Orhan TURAN

İnşaat Malzemeleri Sektörü Özel Dosyası
 
Türkiye’nin çevresinde inşaat sektöründe rakip olacak ve rekabet edecek bir ülke yok


Toplum genç ise, güç varsa ve eski yapılaşma varsa zaten inşaat sektörü vazgeçilmezdir. Bugün Türkiye’nin her yıl 500 bin konuta ihtiyacı var. Aynı şekilde 16 milyon konutun renove edilmesi lazım. Bunların yanı sıra Türkiye’nin çevresinde yapı malzemeleri ve müteahhitlik konularında rakibi yok.
 
İMSAD’ın üstlendiği misyonu ve vizyonu tanımlar mısınız?
İMSAD 25 yıllık bir dernek, 3 sene önce derneği yeniden yapılandırdık. Daha önce sadece şirketler üyeyken tüzük değişikliğini yaptık. fiu anda hem şirketler hem de sivil toplum örgütleri üyemiz. fiu anda 23 STÖ dahil olmak üzere 200’e yakın üyemiz bulunmakta. Amacımız inşaat sektörünün temsilciliğini yapmak ve STÖ oluşturmak. Bu kolay birşey değil, yani sadece inşaat ve yapı malzemelerinin değil, inşaatın tamamına fikirler üretip, çözümler öneriler getirebilecek bir merkez haline gelmek, kadromuzu genişletmek istiyoruz. İnşaat sektörü bugün Türkiye’deki en önemli sektörlerden bir tanesi, hatta stratejik sektörlerden birisi. Dünyada müteahhitlik sıralamasında Çin’den sonra ikinci sıradayız. İnşaat malzemesi sanayiinin ihracatında ise Türkiye’de Otomotiv sanayiinden sonra ikinci sıradayız. Sınır ticaretini de düşünürsek aslında ihracatta birinci durumdayız. Fakat bugüne kadar bu sektörde fikirlerin ve güçlerin dağılması durumu, sektörün temsilciliğini üstlenecek bir sivil toplum örgütünün oluşmasını engellemiş. Adımız dernek ama biz konfederasyon gibi çalışıyoruz, altımızda federasyon olacak dernekler, üyelerimiz bile var. Önümüzdeki süreçte; inşaat sektörünün sorunlarını dile getiren, çözüm önerileri sunan bir yol çizeceğiz. İhracatta, istihdamda ve katma değerde önemli bir sektörüz.
Türkiye aslında bir üretim üssü. Bugün 23 milyar ihracat yapan bir sektörün kalitesi sorgulanmaz. Dünyanın her yerine ihracat yapıyoruz. Böyle bir sektörün temsilciliği ve sözcülüğünü yapıyoruz.

Türkiye’deki inşaat sektörünün ve buna bağlı olarak inşaat malzemesi sanayiinin şu andaki durumu ve geleceğini değerlendirir misiniz?
2008’de küçülen iki sektör var; biri ticaret, öteki de inşaat... 2009’da da inşaat sektörü küçülmeye devam etti. İnşaat sektörü krize geç girip, geç çıkan bir sektör. Ama önümüzdeki süreçte bunu bir düzeltme olarak görüyorum, çünkü 2004, 2005 ve 2006’da çok hızlı geliştik. Bu sektör 2 yılda %45 büyüdü, bu da çok önemli bir olay. Toplum genç ise, güç varsa ve eski yapılaşma varsa zaten inşaat sektörü vazgeçilmezdir. Bugün Türkiye’nin her yıl 500 bin konuta ihtiyacı var. Aynı şekilde 16 milyon konutun renove edilmesi lazım. Bunların yanı sıra Türkiye’nin çevresinde yapı malzemeleri ve müteahhitlik konularında rakibi yok. İhracattan aldığımız pay da gittikçe artıyor. Mesela 2002’de ihracattaki payımız 11.7, 2007’deki rakam 18 küsurlara çıkmış. Onun için 2023’te 100 milyar dolar ihracat hedefi koyduk.Müteahhitlik gelirine bakınca 2002 senelerinde 2 milyon dolarken geçen sene 23 milyon dolar civarında seyretmiş. Türkiye’nin çevresinde rakip olacak ve rekabet edecek bir ülke yok. Tabi ki global krizden bizler de etkilendik ama bunu ihracatla veya sermaye yoğun ülkelere kayarak kapatmaya çalışıyoruz. 2010’dan itibaren inşaat sektörünün Türkiye’de tekrar büyüyeceğini tahmin ediyorum, çünkü inşaat sektörü büyümezse Türkiye’de büyümüyor. Türkiye’nin büyümediği dönemlere baktığımızda inşaat sektörünün küçüldüğü dönemler olduğunu görüyoruz. Bu sektörün GSMH içinde payı gittikçe artıyor. Konut sektörüne baktığınızda; faiz oranları düşüyor, dövizde bir gelişme yok, yatırım gayrimenkule dönüyor. Önümüzdeki süreçte 2010 ve sonrasına baktığımızda inşaat sektörünün tekrar büyüyeceğini, konut talebinin ve altyapı ihtiyacının birikmiş olması bu sektörü hareketlendirecektir. Hem ihracatı hem de dış müteahhitlik alanlarında artacak. Kuzey Afrika, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslara baktığınızda ciddi bir sermaye birikimi var ve bu yatırıma dönüşecek, biz de buralardan payımızı almalıyız.

Bize kısaca ODE’yi tanıtır mısınız? Buna bağlı olarak neden yabancı ortaklık?
ODE 25 yıllık bir firma. Ticaret, taahhütle başladık, daha sonra ithalat yaptık, ondan sonra da 96’dan beri sanayi firması olduk. Bugün üretimden satışımız %90’dır. 2000 yılında %15’ti. Biz ciddi bir değişim ve dönüşüm yaptık ve bunu inşaat sektörünün gerileyeceği bir dönemde gerçekleştirdik. 2009 yılında inşaat sektörü en büyük küçülmeyi yaparken, biz geçen sene en büyük yatırımımızı yaptık, 40 milyon dolar. Bugün pazar payımız, ciromuz ve karımızda artış var.Geçmiş yıllarda yaptığımız çalışmalar meyvelerini veriyor. ODE’nin başarısının altında 3 neden var. Birincisi kurumsallaşmaya çok önem veriyoruz, ikincisi sosyal sorumluluk, sadece kendimizi geliştirmek değil, sektöre de katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Ben mesela bilfiil 4 derneğin kuruculuğunu yaptım. Ülkemize ve sektörümüze hizmet etmeye çalışıyoruz. Üçüncüsü de inovatif olmamız. Hizmette, üründe fark yaratmaya çalışıyoruz. Sektörde kural koyucu pozizyona geldik. Bu da bizim dinamikliğimizi yansıtıyor ve önümüzdeki süreçte de daha orta vadede bölgesel, uzun vadede global bir marka yaratmak istiyoruz. Bugün Türkiye’de yalıtım sektöründeki büyük oyuncuların hepsi %100 yabancı sermayedir. %100 Türk sermayesi olan ender firmalardanız. Büyüdükçe yurtdışından talepler geliyor, işbirliği yapmak, hatta firmamızı satın almak istiyorlar. Biz ise satmak değil, Türkiye’den çıkan global bir marka yaratmak istiyoruz. Bizde girişim sermayesi de var. İnşaatve yalıtım sektöründe ilkiz. Bizim gelişmemizi izliyorlar ve iş gelişiminde %17 hissedarımız bize güç katıyor. Kurumsallaşmamızı, raporlamamızı, verimliliğimizi artırıyor ve karşılıklı bir sinerji oluşturuyoruz.

Türkiye ve dünya yalıtım pazarındaki yeriniz?
ODE 1996 yılından beri yatırım yapıyor. 96’nın sonunda kapalı alanımız 1600 m2’ydi, şimdi 40.000 m2. Aslında bir tarih yazıyoruz. Geçen sene Türkiye’nin 72. büyük yatırımını yaptık. Yalıtım sektöründe tek partide 40 milyon dolarlık yatırım bu kadar kapsamlı yatırım yapan tek firmayız. 45 ülkeye ihracat yapıyoruz. Avustralya, Malezya, Balkanlar, İrlanda, Belçika, Kuzey Afrika, Ortadoğu’ya ihracat yapıyoruz. Üretim prosesinde minimumda %50 kapasiteli çalışıyoruz, 2011’den sonra bu kapasite yetmeyecek ve artışa geçireceğiz.

Stratejik olarak yeni yatırımlarınız var m?
Üretim gamı olarak en genişine sahip şirketlerden biriyiz. Hem bina, hem tesisat yalıtımında tek firmayız ve ürün grubuna baktığımızda top yekün yalıtım merkezine sahip olan tek firmayız. Önümüzdeki süreçte yatırım yapmayı düşündüğümüz birkaç yatırım daha var. Önümüzdeki dönemde yatırımı daha da yükselterek, önce Türkiye’de, sonra da bölge ülkelerinde global marka durumuna getirmek istiyoruz. Bugün bizden teknoloji isteyen bir süre ülke var.
Aslında ODE bir başarı öyküsü. Biz bu başarı öyküsünü sektöre ve topluma anlatmaya çalışıyoruz ki, bizden sonraki kuşaklar da böyle birşey yapılabileceğini görsün. Yalıtım sektöründeki çoğu firmanın bayiliğini yaptık. Bugün bu firmaların çoğunun en ciddi rakibiyiz. Bizden sonraki kuşaklara hem umut, hem de örnek olmaya çalışıyoruz, bu da tabi ciddi bir sorumluluk getiriyor.

Sektörün sorunları var mı?
Tabi var. Türkiye’nin sorunlarıyla paralel gidiyor. Nitelikli iş gücü bulmak zor. Ara eleman problemimiz var. Firmalar genelde pazarı büyütme doğrultusunda çalışmıyor, çaba sarfetmiyor. Bu da bir yandan haksız rekabeti beraberinde getiriyor.
Son olarak inşaat sektöründe, yapı malzemeleri açısından ve müteahhitlik açısından Türkiye bir üretim üssü. Bunun farkında olmamız ve kamuya anlatmamız lazım. Türkiye bu sektörden çok ciddi katma değer elde edebilir. Otomotive elektroniğe baktığınız zaman ithal girdi oranı yüksek. Türkiye’nin inşaat malzemeleri sanayinde ihracatı 23 milyar dolar, ithalatı 7 milyar dolar. İnşaat sektöründe üretim üssü olmalıyız, daha fazla üretim yapıp ihraç etmeliyiz, müteahhitliklerin önünü açmak lazım ve içerde de inşaat sektörünü büyütmemiz lazım ki, hem Türkiye büyüsün, hem istihdam artsın, daha büyük ve daha refah bir ülke olalım.