TAYYİP ERDOĞAN

Bölgemizde Barış, Huzur Egemen Olsun İstiyoruz. Çünkü, Bizim Burada İnsani-Tarihi Bir Sorumluluğumuzun Olduğuna İnanıyoruz…
 
Bize göre uluslararası meselelerin ele alınması için en uygun platform BM'dir. Bölgede meydana gelen son gelişmeler de bir kez daha ortaya koymuştur ki BM'nin merkezi rolünün korunması ve güçlendirilmesi gerekmektedir.
 
BM ( Birleşmiş Milletler ), çağın yeni tehdit ve tehlikeleriyle etkin bir şekilde mücadele edebilmesi son derece önemlidir. BM Genel Sekreteri Kofi ANNAN, geçen 10 yıl zarfında ortaya koyduğu geniş vizyon ve gösterdiği gayretler sayesinde, Birleşmiş Milletler’in uluslararası barış ve güvenliğin temininde önemli mesafeler katetmiştir.

Son dönemde Ortadoğu`da ve Lübnan`da yaşanan gerginlik endişe verici boyutlara ulaşmıştır, Genel Sekreter ANNAN ile yakın koordinasyon içinde bölgedeki savaşın durdurulması için yoğun çaba harcadık, aramızda defaatle yoğun telefon görüşmeleri yaptık, karşılıklı olarak birbirimizi arayarak burada ne gibi etkinlikler yapabileceğimiz, ne gibi faydalar sağlayabileceğimiz gayreti içinde olduk. Taraflar başta olmak üzere ilgili tüm ülkelerle temas halinde olduk. Neticede bir aylık gecikmeyle de olsa BM Güvenlik Konseyi`nde kabul edilen 1701 sayılı kararla, Lübnan`da çatışmaların durdurulması sağlanmış ve kalıcı siyasi çözümün yolu açılmıştır.

Bundan sonraki aşamada ateşkesin sağlamlaştırılması, barış ve istikrarın kalıcı hale getirilmesi önem kazanacaktır.Türkiye olarak biz bu süreçte tarihi ve insani sorumluluklarımızın gereğini yerine getireceğiz. Onun için Lübnan Başbakanı Fuad SİNYORA ve BM Genel Sekreteri ANNAN`ın taleplerini de göz önünde bulundurarak, Güney Lübnan`da görev yapacak Genişletilmiş BM Görev Gücü`ne katkı sağlamaya karar verdik.Hükümetin hazırladığı tezkere TBMM`de kabul edilmiştir, ANNAN ile görüşmemizde bu katkının ayrıntılarını değerlendirme imkanı bulduk. Bundan sonraki süreçte de buradan New York`a gönderilecek heyetlerle karşılıklı çalışmalar yaparak, bu daha da netleşecektir.

Lübnan`da bir an önce hayatın normale dönebilmesi için insani yardımlar ile imar faaliyetlerinin desteklenmesi son derece önemlidir.Bu konuda Stockholm`de yapılan toplantı son derece başarılı geçmiştir. Bu toplantıda önemli miktarda yardım taahhüddünde bulunulmuştur.

Lübnan`a uygulanan abluka, gerek egemenliğin tesisi, ekonominin hızla toparlanması, gerekse yardım faaliyetlerinin idaresi bakımından bir an önce kaldırılması gerekmektedir. Lübnan`da istikrarın sağlanmasına paralel olarak, Ortadoğu`daki bütün sorunların merkezinde yer alan Filistin sorununa da adil ve kalıcı bir çözüm bulunması gerektedir. Biz bu konuda ilerleme sağlanmasını, diyaloğu öne çıkaran bir yaklaşımla mümkün olabileceğini daima ifade ettik. Görüşmelerimizde de Filistinle ilgili sürecin de bu süreç içerisinde ele alınarak, Filistin`deki gidişin olumlu bir çözüme süratle kavuşturulmasının gereği üzerinde durduk. Görüşmemizde, bu konulardaki yaklaşımlarımızın örtüştüğünü memnuniyetle müşahede ettik. Ayrıca, Genel Sekreter, bize gelmeden önce bölgede yaptığı temaslar hakkında da bilgilendirme yaptı. ANNAN`ın izlediği bu aktif ve yapıcı diplomasiyi takdirle karşılıyoruz. Özellikle silahsızlandırmaya yönelik olarak tezkeremizde yer bulan ifadelerin, aynen paylaşıldığını görmek de bizler için bir memnuniyet ifadesidir.

TBMM’de iktidarıyla muhalefetiyle herkes bu sürece yönelik düşündüklerini, yaklaşım tarzını ortaya koymuştur. Ama bizler çözümden yana olan irademizi bir kez daha bugün ANNAN`a ifade ettik. Türk tarafının söylemleriyle davranışları arasında bir tutarsızlık olmayacaktır. Bunun altını çiziyorum. Özellikle de zaman burada çok önemli bir kıymet değer. Bunu da hızla değerlendirerek bir an önce Ortadoğu`da huzurun, barışın sağlanması için el ele, omuz omuza dayanışma içerisinde bu süreci hızlandırmamız, katkıda bulunmamız gerekiyor. Çok şey söylenebilir, konuşulabilir, ama aslolan ne yapılacağıdır, ne yaptığımızdır. Bu da tribünde durarak, izleyerek, seyrederek konuşmakla olmuyor. Ancak arazide bir şeyler üretmekle oluyor. Bunun da yeri şu anda, bizzat bu bölgenin kendisidir, bu Lübnan`dır, bu Filistin`dir. Buralarda da üzerimize düşeni hep birlikte yapmamızın gereğine inanıyoruz.

Lübnan`da görev yapacak Türk Birliği`nin sayısı ne kadar olacak, nerede konuşlandırılacak, nasıl bir görev yapacak ve ne zaman yapacak? Bununla ilgili olarak yetki aldık, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Dışişleri Bakanlığı`ndaki arkadaşlar görüşmeler yapacaklar. Sonra en üst düzeyde bizler de yapacağız. Bu arada da New York`a bir heyet süratle gidecek, Birleşmiş Milletler heyetiyle görüşmeler yapacaklar ve ondan sonra da durum netleşecek. Bizler Birleşmiş Milletler Barış Gücü içinde yer almak suretiyle, bölgemizde barışın korunmasına hizmet etmeliyiz. Çünkü, bizim burada insani, tarihi bir sorumluluğumuzun olduğuna inanıyoruz. Olayın Avrupa Birliği ile ilgili kurumsal bir yaklaşımı söz konusu değil. Fakat bizim burada öncelikli hedefimiz, bir komşumuz olan bir ülke ve burada barışı tesis etmek değil, bir barışın korunmasına katkıda bulunmak için yer alıyoruz. Çünkü insanlar ölmesin diyoruz, çocuklar, kadınlar, yaşlı insanlar ölmesin diyoruz. Bölgede barış, huzur egemen olsun istiyoruz. Hedefimiz sadece budur. Küresel barışın hakim olmasıdır.