N. NİSA BAYRAMOĞLU

Bilginin Gücü ve Medya
 
"Kalem kılıçtan keskindir"
Sokrates; "iyi olan tek şey bilgi, kötü olan tek şey bilgisizliktir" demiştir, insanın insan olma bilincinin, kişi olma sorumluluğunun etik bir alan olarak temelini atmıştır. İnsan olma bilincine ve kişi olma sorumluluğuna sahip, derinliğine düşünebilen insan, hem çalışmalarında hem yaşantısının diğer alanlarında önyargılardan uzak durma gayreti içinde olan, sezgileri kuvvetli, içinde yaşadığı çevrenin inançlarını tutkularını ve alışkanlıklarını sorgulayabilen, erdemli ve mutlu yaşamı amaçlayan kişidir.
 
Bilgi; Platon ve Aristoteles’e göre ise, tümel olanın, formun bilgisidir; formlar arasındaki özel bağlantılara ilişkin bir kavrayıştan meydana gelir. Aristoteles, bir şeyin özüne inebildiğimiz, nedenini ortaya koyabildiğimiz zaman, gerçek bilgimiz olduğunu söyler.İnsan bilgisinin kaynağı veridir. Veri; algılanabilir, gözlemlenebilir olan şey, yani olgudur.
Farabi ve Mevlana, "erdemlerin en büyüğü bilimdir, bilgeliktir. Bilgi, uçsuz, bucaksız ve kıyısız bir denizdir. Doğru bilgi insanca yaşamanın temelidir." demişlerdir. Bilgi edinmenin türlü yolları vardır; bilgiyi kullanarak dünyayı değiştirmenin de. Hele günümüzün bilim ve teknolojisiyle insanoğlu bu işi inanılmaz bir hız ve boyutta gerçekleştirebiliyor. Düşünebilen insanın yaptığı, bilgi birikiminin, teknolojik yapılanmanın, yaşamın ve ölümün kuşbakışı resmini çekmek vesorgulamaktır.

Olaylara Bütünsel Bakmak: Bir dinamizm içinde kendilerine özgü ve süreklilik gösteren bir denge içerisinde işlevlerini sürdüren doğanın bütünselliğini yaşamın diğer alanlarında da, örneğin sosyal yaşamımızda gözlemlemek mümkündür. Gelişmiş toplumlarda olaylar irdelenir ve sebep-sonuç ilişkisiincelenirve çıkarılan sonuca göre kişi tavrını belirler.
Bütünsel bakabilme bir diyalektik bakış açısı olup `Ne neden olur? Nasıl olur? Ne olursa ne olur veya ne olmaz?` Bu yöntem kişiye farkına varma bilinci kazandırmaktadır. Yaşamda her şey; önündeki, ardındaki, üstündeki, altındaki, sağındaki, solundaki şeylerle bağlantılıdır.Karşılaştığımız her olay bir sonuç olup, bir nedeni ve de bir perde arkası bulunmaktadır. Siyasi ve sosyal konularda olayın perde arkası dikkate alınarak analiz yapılmalıdır. Neyin, nasıl, neden yaşandığını öğrenmek çok önemli bir işlevdir ve de bir beceridir. Bu beceri tabii sistematik bilgi toplama, yöntem bilimine sahip aydınlık ve önünü görebilen insanların yapabildiği bir işlevdir.
Yöntemsel davranamayan bireyler veya toplumlar sürekli başına gelen olayları ya kader ya da başkasının yanlışına atfederler. Olaylara bütünsel sezgi içerisinde bakılamadığı zaman çevrede olup bitenler anlaşılamıyor tahlil edilemiyor ve sonuçta bulunanın da ne anlama geldiği anlaşılmıyor ya da yanlış değerlendirmelere, yargılara gidiliyor.

Ahlak: Konunun bir de ahlak boyutu var. Ahlak neden gereklidir, neden önemlidir?Teknolojinin, iş dünyasının medyanın yaşamı belirleme gücü günden güne küreselleşiyor; bu alanlarda çalışanların aldıkları kararlar toplumu yönlendiriyor, biçimlendiriyor. Doğru kararların milyonlarca insanı olumlu yönde etkileyebildiğini, yanlış kararlarınsa geleceğimizi tehdit ettiğini görüyoruz.
Medya ahlakı da,toplumun bütünü ve tek tek bireyler için yaşamsal önem taşıyan kural dizgeleri ve bireylerin kişisel varlıklarıyla kitle iletişim araçlarının karşılıklı konumlarını, ilişkilerini kapsıyor.

Medyada Ahlak Kuralları: Gazetecilik mesleği ile birlikte, bir taraftan her geçen gün kendisini hissettiren ‘olağanüstü etkileme gücü’ ve diğer yandan da bu güçten, bu güce sahip olanlardan ve yararlanmak isteyenlerden kaynaklanan sorunlar ‘basın özgürlüğü’ kavramı etrafında bir meslek ahlakının gelişmesinin yolunu da açmıştır.
Medya kuruluşlarının ve üst meslek organlarının izleyici nezdinde saygınlıklarını ve güvenilirliklerini korumak ve geliştirmek için ortaya koyduğu ve artık ‘klasikleşmiş olan’ ahlaki ilkeler ve de yazılı olmayan kurallar: En başta; hayata saygı,insanlar arasında dayanışmayı desteklemek ve diğerleri; öz güvenli ve hataları kabul etme yeteneğine sahip olmak, siyasi, ekonomik, entellektüel güçlerden bağımsız olmak, halkın medyaya güvenini azaltabilecek hiç bir şey yapmamak, bilgi (enformasyon), haber hakkında geniş ve derin bir tanıma sahip olmak, haberi; tam, eksiksiz, adil, anlaşılabilir şekilde vermek, hiçbir ayrım yapmaksızın bütün gruplara hizmet etmek, insan hakları ve demokrasiyi savunmak ve tanıtmak, toplumun gelişmesi için çalışmak. Kısaca;ahlakikurallar gerçekte kişinin kendi kendine duyduğu vicdani yükümlülüklerdir.

Sevgi ve Hoşgörü:"Bilgi, sevgi ve gayret hamurunun fırınlanmış halidir. Sevgiyi bilgiden, bilgiyi sevgiden ayırmak kalpten merhameti silmek gibidir. Merhametsiz bir kalp nasıl kin doluysa, sevgisiz bir bilgi de aynen onun gibi kin doludur. İnsanlık sevgiden daha yüce bir değer tanımamıştır" diyor Farabi.
Hoşgörüye gelince, insan sevgisine en yüce değeri veren Mevlana, "hoşgörü, insan topluluklarının kalıcı bir barış ve huzur ortamında yaşayabilmelerinin önşartıdır" diyor. İnsanların kendi eksiklİklerinin ve yanlışlarının bilincinde olarak, diğer insanların eksik ve yanlışlarına karşı daha affedici ve daha hoşgörülü davranabilme erdemine sahip olması sevginin en önemli temel taşlarını oluşturacak ve böyle bir medyanın da dünya mutluluğuna katkısı o nisbette büyük olacaktır.

Bilgi Nedir? Mantıklı karar vermenin temeli doğru ve yeterli bilgidir.
Bilgi, önceden belirlenen bir dizi sistematik kural ve prosedüre uygun bir biçimde işlenmiş enformasyondur. Bilgi, sosyal varlık olan insanlar arasındaki iletişim sırasında paylaşılan, aktarılan ve yeniden şekillendirilen tecrübe ve enformasyonlardır Bilgi, insanların ve organizasyonların etkin bir biçimde eylem gerçekleştirmeleri için sahip olmaları gereken yetenek; potansiyeldir.
Enformasyon, insan aklı ile işlenmediği sürece değersizdir ve bilgi haline gelmez. Bilgi, insan aklı ile enformasyonun işlenmesi, yaratılması, düzenlenmesi veya kullanılmasıdır.Bilgi, özellikle günümüzde en hızlı yenilenen kavramdır.

Gerçekleri öğrenme hakkı ve düşünce açıklamanın; düşünce açıklama hürriyetinin temelinin, bilgi edinme eyleminin hemen ardından geliveren bir eylem ya da hak olduğu unutulmamalıdır. Bilgi edinilmedikçe ne gerçekler öğrenilir, ne de bilgi edinmeyen, bu şekilde birikim elde edemeyen bir birey düşüncesini açıklayabilir. Ancak iyi bilgilendirilmiş bir toplum doğru kararlar verebilir, uygun politikalar oluşturabilir ve demokratik bir toplum özelliği taşır.
Gerçek yaşamla ilgili problemleri çözebilmek için bilgi gereksiniminin fark edilmesi, soruların formüle edilmesi ve bilginin aranması, bilgisayar tabanlı ve diğer teknolojileri de kapsayan değişik bilgi kaynaklarının aranması, belirlenmesi ve erişilmesi, bilgi kaynaklarının kullanılması, bilgiye ulaşma, bilginin tanımı ve anlamı, bilginin düzenlenmesi, bilginin organize edilmesi, analizi ve değerlendirilmesi, bilginin yorumlanması ve sunulması, yeni bilginin mevcut bilgiyle bütünleştirilmesi, bilginin eleştirel düşünme ve problem çözmede kullanılması; bilginin iletilmesi, bilgilenmenin sürekliliğini sağlayabilme, bilginin ne zaman ve nasıl elde edileceğine dair başarılı araştırma stratejilerinin geliştirilmesi, bilginin toplanması ve depolanması, bilgi ve bilgi teknolojilerinin ahlaki, yasal ve sosyo-politik yönlerinin anlaşılması ve saygılı olarak kullanılması gerekmektedir.

Bilgi ya da Enformasyon Çağı: Bilgi ya da enformasyon çağı, servet yaratmada bilginin öne geçtiği dönemi tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Böylece, maddi sermayenin yerini zihinsel sermaye almıştır. Zihinsel sermayenin belli bir yere sınırlanmayan yapısı, bütün yönetim ve toplum ilişkilerini değiştirmiştir.
Çağımızda en büyük değişim iletişim alanında yaşanmaktadır. Teknoloji alanında meydana gelen gelişmeler her şeyden önce iletişim alanında kendini göstermekte ve toplumda varlığını hissettirmektedir. Günümüz toplumlarını birleştiren ve küreselleşme olarak adlandırılan kavramın itici gücü internet’tir ve dünyayı önümüze getirmektedir.Kablosuz iletişim ise yeni çağın devrimidir. İş yaşamının içine giren uydu teknolojileri enformasyonun saklanması, işlenmesi, çoğaltılması ve dağıtılması, üstelik dünyanın en ücra köşesine kadar yaygınlaştırılmasına imkân veriyor.
Bugün, ekonomi, ticaret ve kültür kelimelerinin önüne küresel kavramını koyabiliyorsak, bunun en temel nedeni, bilginin paylaşılması ve özgürce dolaşabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bilgininhare