Mehmet Murat BEKDİK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Overdose ekonomisi üzerine
 
Bu sayıda siz değerli okurlarım ile Infomag Dergisi’nin Ekim 2009 sayısında Cihan Dağ’ın “Uyuşturucu Sistemin Açıklarından Sızıyor” başlıklı yazısını paylaşmak istiyorum.

Uzun bir dönem, ticaretinde devletlerin de rol aldığı uyuşturucu, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren kontrol altına alınmaya çalışılsa da alınan tedbirler çok zayıf kalmıştır. Küresel düzeyde her yıl piyasaya sürülen uyuşturucunun değerinin 600 milyar dolar ile 1 trilyon dolar arasında olduğu tahmin ediliyor. Yani, askeri harcamalardan sonra gelen en büyük pazar. Birleşmiş Milletler raporlarına göre dünyada üretilen kokainin yüzde 41’i, afyonun ise yüzde 19’u yakalanıyor. Türkiye yüzde 15 ile eroinin en fazla yakalandığı ülkelerden biri. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Merkezi tarafından hazırlanan rapora göre, ülkemizde 2007 yılında 13,5 ton eroin yakalandı. Küresel piyasalarda her yıl yaklaşık 450 ton eroin ticareti yapılıyor, bu miktarın sadece 90 tonu yakalanabildi. 450 ton eroinin piyasa değeri ise Pakistan’da 1 milyar dolara yaklaşırken Batı Avrupa’ya geldiğinde 450 milyar doları buluyor. Kokain, esrar, morfin ya da diğer kimyasallar bu rakama dahil değil.

Diğer organize suç örgütleri gibi uyuşturucu ticaretinde de sistem son derece karmaşık. Uyuşturucu elde edilen bitkilerin üretilmesi, laboratuarlara nakledilmesi, işlenmesi, paketlenmesi, tüketim bölgelerine nakli, tüketicilere ulaştırılması, paranın tahsil edilmesi, suistimale yeltenecek kişilerin denetimi ve kontrolü son olarak ise kara paranın aklanması. Tüm bu aşamalar için uyuşturucu tacirlerinin çok iyi yetişmiş insan kaynağına ihtiyacı vardır. Çiftçiden kimya mühendisine, güvenlik görevlisinden kuryeye, paketleyiciden bankacıya dek farklı sektörlerde çok sayıda kişi bu karmaşık yapının içerisinde yer almaktadır.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ile Mücadele Kurumu UNODC’nin verilerine göre dünyadaki uyuşturucunun yüzde 70’i Altın Hilal adı verilen Afganistan-Pakistan-İran üçgeninde üretiliyor. UNODC’nin 2009 raporuna göre, Afganistan’da dünya afyon üretiminin yüzde 93’ü gerçekleştiriliyor. Küresel kokain ticaretinde 845 tonu bulan üretimin yarısı ise Kolombiya’da gerçekleştiriliyor. Ayrıca, Bolivya ve Peru’da diğer üretici ülkelerden.

Küresel uyuşturucu ticaretinde başrol oynayan Afganistan’da üretilen afyon genellikle Pakistan, İran ve Türkiye’de işleniyor, yani eroine dönüştürülüyor. Böylece işlenen ve paketlenen uyuşturucu için yola çıkma vakti geliyor. Uyuşturucunun yol aldığı her kilometre o uyuşturucunun değerinin de artması anlamına gelmektedir. Örneğin, Pakistan’da yüzde 70–90 saflığında eroinin kilosu yaklaşık 2–3 bin dolara satılıyor. Aynı saflıktaki mal İstanbul’a geldiğinde fiyat 4–5 kat artıyor ve 8–10 bin dolara yaklaşıyor. Aynı mal Avrupa ve Amerika’ya gidince fiyat yeniden katlanıyor. Çünkü risk ne kadar büyükse fiyat da o kadar büyük oluyor.

Tacirler uyuşturucu taşırken küresel eğilimlere göre riskin daha az olduğu belli başlı rotalar takip ediyor. İpek Yolu’nun devamı niteliğinde olan ve Türkiye’nin de içinde olduğu Balkan rotası bunlardan biridir. Altın Hilal bölgesinde üretilen ve işlenen uyuşturucu İran üzerinden Türkiye’ye giriyor. Şeytan üçgeni adı verilen Yüksekova-Başkale-Van bölgesi uyuşturucunun taşınmasında önemli bir rol oynuyor. İstanbul’da yol kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kuzey rotası Bulgaristan, Romanya, Macaristan üzerinden Almanya’ya; güney rotası ise deniz yolu ile Yunanistan’a oradan da Avrupa’ya dağılıyor. Kuzey Karadeniz ve Doğu Akdeniz rotaları da sıkça tercih edilen diğer rotalar.

Uyuşturucu tüketim bölgelerine getirildikten ve satıldıktan sonra geriye tek bir aşama kalıyor. Paranın aklanması. Bu konuda kullanılan yöntemler alınmaya çalışılan önlemlere göre sık sık değişiyor. Parayı fiziki olarak yurtdışına çıkarmak, bahis şirketleri, saadet zincirleri, off-shore merkezleri, paravan şirketler ve bankalar (yüzde 20-30 komisyon alarak) kullanılan yöntemlerden bazıları. Böylesi bir organizasyon herkesin yapabileceği türden değil. Uyuşturucu ticaretinin diğer aşamaları gibi sistemin açıklarını bilecek ve onlardan sızacak iyi yetişmiş insan kaynağı gerektiriyor. Bankacılık, sermaye piyasası, sigortacılık, borsa, uluslar arası ticaret, ekonomi ve hukuktan anlayan çok sayıda insan bu suç örgütleri için çalışıyor. Bu kişi kimi zaman bir dış ticaret uzmanı, kimi zaman bir yatırımcı, bankacı ya da eski bir merkez bankası başkanı ya da özelleştirme yetkilisi olabiliyor.

Para aklamak için kullanılan kimi yöntemler ise pes dedirtebiliyor. Örneğin, kimi suç örgütleri erotik bir telefon hattını kiralıyor ve bağımlılar aldıkları uyuşturucunun parasını ödemek için belirtilen sayıda ve sürede bu telefon hattını arıyor. Sonuç; uyuşturucu satılıyor, parası alınıyor ve kazanç telefon hattı üzerinden elde edilmiş gösteriliyor. Kimi uyuşturucu tacirleri ise onlarca taksi plakası satın alıyor ve onları çalışıyormuş gibi gösteriyor. Plakalar uygun bir garajda yatarken; sözde kazanılan para bankaya yatıyor, kazanç vergilendiriliyor. Para “sütten çıkmış ak kaşık” olurken plakaların değeri de düşmüyor. Gerektiği takdirde satılıyor.

Bu tür organize suç örgütlerinin önlenmesi için uluslararası işbirliği ve anlaşmalar mevcut olmasına rağmen, uluslararası mevzuatta homojenlik sağlanamadığı için suç örgütleri sistemin aralıklarından içeri girebiliyor. Böylesine devasa bir yapıya karşı yapılacak mücadele için dünya ülkelerinin daha organize, etkin ve küresel çerçevede homojen olması gerekiyor.

Tüm bu gerçeklerin ışığı altında, Cengiz Erdinç’in “Overdose Türkiye” kitabında belirttiği gibi, uyuşturucu konusunda bir başka çok önemli olguyu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Halen dünyanın dört bir yanında inançlar, idealler ve günlük hayat arasındaki uçurumda sıkışan insanlar için bu durumdan kurtulmanın kestirme yolu psikoaktif maddeler. Pek çok kişi tüketim toplumunun tek düzeliğine, tütün ve alkolden başlayan uç noktalarda esrar, afyon, morfin, eroin ve ecstasy gibi maceraları barındıran bir kültürel menüye katlanabiliyor. İnsan metabolizmasını geri dönülmez bir biçimde değiştiren afyon türevleri içinde eroin bu menünün en gizemli ve ölümcül unsuru olmayı sürdürüyor. Kuşkusuz toplumsal yapılar hayal kırıklığı ürettikçe de bu gizem ve ölümcüllük de kaçınılmaz biçimde sürecek.

2010 yılının tüm okurlarımıza sağlık, başarı ve mutluluk dolu yıllar getirmesi ümidiyle,

  Who are we?
  Uneducated youth in a world that gets smaller
  A glossary for understanding the new global crisis
  Towards the end of oil
  Did U.S.A. come to the end?
  Our urban future
  Globalization and employment
  TOWARDS CREATING A BETTER WORLD
  Football and Globalization
  TOWARDS NEW BALANCE IN THE WORLD POPULATION
  TOWARDS A NEW WORLD ORDER BEYOND ENVIRONMENTAL SENSITIVENESS
  CRACKING THE FOUNDATIONS OF POVERTY
  WHO WILL BE THE MASTERS OF THE WORLD ECONOMY IN THE NEXT TWENTY YEARS?
  HOW PREPARED ARE WE FOR THE WATER CENTURY?
  SHALL THE BIOFUEL SUPERSEDE THE OIL WITHIN THE NEXT TWENTY YEARS?
  THE WORLD IS FLAT
  TOWARDS A MORE HUMAN GLOBALIZATION
  IN THE NEW WORLD ORDER, POLITICIANS SHOULD HAVE THE COURAGE TO INCLUDE ECOLOGICAL STRUCTURING WITHIN LEGAL AND FINANCIAL FRAMEWORKS
  THE BIGGEST SHAME OF THE HUMANITY: STARVATION AND POVERTY THROUGH 2006
  October 3 = Dialogue Of Cultures and Civilisations
  21ST CENTURY = THE CENTURY OF BIOLOGY
  In The 21st Century, The Fate Of Humanity Will To A Great Degree Be Determined By The Developments In China And India
  THE EU NORMS, OR THE NORMS
OF BEING HUMAN?
  “KNOWING THAT YOU HAVE ENOUGH THINGS MEANS THAT YOU ARE RICH”
Lao Tzu