HALUK SİRMAN

Türkiye'de Sunulan Hizmetler Uluslararası Standartta
 
İlk olarak Avusturya’nın kayak merkezindeki "Paradise Hotel"de genel müdürlük yapan Haluk SİRMAN Türkiye’de Side’de Apart Hotel Side Beach’i yönetti. Daha sonra "Magic Life" otel zincirine geçen ve 3 sene Magic Life Türkiye’de genel müdürlük yapan Haluk SİRMAN, ailevi sebeplerden dolayı Avusturya’ya dönmek zorunda kaldı. Beş senedir Austria Trend oteller zincirinde görev yapıyor. 2 sene kayak merkezinde tatil otelciliğinde çalışan SİRMAN, 3 senedir Salzburg Hotel Airportcenter’in genel müdürü.
 
1955 senesinde İstanbul’da doğdum. İlkokulu Galatasaray Lisesi’nde bitirdikten sonra Fransa Strasbourg’da Lycee Fustel de Coulanges’da öğrenimime devam ettim. Daha sonra Belçika Brüksel’de Ceria – Ipiat Institut Provincial des Industries Alimentaires et du Tourisme’de yüksek otelcilik ve turizm tahsili yaptım, ardından İngiltere Bournemouth’da Faculty of Tourism Catering and Hotel Administration’da öğrenim hayatımı tamamladım.
İş hayatıma İstanbul’da An Tur’da kısa bir süre çalışarak başladım akabinde askere gittim ve Kara Kuvvetleri’nde tercümanlık yaptım. Daha sonra Avusturya’nın Salzburg kentinde bir otelde resepsiyon memuru olarak başladım ve genel müdürlüğe kadar yükseldim. Salzburg’da şehir otelciliği yaptım. 1994 senesinde "Paradise Hotel" zincirine geçtim. İlk olarak Avusturya’nın kayak merkezindeki otelinde genel müdürlük yaptım.
Akabinde Side’de Apart Hotel Side Beach’i yönettim. Daha sonra "Magic Life" otel zincirine geçtim ve 3 sene Magic Life Türkiye’de genel müdürlük yaptım, ancak ailevi sebeplerden dolayı Avusturya’ya dönmek zorunda kaldım. Beş senedir Austria Trend oteller zincirinde görev yapıyorum. 2 sene kayak merkezinde tatil otelciliğinde çalıştım, 3 senedir Salzburg Hotel Airportcenter’da genel müdür olarak çalışmaktayım.
Austria Trend Hotel Zinciri Avusturya’nın en büyük turizm kuruluşuna ait ve şu anda Avusturya’da 25 oteli bulunmakta, ancak yeni yönetimiyle Avusturya dışına yatırımlar yapıp büyümekte. 25 otelin 16’sı Viyana’da, 3’ü Salzburg’da ve geri kalanı da Avusturya’nın diğer şehirlerinde. Bu oteller zincirinin Türkiye’ye herhangi bir katkısı yok ama Viyana’nın güneyinde yer alan meşhur "Piramit" olarak bilinen tesisimizde futbol takımlarını, diğer otellerinde de Türkiye’den gelen misafirleri ağırlamaktadır.
Şirketimizde çok sayıda Türk personel bulunmaktadır.Ön büroda, satış bölümünde ve kat temizliğinde de birçok Türk elemanımız bulunmaktadır.Magic Life ise 10 sene önce kurulmuş olup ilk tesisini Sarıgerme’de açmış ve Türkiye’de ilk defa "herşey dahil" sistemini uygulamıştır. Bu sistem Orta Amerika’daki ülkelerden kopyadır ve Türk sistemine adapte edilmiştir. Batı Avrupalılar için en büyük avantajı önceden tatilde harcayacağı bütçeyi bilmektir.
Çünkü Batı Avrupalılar senede genellikle 5 ila 6 hafta tatil yapmaktadırlar. 2-3 kere tatil yaptıklarından önceden masraflarını bilmek özellikle çocuklu aileler için çok önemli.
Türkiye’de aşağı yukarı bütün tesisler herşey dahil sistemine geçmiştir. Bu sistem sadece Türkiye’de değil, bütün Akdeniz ülkelerinde; Yunanistan, Mısır, Tunus gibi ülkelerde uygulanmakta ve geliştirilmektedir. Tabi bunun negatif tarafları da oluyor. Özellikle Batı Avrupalı turist bu sefer tesisin dışına çıkmıyor. Tesisin etrafındaki bar, restaurant ve dükkanlar satış yapamıyor. O yüzden şimdilerde daha çok turistik eşya satan dükkanlar görüyoruz. Bu sistemin satış ve pazarlaması çok önemli; amaç mümkün olduğunca Batı Avrupalı turisti Türkiye’ye getirebilmek.

AB Ülkeleriyle Kıyaslandığında Türkiye’nin Konumu
Avusturya’da 4 mevsim satış var. Yaz ve Kış turizminin yanısıra aradakidönemlerde uluslararası kültürel turlar düzenliyorlar ve tanıtımını da öyle güzel yapıyorlar ki bu ara mevsimlerde de turist çekebiliyorlar. Türkiye’ye baktığımızda Mayıs’ta başlayıp Eylül sonuna kadar süren, uzun bir yaz turizmi var. Kış aylarında maaleseffiyat kırarak turist çekmeye çalışıyoruz. Aslında kış turizminde kayak merkezlerine çok rahat turist çekilebilir; hava taşımacılığı çok ucuz ve Türkiye’deki oda fiyatları Avusturya ile karşılaştırıldığında çok uygun kalıyor.
Özellikle ülkeleri kayak turizmine müsait olmayan Hollanda ve Belçika’dan çok fazla turist getirmek mümkün. Kış mevsiminde Akdeniz’deki tesislerimizi fiyat kırarak doldurmak da bir yöntem. Bu yöntemi birçok otel kullanıyor. Batı Avrupa’da insanlar daha uzun yaşıyor ve eskisi gibi birikimlerini çocuklarına bırakmak istemiyorlar. Emekli insanların parası var ve harcıyorlar. İşte bu kitleyi Türkiye’ye çekmek lazım.
Hava şartları Batı Avrupa’da kötü olduğu sürece Akdeniz’in ılıman iklimi onları buraya çeker. Bir de "wellness" hizmetine girmek var, ama tabi bu sistemi profesyonelce oturtmak lazım.Türkiye’deki klasik, rock, pop konserlerini daha iyi pazarlamak da önemli. Mesele bir süre önce Avrupa’da çok meşhur olan "wetten das" adlı talk show programı Türkiye’de çekildi ve bu Batı Avrupa’da büyük yankı yaptı...

Türkiye’nin Uluslararası Standartlara Uyumu
Avusturya ile Türkiye’yi karşılaştırdığımızda insan kaynakları ve otellerde çalışan personel arasında büyük farklılık var. Avusturya’da personel masrafı otelin cirosunun %40’ını kaplar. Personel bulmakta değil ama istediği maaşı ödemekte zorlanıyoruz. Avusturya’da Salzburg’ta, Kitzbühl’de, Lindz’te, Viyana’da çok önemli otelcilik okulları var ve buradan mezun olan öğrenciler hemen otel müdürü olmak istiyorlar.
Türkiye’de Magic Life’ta çalıştığım süreçte personel eğitim programımız vardı. Tesislerde belli bir standardı vermeniz lazım, aksi takdirde uluslararası seviyede sıkıntı yaşanır. Misafirler Yunanistan’a da, Mısır’a da, Seychelles’e de gidiyorlar ve kıyaslama yapıyorlar. Türkiye’de çalıştığım süreçte personel istihdamında bir sıkıntı yaşamadık ancak kalifiye personel her zaman bulunmuyordu. Tesislerde genel müdürün altında çalışacak olan müdürler, müdür yardımcıları, şeflerin tecrübeli olması, personeli eğitmesi, kontrol etmesi lazım. Genelde çalıştığım tesislerde bu eğilimi gördüm. Türkiye’de sunulan hizmetlerin uluslararası standartta olduğunu söyleyebilirim.
17 Aralık tarihinden sonra Türkiye Batı Avrupa TV’lerinde, basınındaönemli bir konu oldu. Türkiye AB standartlarına kavuşabilecek mi? Kavuşabilecekse ne zaman? Batı Avrupalı için en çabuk görme ve öğrenme durumu Türkiye’ye bizzat gelip görerek olur. Basında çıkan Türkiye konulu haberler Batı Avrupalı turistin merakını çeliyor ve Türkiye’ye turist getirtiyor. Ancak gelen turist Avrupa standartlarıyla bizimkini karşılaştırıyor.
Türkiye’nin güneyindeki tesislere otelcilik ve turizm standartlarıyla baktığımızda uluslararası bir standart mevcuttur. Personel konusunda Türkiye’nin büyük bir avantajı var: personelimiz güleryüzlü. Küçük hatalar yapıyor ama bu güleryüzlülükle turist o hataları görmemezlikten geliyor. Avusturya’da tam tersini yaşıyoruz. Personel işi biliyor ancak az personel istihdam ettiğimiz için daha fazla stres altında çalışıyorlar bu durumda da yüzleri gülmüyor, küçük bir hata yaptığı zaman misafir affetmiyor. Türkiye’nin bu konuda büyük avantajı var.

KDV İndirim Uygulaması
Avusturya’da %10 yiyecekte, %20 içecekte vergi var. Otelde kalan her misafir için otelin bulunduğu Belediyeye bir miktar para ödenir. Benim bulunduğum Salzburg şehrinde bu 2,5 Euro’dur.Türkiye’deki KDV indiriminin daha fazla turist getireceğini zannetmiyorum. Birturist 1000 Euro’luk bir seyahat ücreti ödediğinde otel bölümü o kadar cüzzidir ki otelciye ancak %1-%2 yansır ve KDV’nin düşürülmesi Batı Avrupa’da seyahatin fiyatını düşüreceğine inanmıyorum.

İstihdam İçin Yeni Ortaklıklar
Globalleşen bu dünyada bir otelin tek başına yaşaması imkansız, artık bütün otellerin bir zincire katılarak uluslararası çapta yeralması bir zorunluluk haline gel- di. Pazarlama iyi yapılabildiği ve bütün tesislerini aynı standartta tuttuğu zaman misafirini, otellerinin bulunduğu tüm şehirlere çekiyor. Viyana’da misafir olan bir kişi o zincirin İstanbul’daki veya başka bir şehirdeki otelini tercih ediyor, çünkü önceden standartlarını biliyor ve zincire sadık kaldığı takdirde muhtelif indirimlerden veya odalarda "upgrading" fırsatlarından yararlanıyor.
Bu globalleşen dünyada özellikle tatil otelciliğinde Almanya’yı ele alırsak TUI gibi büyük firmalar taşımacılığını ve pazarlamasını ülkesinde kendi yapıyor. Türkiye’de otellerde yatırım yapıp para kazanıyorlar ve yatırım yaptıkları otelleri doldurmaları gerekiyor. Acentaların seyahatleri satarken kataloglarına