ANGEL GURRIA

Türkiye’nin Acilen Reformları Devam Ettirmesi Gerekiyor
 
Genel olarak, Türk ekonomisinin gidişi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye’nin ekonomisinin genel durumu son birkaç yılda ciddi bir gelişme gösterdi. Enflasyon düştü, Türk lirası istikrar kazandı. Hükümet mali konsolidasyona öncelik verdi ve banka sektörü temizlendi ve sermaye yapısı yenilendi. Büyük özelleştirmeler ve yasal değişiklikler yatırım ortamını iyileştirdi ve doğrudan yabancı yatırım girişinin yolunu açtı

Ancak Türkiye’nin önünde hala güçlükler var. Cari açık 2006’nın ikinci çeyreğinde gayrisafi milli hasılanın % 7,5’una ulaştı. Emek verimliliği ve istihdam oranı da çoğu OECD üyesinin epey altında. Katı çalışma yasaları ve yüksek vergiler yaygın bir kayıt dışı ekonomiye neden oluyor. Bu hükümetin vergilerle gelir artırma yeteneğini sınırlıyor ve işletmelerin büyümesini engelliyor. Kayıt dışı ekonomide çalışan şirketler maliyetleri kısabiliyor, ama bu tür şirketler de kredi almakta veya borsada hisselerini satarak gelir etmekte zorlanıyorlar. Bu da yeni tesislere yatırım yapmalarını veya uluslararası ortaklıklar kurmalarını güçleştiriyor.

Türkiye’nin büyüme performansını diğer OECD ülkeleriyle karşılaştırabilir misiniz?
Türkiye en hızlı büyüyen OECD ülkelerinden birisi. Türk ekonomisi 2001 politik ve ekonomik krizinden bu yana üçte bir oranında büyüdü. Bu etkileyici performans yaşam standartlarının yükselmesine ve Türkiye’nin diğer OECD üyeleriyle arasındaki farkı kapatmasına yardımcı oluyor. Ancak ülkeler çok hızlı büyüdüğünde, her şeyin sonsuza kadar iyi gideceğini düşünme eğilimi oluşabilir, ama bu doğru değildir. Daha fazla büyüyebilmek için sürekli reformlar yapmak gerekir.

Ekonomik açıdan Türk hükümetinin en acil görevleri şirketlerin hareket etmeleri gereken yasal ve idari ortamı iyileştirmek ve şirketleri kayıt dışı ekonomiden kayıtlı ekonomiye geçmelerini ve mali yükümlüklerine uymalarını teşvik etmektir. OECD bunu gerçekleştirmek için bir önlemler paketi önermektedir. Bu pakette, başka şeylerin yanı sıra, işgücü üzerindeki vergilerde ciddi indirim yapılması, çalışma mevzuatının hafifletilmesi ve emeklilik reformu bulunmalıdır.

Son enflasyon rakamları ve finansal piyasalardaki dalgalanmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu yılın başlarında uluslararası piyasalardaki bir kargaşanın ardından Türk lirasının zayıflaması ve enflasyondaki yükseliş Türk ekonomisinde devam eden kırılganlığı gösteren bir uyarı oldu. Türkiye’nin yeni denetleme ve düzenleme kurulları son dört yılda göreli olarak başarılı oldu, ancak bunlar küresel ekonomideki döngüsel değişikliklerin ve uluslararası plandaki veya içerideki beklenmeyen politik baskılara direnmek için yeterli olmayabilir.

Ülkenin yeni kazandığı istikrar ve büyümenin sürdürülmesi için, reformlara devam edilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili fikrinizi söyleyebilir misiniz?
Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakereleri başka bir platformda yer alıyor, ama OECD reform gündeminde bir ortak olabilir. Türkiye OECD’nin kurucu üyelerinden biridir ve çalışmalarımıza aktif bir şekilde katılmaktadır. OECD’nin Genel Sekreteri olarak, hükümete yardımcı olmaya hazır olduğumuzu bildirdim. Ülkeniz de OECD kaynaklarından zaten ciddi oranda yararlanıyor. Bunun dışında, Türkiye’nin eğitim, tarım gibi alanlarda da Avrupa standartlarını yakalamak için büyük çaba harcaması gerekiyor. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi ticaret alanında da reformlara ihtiyaç var.

AB üyelik müzakereleri, bu reformları teşvik ederek ve kolaylaştırarak Türk ekonomisi üzerinde, müzakerelerin sonucu ne olursa olsun, olumlu etkide bulunacaktır.

Her şey yolunda giderse, Türkiye daha hızlı büyüyecek ve vergilerin daha da azaltılmasını ve iş dünyasında şartların eşitlenmesini sağlayacak daha geniş bir vergi tabanına sahip olacaktır. Bu gerçekleşirse, Türkiye daha fazla yabancı yatırım çekerek uzun süreli ekonomik büyüme ve ekonomik istikrarın zeminini döşemiş olacaktır.