Yunus ESMER Halkbank Esnaf ve KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı

Sektörün ortaya koyduğu olumlu tabloda en önde yer alan bankalardan biriyiz
 
Dünya ekonomisini derinden sarsan bir finansal krizi yakın zamanda geride bıraktık. Avrupa ülkeleri ve ABD halen tam olarak atlatamadıkları bu büyük sarsıntının yaralarını halen sarmaya çalışıyorlar. Türev ürünler piyasasındaki bozulmadan kaynağını alan bu kriz bankaları da ciddi ölçüde etkiledi. Pek çok dünya devi banka devlet yardımıyla ayakta kalırken itibarında, güvenilirliğinde önemli kayıplar yaşadı. Pek çok bankacı işten çıkarıldı. Bu bankalar tüm desteklere rağmen hala stres testlerini geçmekte zorlanıyorlar.
Türkiye ise 2001’de atlattığı büyük krizin ardından bankacılık sistemini şeffaf ve denetlenebilir bir yapıya kavuşturmayı ve bankalarını sermaye yeterliliği açısından Avrupa ortalamasının üzerine çıkarmayı başardı. Global finans krizi nedeniyle bankacılık sektörüne sermaye desteği vermek zorunda kalmayan birkaç ülkeden biri olduk.
 
Ülkemizde faaliyet gösteren bankaların 2009 yılını büyük kârlarla kapattığını gözlemledik. 2010’un sonuna yaklaşırken yılın başında yapılan “Sektör artık eski kârlılığını yakalayamaz” gibi yorumların da boşa çıktığını gördük. İlk dokuz aya ait sonuçlar yılın kârlı ve verimli bir şekilde kapatılacağının sinyallerini veriyor. Sektör enflasyon ve faiz oranlarındaki düşüşü iyi analiz edip stratejilerini buna göre şekillendirerek bu yıl da kârlılıkta başarıyı yakaladı.

Bu olumlu sonuçlar elbette bankaların şubeleşme çalışmaları ve personel sayılarına da yansıdı. fiubeleşme çalışmaları hızla devam ederken çalışan sayısında da artış yaşandı. Ayrıca bu dönemde Halkbank da dahil pek çok banka yakın coğrafyaya açılma, bankacılık faaliyetlerini yurt dışına taşıma noktasında önemli adımlar attı.

Halkbank olarak bugün sektörün ortaya koyduğu olumlu tabloda en önde yer alan bankalardan biriyiz. Uzun süredir kredi tabanımızı genişleterek kredi hacmimizi artırma stratejisiyle hareket ediyoruz. Bu stratejimiz enflasyon ve faizlerin düştüğü bir ortamda bizim kâr etmeye devam etmemizi de beraberinde getirdi. Kredi kullandırma kabiliyeti ve KOBİ’lerle ilişkisi güçlü bir bankayız. Bu özelliklerimizi bu sene de en iyi şekilde değerlendirerek yılın ilk dokuz ayında 1 milyar 511 milyon TL net kâra ulaştık. Halkbank bankalar arasında kârlılık açısından altıncı sıraya yükselirken aynı dönemde net kârını en çok artıran dördüncü banka oldu.

Bankamız 2010’un ilk dokuz ayında gayri nakdi kredileri de içeren toplam kredilerini yaklaşık yüzde 26 artırarak 53 milyar TL’ye çıkardı. “KOBİ’ler hobimiz değil, işimiz” sloganımıza sadık kalarak KOBİ ve esnaf kredilerini de içeren ticari kredilerimizi dokuz ay içinde yüzde 21 artırdık. Toplam krediler içinde 41 milyar TL’lik tutara sahip nakdi kredilerimizin yüzde 36’sını KOBİ’lere kullandırdık. Halkbank’ın nakdi kredilerinden KOBİ’lerin aldığı pay yüzde 36’ya yükselirken sektörde bu oran yüzde 23’te kaldı.

Bankamız kendi kaynaklarının yanı sıra KOBİ’lerin yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçlarının finansmanı için Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası gibi uluslararası finans kuruluşları ile gerçekleştirdiği anlaşmalar çerçevesinde uzun vadeli kaynaklar sunuyoruz. Bankamızın bugüne kadar uluslararası finans kuruluşları ile imzaladığı toplam kaynak yaklaşık 1,7 milyar USD’ye ulaştı. Yurt dışı kaynaklı kredilerden yararlanan KOBİ sayısı ise 2009 yılında 1.133 iken 2010 yılında 1.665’e ulaştı. Otuz yıla varan vadelerle temin edilen yurt dışı kaynaklı kredilerin KOBİ’lerimize, iki yılı ödemesiz dönemli toplam on yıla varan vadelerle kullandırılması, firma bilançolarının vade yapısı üzerinde de son derece önemli katkılar sağlıyor.

Bunların yanında Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (ESKKK) kefaletiyle kullandırdığımız kredilerle küçük meslek sahibini de desteklemeye devam ettik. Yeni düzenlemeyle bir yıla kadar vadeli kooperatif kredilerinin faiz oranını yüzde 5’e, bir yıldan uzun vadedekilerin yüzde 6’ya çektik. Halkbank’ın kooperatif kredilerine uyguladığı cari faiz oranının yüzde 50’si Hazine tarafından karşılanıyor. İşletme kredisi şahıs üst limitini 100 bin TL’ye, yatırım kredisi limitini ise 250 bin TL’ye yükselttik. 2010’un Nisan ayından itibaren de ESKKK bulunmayan yerlerde ya da mevcut ESKKK’nın kapalı olduğu veya kefaletinin kabul edilemediği durumlarda ESKKK ortağı olan ya da olmayan esnaf ve sanatkârlara doğrudan Hazine sübvanseli kredi kullandırmaya başladık. Bankamız bu uygulama ile esnaf ve sanatkarlara kullandırılan kredilerde tarihi rekora ulaştı. Eylül ayı sonu itibariyle yaklaşık 240 bin esnaf ve sanatkara kullandırdığı kredilerin riski 3,3 milyar TL’yi buldu.

KOBİ ve esnafa yönelik kredi çalışmalarımızın yanı sıra 2010 bireysel bankacılıkta da önemli atılımlar gerçekleştirdiğimiz bir sene oldu. Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkede çağın gereğine uygun şekilde ihtiyaçların çeşitlenmesiyle birlikte bireysel bankacılık giderek ağırlık kazanıyor ve bu önümüzdeki dönemde de bu sürecek. Bu nedenle bireysel bankacılık yapmanın şart olduğunu görüyoruz. Bir KOBİ bankası olarak 2005’ten beri gerçekleştirdiğimiz projelerle bireysel bankacılıktaki iddiamızı da ortaya koyuyoruz. Yılın ilk dokuz ayında bireysel kredilerimizi yaklaşık yüzde 40 artırdık. Pazar payımız tüketici kredilerinde yüzde 10,4, konut kredilerinde yüzde 6,9’a ulaştı. 2010 sonuna kadar konut kredilerimizle bu yıl içinde ev sahibi yaptığımız müşterilerimizin sayısını 30 bine çıkarmayı hedefliyoruz.

Toplam aktiflerimiz 2009 yılsonuna göre 14,7 artışla 69,6 milyar TL’ye ulaşırken kredilerin toplam aktifler içindeki payı yüzde 53,5’ten yüzde 58,4’e yükseldi. Aynı dönemde mevduatını yüzde 17,5 artışla 51,7 milyar TL’ye yükselten Bankamız, mevduatın krediye dönüşüm oranını yüzde 73,9’dan yüzde 78,6’ya çıkardı.

Halkbank olarak, bu yıl kredilerimizi artırmanın yanı sıra şubeleşme çalışmalarına da ağırlık verdik. Bugün yaklaşık 700 şubemiz, 13 bin 500 çalışanımız, 70 milyar TL aktif büyüklüğümüzle Türkiye’nin en büyük yedinci bankası konumundayız. Hisselerinin yüzde 25’i 2007’de halka arz edilen Bankamızın piyasa değerinin 15 milyar dolara yükselmesi ise bizim için çok büyük bir gurur kaynağı.

Bankaların önümüzdeki dönemde mevduat ve aktif büyüklükten ziyade etkin maliyet yönetimi ve verimliliğe odaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Sektörün, faiz indirimleri ve rekabet nedeniyle marjlardaki daralmanın negatif etkilerini giderebilmesi veya azaltabilmesi için maliyetlerini daha iyi yönetmesi ve hacmi genişletmesi gerekiyor. Verimlilik artışı ve çapraz satış da odaklanılması gereken noktalar arasında yer alıyor. Kredinin yanında başka ürünler satmak gerekiyor. Bankalar aktif tarafında olduğu gibi pasif tarafında da ürün ve hizmetlerini çeşitlendirmeli, kalitesini artırmalıdır. Biz de iş planlarımızı buna göre hazırladık.

2011’de hedefimiz, 2010’daki başarılı performansımızı artırarak devam ettirmek. Halkbank'ı üç önemli sacayağına oturttuk. KOBİ'lerde liderliğimizi sürdürürken büyüttüğümüz KOBİ'lerin ticari-kurumsal segmentte de ana bankası olmaya devam edeceğiz. Bireyselde ise daha yüksek pazar payı hedefliyoruz. Tüm bunları yaparken teknolojiden en üst düzeyde yararlanan bir banka olmak için çalışacağız. Artan yurt dışı etkinliğimizi daha da desteklemek üzere yurt dışı örgütlerimizi ve muhabir ağımızı genişletmek hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Öte yandan bankamızın verimliliğini artırıp büyümesine hız kazandırmak amacıyla 2009 yılından beri sürdürdüğümüz Operasyonel Dönüşüm projemize 2011’de de devam edeceğiz. Ortak Servis Merkezi kurarak operasyon hizmetlerini merkezileştirdiğimiz bu projemizle uzman kadrolarımız tarafından yürütülen bankacılık işlemlerinde operasyonel riski ve işlem sürelerini azaltmayı, şubelerimizde müşterilerimize sunduğumuz hizmet kalitesini mükemmelleştirmeyi hedefliyoruz.