MAKRONOT Murat GENER
Girişimci-Ekonomist
Zihninizi Önceden Hazırlarsanız, Problemi Çözemeyebilirsiniz
 
Profesör Richard FEYNMAN bir teorik fizikçidir ve fiziğin savaş sonrası dönemdeki olağanüstü gelişimi sonucu ortaya çıkan karmaşaya bir düzen getirme konusunda çok şeyler başarmıştır. 1964 Albert EINSTEIN ve 1965 Nobel Fizik Ödülü sahibi Prof. Richard FEYNMAN sadece fizik yasalarının bugünkü kavranışına yaptığı katkılarla değil, fiziği fizikçi olmayanlar için de çekici kılma yeteneği ile tanınır 1 . R.P.FEYNMAN 1963 basımı Her Şeyin Anlamı kitabında şöyle der; ".. Bilimciler, şüphe ve kesinsizlikle iş görmeye alışıktırlar. Tüm bilimsel bilgi kesinsizdir. Şüphe ve kesinsizlikle ilgili bu deneyim önemlidir. Ben bu deneyimin çok büyük bir değer taşıdığına ve bilimin ötesinde de genişletilmesi gerektiğine inanıyorum. İnanıyorum ki, daha önce çözülememiş herhangi bir problemi çözmek için, kapıyı bilinmeyene aralık bırakmak zorundasınız. Tam olarak doğru biçimde kestiremediğiniz olasılığa fırsat vermek zorundasınız. Aksi takdirde, eğer zihninizi önceden hazırlarsanız, problemi çözemeyebilirsiniz." 2

Profesör FEYNMAN’ın belirsizlik üzerine sözlerinin yazının hemen başında yer almasının nedeni Türkiye’de bugünlerde içinde yaşadığımız belirsizlik iklimi ile klasik fizik arasındaki bağı vurgulayabilmek. FEYNMAN başlıkta da özetlemeye çalıştığım gibi problemlerin çözümü için problemlerle karşı karşıya kaldığımızda kapılardan birini mutlaka bilinmeyene, öngörülemeyene açık bırakmak zorunda olduğumuzu söylüyor. Bunu açıklarken de doğal süreçlerden bahsediyor. Örneğin; bir arkadaşımızın İstanbul’dan saat tam 00:00’da yola çıktığını biliyoruz, aracı ile saatte 100 km yol yapacak ve ulaşacağı yer 250 km uzakta. Doğal sonuç arkadaşımızın hedefe 2,5 saatte varacağı gerçeğidir. Ancak matematiksel bilimlerle iktisadi bilim bu noktada birbiriyle ters düşer. İktisat bilimcisi de 2,5 saat gerçeğine inanır ama şerhini de koyar. Ancak diğer koşullar sabit kalırsa diye.

Ellerinde açılmamış konserve kutuları ve konserve açma aleti olmaksızın kendilerini ıssız bir adada bulan fizikçi, kimyacıile iktisatçının hikayesini bilirsiniz. Kimyacı ısıtarak açalım kutuyu der, fizikçi kapağı açmanın bir alet yardımıyla olmasında ısrar eder, iktisatçı elimizde bir konserve açma aleti olduğunu varsayarak işe başlayalım yanıtını verir. İktisat varsayımlara dayanır. Varsayımlar da hep diğer koşullar sabit kalmak kaydıyla (ceteris paribus) çalışır. Dolayısıyla iktisat varsayımlar üzerine konuşurken, iktisatçıların çoğunlukla mesleki kariyerlerini yaptıkları ekonomi dünyasında da benzer şekilde varsayımlar ön plandadır. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi.

Varsayalım seçimlerden tek parti iktidarı çıktı. Ya da varsayalım, sandıktan koalisyon çıktı. Varsayalım, yeni kurulan meclis de tıpkı bugünkü gibi Cumhurbaşkanı seçimi için 367 sandalye yeterliliğini yakalayamadı. Ya da varsayalım, yakaladı. Varsayalım ama varsayarken belirsizliklerin de devam ettiğini göz ardı etmeyelim.

16 Mayıs 2007 günü Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in görev süresinin sona ereceğini hepimiz biliyorduk. Aynı şekilde iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gerek meclisteki grubundaki net konuşmalarında gerekse de tabanına yönelik duyurularında erken seçim ihtimalini hiç konuşmadığını hatta ve hatta Başbakan R.Tayyip ERDOĞAN’ın “erken seçim istemek vatana ihanettir” sözlerini gazetelerden, haber bültenlerinden takip ediyorduk. Bu da bize genel seçimin 16 Mayıs 2007 tarihinden sonra yapılacağı gerçeğini gösteriyordu.

Bu süreci yıllar öncesinden yazan onlarca köşeyazarı var, yazıları hala arşivlerde saklı. Çoğu hukuk adamı ve siyaset bilimci söyledi Mayıs 2007’nin önemini. Ama dikkate almadık, alamadık, belki de unuttuk. Araya popstar tartışmaları girdi, futbol gündeme karıştı. Zamanı gelince bakarız dedik. Doğal süreci hesaba katmadık, yumurtanın gelip kapıya dayanmasını beklemeye koyulduk hep birlikte, hem de son ana kadar. Yumurta gelip kapıya dayanınca da mini krizler yarattık hep birlikte. Bir gecede YTL’nin değerinde yüzde 4-5 oranında değer kaybı yaşadık. Zorla sıkı sıkıya tedbirlerle (tedbirlerin bedelini ağırlıkla halk ödüyor) hep beraber bedel ödeyerek çeyrek puanları üst üste koyarak aşağıya çektiğimiz iç borçlanma faizlerini bir gecede yukarıya taşıdık. 27 Nisan 2007 sabahından 30 Mayıs 2007 akşamına Türkiye’yi milyarlarca YTL zarara uğrattık.

Biliyorum bu kadar basite indirgemek siyasete de, iktisata da hakaret olur. Ama yanıldığımı sanmıyorum. Bunları da bugün burada yazıyor olmamın sebebi gelecekte bizi bekleyen gündemlere karşı hazırlıklı olmamız. Bugün yeniden bazı belirsizlikler yaşıyoruz, Temmuz 2007 sonuna dek ve belki daha sonrasında yaşamaya da devam edeceğiz. Konuyu çok çok iyi bilen hukukçu büyüklerimize bizlere yardım edin talebidir bu aslında. Gelecekte bu tür belirsizlikler yaşamaya devam edersek, mini mini krizlerin birike birike önce en alt kademedeki iktisadi aktörleri yaralayacağı açıktır. Biriken mini mini krizler ileride büyük çalkantıları beraberinde taşıyabilir. A – B – C planlarını bir an önce yapmakta hazırlamakta fayda vardır.

Tam da yazının başında alıntılarına yer verdiğim Profesör Richard P. FEYNMAN’ın dediği gibi; “İnanıyorum ki, daha önce çözülememiş herhangi bir problemi çözmek için, kapıyı bilinmeyene aralık bırakmak zorundasınız. Tam olarak doğru biçimde kestiremediğiniz olasılığa fırsat vermek zorundasınız. Aksi takdirde, eğer zihninizi önceden hazırlarsanız, problemi çözemeyebilirsiniz."

Hadi gelin Türkiye’nin geleceğini emanet ettiğiniz şu gençleri yönetirken, yönetecekken, daha az manevra yapacağınızı, daha az bürokrasi kullanacağınızı ve hepsinden önemlisi bilimsel metod ve analizleri her zamankinden daha çok kullanacağınız kararlılığını ortaya koyun. Tam olarak doğru biçimde kestiremediğiniz olasılığa fırsat verin. Fırsat verin ki problemleri önceden çözebilelim. Biz bir yoldayız hızımız da belli “muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilme” hedefimiz de, oraya ne zaman ulaşacağımız da belli. Krizsiz bir siyaset yaratmak elimizde.

1 Richard P.Feynman, Her Şeyin Anlamı(1963) / Çeviri: Osman Çeviktay, Evrim yayınları (1999)
2 Cornell Üniversitesi Rektörü Dale R. Corson`un 1964 Messenger Konuşmacısını Takdimi