcayacağız da.
Özellikle ekonomisinin gelişmesi için özel bir uğraş sergiliyoruz.

“Ankaralı firmalar markalaşma zorunda” diyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Çok hassas bir konuya temas ettiniz. Ankaralı marka olmak çok zor. Sadece Ankara’da değil Anadolu’da marka olmak çok zor. Ben ve ailem Ankara’da kazandıklarımızı yine Ankara’da yatırıma dönüştürüyoruz Bugün sahip olduğumuz her şeyimizi Ankara’da kazandık. Ankaralılara borcumuz var, daha fazla yatırım, daha fazla katma değer, daha fazla istihdam ile borcumuzu ödemek istiyoruz. Markalaşma ve kurumsallaşma yolunda çok ciddi yatırımlarımız var. Çalışan personelimizi kurslara ve seminerlere gönderiyoruz, yetişmiş eleman bulmaya çalışıyoruz. Ankara’nın marka değeri arttıkça bizim de markalarımızın değerinin artacağı inancını taşıyorum. Burada asıl görev yerel yönetimlere, sanayi ve ticaret odalarına, sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Bizim gibi yüzde 100 yerli sermaye ile kurulup sektörde mücadele eden firmalara manevi olarak destek vermeleri, sahip çıkmaları gerekir diye düşünüyorum.

Elegans dergisi yüzüncü sayısına ulaştı. Bu konuda bir mesajınız var mı?
TÜGİAD ailesinin bir mensubu olarak Elegans Dergimizin 100 sayıya ulaşmasından son derece bahtiyarım. Bizim dışa açılan penceremiz olma hüviyeti ile son derece önemli bir misyonu içeren Dergimize daha nice sayılar diliyorum. Kurumsal bir yapı içersinde TÜGİAD’ı en iyi şekilde temsil eden Elegans Dergisinin tüm çalışanlarını da tebrik ediyorum. Ankara TÜGİAD olarak bu özel dergiyi 1000’li sayılara ulaşması dileği ile tebrik ediyoruz.