Alp Gordon ÖNYÜRÜ

Gelişmekte olan ülkemizin her türlü enerjiye gereksinimi olduğu ortadadır
 
Target Şirketler Grubu’nun faaliyet alanları nelerdir?
1975’den beri Savunma Sanayi’nde kullanılan yeni ve yenilikçi ürünler, sistemler ve teknolojiler üzerine uzmanlaşmış olan Target Group, 2008’den itibaren enerji sektörüne iyi planlanmış ve iddialı bir giriş gerçekleştirmiş olup; dünya çapında enerji sektörünün dönüşümüne yön verecek en yeni teknolojileri geliştirmekte olan, yenilikçi düşünce yapısına sahip, geleceğin enerji şirketleri ile uzun vadeli ilişkiler ve ortaklıklar kurma çalışmalarına başlamıştır.
Target Group, söz konusu enerji şirketlerinin teknolojilerini Türk Enerji Sektörü’ne uyarlayıp, adapte etmek üzere ve ülkemizi daha rekabetçi, daha bağımsız ve çevreye daha duyarlı hale getirmeküzere çalışmalarına başlamıştır. Bünyesinde kurduğu Target Enerji A.Ş. vasıtasıyla, Türkiye’nin önde gelen sanayi ve enerji kuruluşlarına, portföyünde bulundurduğu yeni ve yenilikçi enerji teknolojilerini sunan Target Group, hem üretim, hem de pazarlama alanlarında işbirliği yapabileceği, stratejik ortaklar ile görüşmeler yapmaktadır.
Target Group, Türkiye’deki çoğu firma ve holdingin aksine, “enerji” dendiği zaman, sadece hidroelektrik, rüzgar veya termik santrallisansı aracılığıyla elektrik üretmek olarak algılamayan ender kuruluşlardan biridir. “Enerji”yi çok daha derin ve geniş kapsamlı bir konu olarak gören Target Group, yeni ve yenilikçi enerji teknolojilerinin, Türkiye’nin enerji ve çevre problemlerinin üstesinden gelecek potansiyele sahip olduğuna inanmaktadır.
Target Group, 35 senedir Türkiye ile ve teknoloji ile iç içe olmanın getirdiği deneyim ve tecrübeler sayesinde, 2010 yılı ve ötesinde Türkiye’deki “enerji” sektöründe potansiyel gördüğü teknolojik alanları portföyüne dahil etmiştir. Target Enerji, portföyüne kattığı yeni ve yenilenebilir enerji teknolojileri vasıtasıyla, Türk Enerji Sektörü’nün rekabetçiliğini arttırıp, dışa bağımlılığını azaltmayı amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Target Enerji, aşağıdaki teknolojik kategoriler dahilinde, Türkiye’nin önde gelen bir çok kuruluşu ile görüşmeler yapmaktadır.
• Elektrik enerjisinde arz talep dengesi
• Enerji Depolama sistemleri
• Akıllı fiebeke uygulamaları
• Temel Hammadde Arz Güvenliği
• Kömürden doğalgaz elde edilmesi
• Alglerden petrol ve türevleri elde edilmesi
• Alglerden petrokimya hammaddesi elde edilmesi
• Çevre Teknolojileri
• Karbon dioksit gaz salınımının sıvı yakıtlara veya çimento veya beton hammaddesine dönüştürülmesi
• Plazma gazlaştırma teknolojisi ile evsel, hayvansal, tarımsal ve belediye atıklarının enerjiye veya sıvı yakıtlara dönüştürülmesi
• Yenilenebilir Enerji
• Güneş Enerjisi
• Rüzgar Enerjisi
• Hidrokinetik Enerji
• Biyogaz Enerjisi • Jeotermal Enerji
• Enerji Verimliliği
• Binalarda kojenerasyon ve trijenerasyon sistemleri
• Sanayi tesislerinde atık ısı geri kazanım sistemleri
• Fotovoltaik ve elektrokromik özellikli akıllı camlar
• Nanoteknolojik katkı maddeli yüksek verimli ve düşük emisyonlu dizel yakıt
• Petrokimya ve rafineri endüstrisinde kullanılan nanoteknolojik katalizörler

Yeni projeler ve yeni yatırım planlarınız var mıdır?
Target Group bünyesindeki enerji şirketimiz Target Enerji A.Ş. vasıtasıyla Türkiye’nin enerji sektörüne yeni ve yenilikçi teknolojiler kazandıracak bir çok proje üzerinde çalışmaktayız.
Target Group olarak dünyanın en çok satan mikrokojenerasyon sistemleri üreticisi ABD merkezli Capstone Turbine firmasının distribütörlüğünü almış bulunmaktayız. Capstone üretimi mikrotürbinler sayesinde, Türkiye’deki otel, hastane, alışveriş merkezi, havaalanı ve ofis binaları gibi bir çok yapının hem elektriğini, hem ısıtmasını ve hem de soğutmasını sağlayacak sistemler kurup, Türkiye’nin enerji verimliliğini yükseltmesine katkıda bulunmayı hedeflemekteyiz. Kojenerasyon sistemleri olarak da bilinen bu sistemler, enerjinin hem elektrik hem de ısı formlarında aynı sistemden beraberce üretilmesi prensibine dayanırlar. Bu birliktelik, iki enerji formunun da kendi başlarına ayrı yerlerde üretilmesinden daha ekonomik neticeler oluşturmaktadır. Basit çevrimde çalışan, yani sadece elektrik üreten bir gaz türbini ya da motoru, harcadığı enerjinin sadece %30- 40 kadarını elektriğe çevirebilir. Bu sistemin kojenerasyon şeklinde kullanılması halinde sistemden dışarıya atılacak olan ısı enerjisinin büyük bir bölümü de kullanılabilir enerjiye dönüştürülerek toplam enerji girişinin % 70- 80 arasında değerlendirilmesi sağlanabilir.
Kojenerasyon sistemlerine parallel olarak, özellikle sanayi tesislerinde verimliliği arttırmak amacıyla, atık ısı geri kazanım sistemleri veteknolojileri üzerine çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Atık ısı geri kazanım konusunda portföyümüzde bulunan teknolojileri aynı zamanda düşük sıcaklıklı jeotermal kaynaklardan enerji elde etmek için de değerlendirmek üzere çalışmalar yapmaktayız.
Enerji depolama teknolojilerinin Türkiye’nin arz talep dengesini korumakta büyük önem taşıdığını düşünmekteyiz. Enerji depolama konusunda hem şebeke elektriğini depolayabilecek, hem elektrikli araçlarda kullanılabilecek, hem de güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji sistemlerini dengeleyebilecek farklı çözümler ve teknolojiler üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir. Bu sistemlerin Türkiye’de üretilmesine yönelik olarak işbirliği görüşmelerimiz devam etmektedir. Türkiye’nin yurtdışından ithal ettiği doğalgazın en azından bir kısmının, mevcut karbon kaynaklarımızdan karşılamak mümkündür. Portföyümüzde, kömürden, bitümlü şistten veya biyokütleden maliyet etkin bir şekilde metan gazı elde edebilecek teknolojiler mevcuttur. Bu teknolojilerin Türkiye’de kullanılması için çeşitli kuruluşlar ile görüşmelerimiz devam etmektedir.
Çalışmalarımızdan bazıları hem enerji hem de çevre sorunlarına çözüm olabilecek niteliktedir. Tarımsal, hayvansal ve belediye atıklarını kullanarak, plazma gazlaştırması teknolojisi ile enerji elde etmek konusundaki çalışmalarımız devam etmektedir. Plazma gazlaştırmasından çıkan gazın, benzin, dizel veya uçak yakıtı gibi sıvı yakıtlara dönüştürülmesi de mümkün olabilmektedir.
Türkiye’nin yurtdışı kaynaklı fosil yakıtlarına olan bağımlılığını azaltmada önemli bir rol oynayacağını düşündüğümüz diğer bir konu da, alg adı verilen mikroorganizmalardan elde edilen yağlardan, petrol ve türevleri, biyodizel, uçak yakıtı ve petrokimya hammaddesi elde etmektir. Bu konuda Türkiye’nin önde gelen kuruluşları ile görüşmelerimiz devam etmektedir. ABD merkezli bir teknoloji firması ile beraber, rüzgar enerjisi sektörünü kökten değiştirecek yeni bir rüzgar turbini teknolojisini Türkiye’ye getirmek üzere çalışmalarımız devam etmektedir. 2011 senesi içinde satışa hazır olacak 150kW’lık ve 1 MW’lık yeni nesil rüzgar türbinleri sayesinde, bugüne kadar görülmemiş derecede yüksek bir verimlilik elde edilebilecek ve yapılacak rüzgar santrali yatırımlarının çok daha çabuk geri dönmesi mümkün olacaktır.

Potansiyelin daha fazla kullanılması açısından neler yapılmalıdır? Bu bağlamda Devletin desteğini yeterli buluyor musunuz? Yatırımcıların yaşadığı sıkıntılar var mıdır?
Gelişmekte olan ülkemizin her türlü enerjiye gereksinimi olduğu ortadadır. Ancak bugün ülke olarak geldiğimiz duruma bakıldığında, mevcut enerji kaynaklarımızda yurt dışına bağımlı olmamızdan dolayı arz güvenliğimizin tam olmadığını, enerji kaynaklarımızı yeterince çeşitlendiremediğimizi ve olan enerjimizi de doğru ve verimli kullanmadığımızı görebiliriz.
Ülkemizin mevcut enerji potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi için yurt dışına bağımlılığımızın azaltılması, kaynak çeşitlendirilmesi yapılması ve kaynaklarımızın daha verimli kullanılması sağlanmalıdır.
Bunun paralelinde enerjinin arama, üretme, iletim, dönüşüm, kullanım aşamalarında verimliliğe ve tasarrufa dayalı yeni metodlar geliştirilmesi,uygulanması,teşvik ve/veya yaptırımlar uygulanması en kolay ve uygulanabilir önlemlerden birisi olduğu görünmektedir.
Devletin tüm b