Fatih TEKİN
TÜGİAD Londra Temsilcisi
YENİ YILA BAKIŞ…
 
İNGİLTERE’SİZ AVRUPA BİRLİĞİ
İngiltere’siz Avrupa Birliği, üye ülkeler açısından cazibesini yitiriyor…

Bilindiği gibi, İngiltere, halkını şaşırtarak, oylama sonucu Avrupa Birliği’nden çıkma kararı aldı. Seçim öncesi, Kraliçe’nin Avrupa Birliği’nde kalmaya sıcak bakmamasını ifade etmesi, seçim sonucu için bir ipucu vermişti zaten.

Bir diğer faktör ise, yerleşik oy verebilen nüfusun ağırlığını oluşturan 60 yaş ve üstü grubunun, medyanın etkileri ile “Avrupa’ya Hayır”a iknası, azınlıkta kalan genç, çalışan, üreten ve araştırmacı kesimin, yabancı ve yerli yatırımcı vatandaşın Avrupa Birliği’nde kalmak için çıkan sesini kesti.
Avrupa Birliği ülkeleri de, İngiltere’nin gemiyi terk etmesinin ardından birlikte kalıp kalmamayı kendi ülkeleri için de sorgular oldular…

TÜRKİYE - AVRUPA BİRLİĞİ, YATIRIMCI GÖZÜYLE 2017
Avrupa Birliği, Dışişleri kurumunun yayımladığı bildirisinde, Türkiye’nin 10 -20 yıl zaman zarfında çok iyi potansiyele sahip bir ülke konumunda olacağı, ancak bunun sığınmacılarla olan politikasının Avrupa Birliği ile netleştirilmesi, Kıbrıs sorununun 2017 ilk çeyreğinde anlaşmaya ve neticeye varılması, demokrasinin güçlendirilmesi gibi şartlara dayandığı vurgulanmakta.

Zamanında Atalarımızı bertaraf etmek için kurulan Çin setti azimle aşılmış, Constantinapolis’in surları dağlardan öte geçilmiş, Truva Atı stratejisiyle Avrupa’da çeşitli sektörlere kısıtlı ölçülerde girilmiş olsa da, artık kendi markalarımızla Avrupa’da söz sahibi ürünler ve piyasalar oluşturma zamanımızın geldiğini düşünüyorum. Krizler, Avrupa’ya kapıların kapanması ve Avrupa piyasalarına herkesin ulaşamaması aslında büyük bir fırsattır. Düşünsenize, hangi sektöre girerseniz girin, rakip az, talep çok. Maharet, talebin çok olduğu sektörleri keşfedip doğru zamanda doğru noktada yatırım yapabilmekten geçmektedir.

İNGİLTERE’DE GAYRİMENKUL
Yeni yılda da İngiltere’de özellikle emlak sektörü yatırım yapılabilecek en iyi sektörler arasındadır. Sebebi ise, ülke genelinde mevcut toprakların imara açılmaması, hükümetin mevcut gayrimenkule olan talebi kontrol altında tutması, her geçen ay emlak fiyatlarının bölgesel farklılık göstererek sürekli artmasıdır.

Her yıl olduğu gibi özellikle İngiltere, istikrarli siyasi yapısından dolayı gayrimenkul yatırımı için bir numaralı ülke olma özelliğini korumaktadır.

Ancak dikkat edilmesi gerek birkaç bilgiyi sizlerle burada paylaşmak isterim.

Öncelikle Birleşmiş Krallık’ta toprağın yegane sahibi, yani tabiri caiz ise, toprak ağası “Kraliçe”dir. Örneğin, müstakil bir ev sahibi iseniz, tapuda söz sahibi “Kraliçe”dir.

Çok katlı bir apartmanda daire aldığınız zaman ise, daireyi “Lease Hold” denilen, yani uzun vadede kiralama/kontrat şeklinde alabilmektesiniz. Bu kontrat elli yıl, yüz yıl hatta yüzelli yıl dahi olabilmektedir. Ancak bu süreler bitince, tekrardan emlak tapu sahibine, yani “Free Hold” denilen ve mülkün tümüne sahip, şahıs veya kurumlara tekrar dönüyor ve anlaşma şartları dahilinde tekrardan bir miktar ödeme karşılığında lease/kontrat yenilenip uzatılabilmektedir.

Türkiye’de böyle bir kavram yoktur. Apartman dairesi tapusuyla beraber alınmaktadır. Apartman yıkılsa veya satılsa dahi hak iddia edebiliyorsunuz.

Ancak, İngiltere’de “Lease Hold” olarak alınan binalarda mülkde hakkınız olmuyor, bir nevi uzun vade kiracı oluyorsunuz. Bu sebeple yatırım amaçlı alınacak emlak, İngiltere genelinde “Free Hold” olarak alınmalı ki tapu size ait olabilsin, sizden sonraki nesillere de aktarılabilsin.

Bir diğer dikkat edilmesi gereken unsur ise, vefat durumunda, “Inheritance Tax” yani veraset vergisi olarak hükümete ödenmesi gereken vergidir. Bu vergi oranları ile kayıplar ve zarar yaşamaması için emlak yatırımında bu konular iyice araştırılmalı, aydınlatılmalı ve kanuni olarak düzenlenmelidir.

Özellikle Londra’da alınan emlaklar, çok kısa zaman zarfında bölgeye bağlı birkaç misli değer kazandırmakta yani nakde kısa sürede çevrilebilmektedir.

Aynı zamanda nakit sorunu olmayan Türk yatırımcılar, yurt dışı yerleşik inşaat şirketleri ile müteahhitlik ve inşaat yatırımlarını Türkiye’ye kıyasla çok ama çok yüksek oranlarda karlı projelerle hayata geçirebilirler. İngiltere için konuşmak gerekirse, kısıtlı arsalara imar izni alan inşaat firmaları, inşaat faaliyetlerini geciktirmekte, ülke genelinde yıllardır konut eksikliği problemi de bu yüzden çözülememektedir. Bu strateji ile müteahhitler yeni biten emlak projelerini emlak almak için kuyruklarda bekleyen yabancı ve yerli talebe aşamalı olarak satmakta ve talebi sürekli zirvede tutmaktadır.

AVRUPA BİRLİĞİ VE SERVİS SEKTÖRÜ
Ülkemizin dinamik ve genç nüfusu, Avrupa ülkeleri ve ekonomisi tarafından bir tehdit ve güç unsuru olarak görüldüğünden yıllardır bunca yaptırım ve sektöre girişteki zorluklar önümüze set olarak konulmuştur.

Gelişmesini tamamlamış, ancak nüfus olarak hızla yaşlanmakta olan Avrupa Birliği ülkelerindeki, genç ve çalışan insan faktörünün azlığına bağlı servis sektöründeki açık her geçen gün kriz düzeyinde artmaktadır. Bu nedenle, servis sektörüne her alanda yapılan yatırım başarılı ve karlı olacağına hiç şüphe yoktur. Bu sektörlerde rakip az fakat ihtiyaç fazladır. Avrupa Birliği’nin kapılarını aralamak, biz Türk vatandaşları için vize ve pasaport engelleri açısından zorlu olsada, Avrupa Birliği’nde sisteme girebilen her şirket başarıyı ve karlı bir nakit akışını garantilemektedir.

Markalaşmaya geçme açısından ise Türk işadamı ve yatırımcıları çok geç kalmıştır. Yaptırımların ağır olması göz ardı edilmeli, şirket ve markasını, ürünlerini uzun yıllar Türk piyasasında kanıtlamış firmalarımızın girişimcileri, Avrupa Birliği’nde yerleşik ortaklar ile zaman kaybetmeden pastadan pay almaya başlamaları, yeni yılda da akıllı bir hamle olacaktır.