OLLI REHN

TÜRKİYE İLE ÜYELİK GÖRÜŞMELERİ: KOŞULLARI SAĞLAMA
 
Sayın Olli REHN, Avrupa Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Üyesi, AB-Türkiye Ortak İstişari Komitesinin 20. toplantısını işaret etti. Komiteyi 10. yıldönümü için ve AB ve Türkiye’nin ekonomik ve sosyal aktörleri arasında diyalog ve iletişimi arttırdığı için tebrik etti.

3 Ekim’de verilen karar ile Türkiye ile üyelik görüşmelerinin başlaması tarihte Avrupayı barış içerisinde birleştirme konusunda yeni bir sayfa açtı. Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası alanda dengeleri korumada önemli bir katkısı olabilir. Avrupa’nın ihtiyacı olan kurallarını, değerlerini, standartlarını uygulayıp, adapte edebilecek bir Türkiye.

İlk olarak tarama sürecinde Komisyon ve Türkiye detaylı olarak AB’nin kanunlarını ve politikalarını inceleyip bunları Türkiye’nin yasalarıyla karşılaştıracaklar. Bu da bize Türkiye’nin AB yasalarına uyum sağlamak için neleri geliştirmeye odaklanması gerektiğini gösterecek.

9 Kasım’da yayınlanan İlerleme Raporumuzda Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’ne uymayı önemle sürdürdüğü belirtilmiştir. Son yıllarda Türkiye yasal reformları başarıyla yerine getirmiştir, ancak 2005 yılında değişiklikler hızını kaybetti ve reformların uygulanması yarım kaldı.

İnsan hakları ihlalleri yaşanmaya devam ediyor. Yeni kanunların temelden sağlam bir şekilde uygulanması gerek. Daha önemlisi, kişisel özgürlükler ve insan hakları, özellikle düşünce özgürlüğü, kadın hakları, dini özgürlükler, ticari sendikaların hakları, kültürel haklar ve kötü davranış ve işkenceye sıfır tolerans konularında daha kayda değer çabalara ihtiyaç var.

Türkiye’nin tekrar gözden geçirilen Üyelik Ortaklığı ile ilgili önemli eksiklerini gecikmeden tamamlamasını umuyoruz. Ortaklık adapte edildikten sonra reformlar için bir yol haritası hazırlayacağız. Üyelik Ortaklığı’nın kısa dönemdeki öncelikleri arasında en önemlilerinden düşünce özgürlüğü, medyanın özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Anlaşması’na uygunluğu kesinleştirilmelidir.

İkincisi Türkiye’nin kadın haklarıyla ilgili yasalar uygulamaya ihtiyacı var, özellikle Medeni Kanun.

Üçüncüsü Müslüman olmayan dini azınlıkların ve toplulukların karşılaştıkları zorlukların vakıflar için yeni bir kanun çıkartılarak Avrupa standartlarına uygun olarak çözülmesi.

Dördüncüsü, Türkiye’nin işkence ve kötü davranışa sıfır tolerans bağlamında değerleri adapte etmesini umuyoruz.

Beşincisi, Türkiye tüm ticari sendika haklarının AB standartlarına uygun olduğunu garanti etmesi gerekiyor. Bu konu özellikle organize olma, grev yapma ve toplu pazarlık haklarını içeriyor.

Üyelik görüşmelerinin felsefesini ilgilendiren bir nokta da reformların ve uygulamanın iki paralel çizgide ilerlemesi, ikisi de önemli bir gelişme göstermeliler. Eğer reformların işleyişi yavaşlarsa bu görüşmelerin havasını olumsuz etkiler ve bu Türkiye’nin elinde.

Açıkçası 2005 raporumuz önemli endişeler doğuruyor. 2006 raporumuzda da böyle bir sonuç olması görüşmelere zarar verir. Üyelik görüşmelerinin başında AB sözünü tuttu ve Türkiye’deki değişim sürecine güvendi. Şimdi Türkiye bu reformlara sahip çıktığını göstermeli.

Türkiye’nin AB üyeliğine bakışı Avrupa toplumlarında meşru sorular ortaya çıkarıyor. Türk halkının da AB hakkında sorular sorduğunun farkındayım. Komisyon AB ile karşılıklı anlayışı geliştirmek ve yanlış bakış açılarının üstesinden gelmek için Türkiye’nin çabalarını desteklemeye hazır. Bu bizim sivil toplum diyoloğu girişimimizin amacı. İlk sene süresince seçilmiş bazı öncelikler konsantre olmayı tasavvur ediyoruz. Henüz sonuçlandırılmadığı halde tahmin ediyorum ki belediyelerin arasında dolanan dernekler-özellikle kadın dernekleri-, gençler ve üniversiteler bunların arasında olacaktır. Biz ilk talepler için tekliflerin 2006 yılının ilk yarısında duyurulacağını umuyoruz.

AB’de halkın desteğini kazanmak için Türkiye için en önemli olan demokratik dönüşüm ve Avrupa’nın değerlerine belli olan teslimiyetini göstermesidir. İnanıyorum ki Türkiye’nin etkili reform programını yerine getirmedeki gelişimi Avrupalılar’ın düşüncesini büyük ölçüde etkileyecektir. Ben Türk vatandaşlarının desteğine ve bir bütün olarak Türk halkına, bu reformların arkasında duracaklarına - ve bu sayede Avrupa projesini Türkiye’nin başarı hikayesi yapacaklarına güveniyorum.