İĞNE Bedii OKYAY
Hamaset ve felaket
 
Siyasetteki hamaset ekonomideki felaketi önlemede yeterli olmuyor.Yıllar boyu ülkemizde siyasi erk sahiplerinin günü birlik politikaları ile günü kurtarma çabalarının bir yenisini yaklaşmakta olan Mart 2009 yerel seçimler öncesi başta iktidar olmak üzere tüm siyasi tarafların söylemlerindeizlemekteyiz.
Halkın gerçekleri her ne kadar aş, iş, huzur, endişelerden uzak bir gelecek ise de onun temsilcileri olanların öncelikleri güç, mevki. Makam ve ne pahasına olursa olsuniktidara sahip olma hırsından başka bir şey değil. Bu nedenle halkın saf ve temiz duygularının sömürülmesine yönelik her türlü araç, gereç ve malzemeninfütursuzca kullanılmasında en ufak bir beis görülmemektedir.
Ülkenin gerçek ekonomisi insanların yaşamlarını sürdürebilmek için verdikleri veya vermek için yüzlerine kapanan kapılar önünde yığıldıkları ekmek mücadelesi iken sanal ekonomisi ise borsa endeksi veya döviz kuru gibi bir avuç seçkinin üretmeden, alın teri dökmeden, işçi-işveren sorunlarını yaşamadan bilgisayar ekranlarından yönettikleri kağıt alış verişi olarak öne çıkmakta ve bu da ne yazık ki Türk Ekonomisi’nin göstergeleri olarak sunulmaktadır. Borsa oyuncularının yüzde 70’inin yabancı sermayedarlar olduğu gerçeği göz önüne alındığında borsanın yükselmesinin sokaktaki insanın cebine ne oranda yansıdığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Güneşin balçıkla sıvanamayacağı gibi2009 yılında ödenmesi gereken kamu ve özel sektör anapara ve faiz toplamının yaklaşık 65 milyar dolar, cari açığın en iyi tahminle 25-28 milyar dolar olacağı varsayımı ile bulunması gereken yaklaşık 90 milyar dolar dış kaynağın bulunabileceği çok zor görülüyor.
Bizdeki bu hesapların içindetüm dünya ülkelerinin çöken ekonomilerini kurtarabilmek için kendi finans ve real sektörlerine aktardıkları milyarlarca dolar fonlar olmadığı gibi, işsiz kalarak sosyal güvenlik kurumlarına prim olarak destek sağlamak yerine şimdilerde kaynak kullanır hale gelen milyonların getireceği sosyal güvenlik fonu ilave açıklarıhenüz konuşulmuyor bile.
İşkur’un önünde uzayan işsizlik maaşı başvurularının giderek ucuz bayat ekmek satan fırınların önüne yönelmeye başlaması, gençlerin aile yaşlılarının zor günler için ayırdıkları birikimlerini tüketir hale gelmeleriülke ekonomisinin çok daha zor bir evreye yol almakta olduğununsinyallerini vermektedir.
Boş lafla karın doymayacağı gerçeğinde hareketle bir an önce gerçeklerle yüzleşmek ilerde telafisi mümkün olmayan toplumsal olayları önlemede bir adım olabilir.