YAZDIK DA NE OLDU! Hadi Neşet TÜRKMEN
Ekonomik ve Siyasi Danışman
Yeter ki Caymayalım!..
 
Bu yıl Mayıs ve Haziran aylarında yaşanan ekonomik dalgalanmadan sonra mali piyasalarda sıkıştırılan para ve maliye politikalarının üretimi ve iç pazardaki talebi, öngörülen beklentiler düzeyinde, daraltmamış olması, Türkiye’deki ekonomik kırılganlığı önlemiştir.

Bankacılık sistemindeki kredi hacmi taleplerdeki yavaşlamayı işaret etse de, vatandaşların parasal sıkıntıları devam etse de, 12 aylık ortalama üretim rakamlarındaki artışın hala geçen yılın oldukça üstünde olması ekonomik verileri şaşırtmaktadır.

Bütün bu veriler 2006’da tahmin edilen %6’lık büyüme hızının gerçekleşeceği kanaatinde olanların elini kuvvetlendirmektedir.

Bir başka görüş açısı da işsizlik oranının geçen yıla oranla 1 puan artarak %15,6 seviyesine ulaşmasının yarattığı sıkıntılardır.

Üretim artışında tarım dışı sektörlerde yaratılan istihdamın geçen yılki rakamlara düşmesi, endişe yaratmaktadır. Ayrıca iş bulamayan ve iş aramaktan bıkan insanların, çalışma arzularını kaybetmeleri de genç nüfuslu bir ülke için yarınların en büyük tehlikesi olarak karşımıza çıkacağı da göz ardı edilmemelidir.

Küresel ekonomik piyasalara göre Türkiye’nin temel dengelerini bozacağı ifade edilen cari açığın artarak devam etmesi 2007 yılı içinde alarm vermeye devam edecektir kanısı artmaktadır.

AB Komisyonu’nun tavsiye kararları önümüzdeki yıl önemli ölçüde ekonomik ilişkilerimizi de AB ile zayıflatabilir düşüncesi sıkıntıları arttırırken, gireceğimiz seçim yılında uyum sürecindeki istikrarlı irade gösterimi imkanlarını da zedeleyecektir.

Papa’nın Türkiye ziyareti beklenilen üzerinde olumlu tepkiler bulsa da, bunun ekonomi üzerindeki baskılarını ortadan kaldıracağını düşünmek hayalden öteye gitmeyecektir.

Küresel piyasalarda, geleceğe bakışta iyimserlerle kötümserlerin savlarının aynı ölçüde ikna edici olduğu nokta dünya ekonomisinin güçlü yeni aktörü olan Çin’in dolar cinsinden rezervlerini geçtiğimiz günlerde açıklamasıdır.

Bu gelişmeler sonucunda dünya piyasalarında dolar, başta euro olmak üzere, yabancı paralar karşısında hızla irtifa kaybetmektedir.

Bu hızlı düşüşün küresel yatırımcıların programlarını bozması ve yüksek dolar rezervi bulunan ülkelerin ellerindeki doları satmaya teşvik etmesi ABD ekonomisinde de enflasyonu zorlayacak ve o ülkedeki faizleri de risk endişesine sokacaktır.

Başta Latin Amerika olmak üzere gelişmekte olan ekonomilerin finansal piyasalarının olumsuz etkileneceği bir yıla girerken, dünyadaki ham petrol fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesi şimdiden 2007 yılı için umutları zayıflatmaktadır. Küresel değerlendirmeler yapan uzmanların görüşlerinde göre de; seçim yılına giren Türkiye’nin yüksek cari açığının bulunması, bölgesel klasik sorunlarının devam etmesi ve AB uyumsuzlukları ile Kıbrıs ve Ermeni meselelerini henüz çözememiş olması, küresel yatırımcıların ekonomik açıdan endişelendiği bir risk ortamı yaratmaktadır.

Küresel ekonomi düzeni böyle bir seyir sergilese de , karamsarlığa kapılmamak gerekiyor. 2007’yi az hasarla kapatmanın yolları da muhakkak ki var...

Yeter ki huzuru ve istikrarı bozmaktan kaçınalım ve de medeniyete dönük çağdaş vizyondan, çabalardan yeter ki caymayalım...