YAZDIK DA NE OLDU! Hadi Neşet TÜRKMEN
Ekonomik ve Siyasi Danışman
AB İstese de İstemese de...
 
Son dönemlerde Avrupa Birliği’ndeki Türkiye dostları sıkıntı içindeler. Birliğe üye olabilme yolunda Türkiye’nin uyumu için önerilen kriterlere, Türkiye kendisinden umulandan daha fazla saygılı ve uyumlu adımlar atmıştır.
Bütün bunlara rağmen Avrupalı bazı lider ülkelerle hala sıcak ilişkilerin kurulamamış olması ve bu yüzden de Türkiye’nin önüne Avrupalılar’ın hala çeşitli yeni engeller çıkartmak istemesi, Türkiye’nin gerçek Avrupalı dostlarını rahatsız etmektedir.
Ayrıca, AB ülkeleri vatandaşlarının olduğu gibi Türk vatandaşlarının da Birliğe üyelik şartlarını ve ortak yasalarını yeterli seviyede bilememesi, hatta milletlerin birbirlerini yeterli seviyede tanımamış olması bu beraberliğin önündeki en büyük engeldir.

Fransa ve Hollanda gibi AB’nin kurucu ortaklarında yapılan referandumun sonuçları, Avrupa da kader birliği yapmak istediği ortaklarında Türkiye’nin gerekli yeterliliğe sahip olamadığını göstermektedir. Bu hassas ilişkilerde, Avrupalı’lar da gözlenen ilişkilere fren yapılıyormuş izlenimi, Türkler’in de otomatik olarak reaksiyonel fren yapmasına sebep olmaktadır. Bu kritik dönemi tarafların duygusal negatif zenginlikle besleyip köreltmeleri yerine, mantıklı hareket edilir halde tutmaları şarttır.Medeniyetlerin buluşmasıyla dünya barışına katkıda bulunmak isteyen milletlerinkarşılıklı menfaatlerinin ön şartı bu olmalıdır.

Bu konularda öncü görevi üstlenmesi gereken ve özellikle de aydınların dikkat etmeleri gereken husus, düşmanlıkları körükleyen radikal zihniyetlere destek verecek girişimlerde bulunmamaktır. Çünkü son dönemlerde, ‘’gelişmiş Avrupa ülkelerinin vatandaşlarının ‘’ ulaştıkları standartlara kavuşur olmayı, direkt AB üyesi ülke olmaktan daha önemli bulan bir zihniyet de gündemlere damgasını vurmaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kırk yılı aşkın süredir devam eden medeniyetler buluşması hedefini askıya almadan, reformlara duraksamadan devam etmesi, birlik ve beraberlik çalışmalarından ödün verilmeden devam edilmesi yalnız Avrupa’nın değil, dünyanın da yararınadır.

Sonuçta kimse merak etmesin Avrupa Birliği kendi beraberliğini bozmadan, Türkiye bu hedefi terk etmeyecektir. Türkiye’nin önündeki engellerin kaldırılması; gerçekleştirilmek istenen hedeflere daha kolay ulaşılmasına yardımcı olacaktır. 3 Ekim tam üyelik müzakereleri ile önlemlerin ve engellerin ortadan kalkması 300 milyon Avrupalıya güç katacaktır. Zaferin, başarının ve insanlığın olması dileklerimle…