Akıl NOKTASI Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Bengi Semerci Enstitüsü
Şu Anksiyete Dediğimiz
 
Devamlı kullandığımız kelimelerden biri haline geldi anksiyete. Yerli yersiz, özür olarak, sıkıntımızı belirtmek için, korkumuzu anlatmak için, heyecanımızı açıklamak için hep “anksiyeteliyim” diyoruz. Bu sık kullanılan, konuşulan, tartışılan anksiyete nedir? Nasıl başedilir?

Anksiyete Nedir?
Aslında anksiyete değişik ve farklı durumları içeren bir terimdir.Yani bir bulgudur. İnsanda zorlama yaratan etkenler sonrasında ortaya çıkan yanıta anksiyete denir. Bazı durumlara uyum için geçici olarak ortaya çıkan bir duygu olmakla birlikte, bazı hastalıklarda temel bulgu olarak karşımıza çıkar.Kimi zaman birbirlerinin yerine kullanılsalarda korku ve anksiyete farklıdır. Korku; dışarıdan gelen bir tehlikeye karşı ortaya çıkan durumdur. Korku nesnel bir tehlike karşısında, kendini korumak için ortaya çıkan bir duygudur. Oysa anksiyete bilinmeyene, bilinç dışı, kişi tarafından tanınmayan tehlikeye karşı hissedilir. Hastalar tarafından tansiyon, panik, korku, sinir, endişe gibi değişik terimler kullanılır. Anksiyetenin Türkçe karşılığı bunaltı ya da kaygı olarak kullanılabilir.

Anksiyete Nedenleri Nelerdir?
Anksiyetenin temelinde biyolojik ve psikolojik nedenler vardır. Zorlayıcı durumlarda beyinden salgılanan bazı maddeler ve bu maddelerin salgılandıkları bölgelerdeki reseptörlerinde değişiklikler olmaktadır. Ayrıca hormonlarında anksiyete üzerinde etkisi vardır. Özellikle östrojen anksiyeteyi gideren bir hormondur. Bu nedenle menapoz döneminde, östrojen azalması anksiyeteye neden olmakta, dışardan hormon tamamlanması yapıldığı zaman anksiyete bulguları geçmektedir. Ruhsal olarak doğduğu andan itibaren değişen şekil ve oranlarda insanlar, değişen koşullar, beklenmedik durumlar, travmalar gibi durumlarda anksiyete hissederler. Geçici olarak, duruma uyum için hissedildiğinde koruyucu bir etmen olmasına karşın süreğen hale gelince önemli ve sık görülen bir sorundur.Bazen spesifik bir duruma karşı olşabildiği gibi, bazen anksiyeteli ruh durumu nedeniyle, herşeyle tetiklenebilen bir anksiyeteden bahsedilir. Bu tür anksiyeteye yüzen (serbest) anksiyete, duruma bağlı ortaya çıkan anksiyeteye ise durumsal anksiyete denir. Anksiyete, kalıtımsal, biyokimyasal, çevresel, kişisel etmenlerle ortaya çıkabildiği gibi,çeşitli hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak da oluşabilir. Hastalıklara ya da ilaçlara bağlı ortaya çıkan anksiyete ikincil anksiyetedir.

Bulgular
Anksiyete bulguları birkaç başlık altında incelenebilir. En sık rastlanan bulgular somatik bulgulardır. Bunlar, el titremesi, kalp çarpıntısı, terleme, kan basıncında yükselme, gerginlik, terleme, sık idrar çıkarma, ağız kuruluğu, karın ağrısı, kusma gibi belirtilerdir. Bilişsel bulgular ise, dikkat azalması, öleceğinden, kontrolünü kaybedeceğinden ya da çıldıracağından korkma şeklindeki bulgulardır. Ayrıca davranışsal olarak, hareketsiz kalma, sık sık nefes alıp verme, aşırı gergin olma ve geriçekilme izlenir.

Ne Yapılabilir?
Anksiyete bozuklukları denildiği zaman, yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk, sosyal fobi, post-travmatik stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, madde kullanımına bağlı anksiyete bozukluğu, hastalıklara bağlı anksiyete bozukluğu ve fobiler anlaşılmaktadır. Bu hastalıkların bir kısmını gözden geçirmiştik. Diğerlerini de ilerde ele alacağız. Her birinin bulguları ve tedavileri farklılıklar gösterir. Bunun dışında anksiyete ile başa çıkmanın yollarından biri, anksiyete yaratacak durumlarla başedebilmektir. Unutulmaması gereken anksiyete bazen, yeni duruma uyum sağlamak için gereklidir. Ancak yaşamınızı yönetmeye ve sizi engellemeye başlamışsa mücadele edilmesi gereken bir sorun olmuş demektir. Yaşamda hızla artan, bu denli çok stres faktörü varken onların yaratacağı anksiyete ile başa çıkmayı öğrenmek gerekmektedir.