GÜRŞEN SEVİNÇ

Marka Taklitçiliği
 
Avrupa Birliği’nden alınan son veriler; sahte ürün üretici ve satıcılarının global marka sektöründen her yıl 200-300 milyar dolar haksız pay aldığını gösteriyor. Bu verilerden de anlaşılıyor ki taklitçilik yalnız Türkiye de değil, dünyada da yapılmaktadır.
 
TaklitEtmeAlışkanlığımız
Her nedense tanınmış markaları taklit etmek, ürünün ambalajlarına, tabelalara, basılı belgelere iltibas yani benzerlik yaratacak yerli ve yabancı isimler yazmak, işaretler, amblemler koymak içimize işlemiş. Türkçe markalar yaratmak yerineyabancı markaları kullanarak haksız rekabet oluşturmak bize daha cazip geliyor. Yıllardan beri bir türlü taklitçilikten vazgeçemiyoruz. Hatta Türkiye’de gerek firma gerekse ürün bakımından tanınmış, başlattığı ihracat zinciri ile yurt dışında aranan marka haline gelmiş markaları kolay kazanç elde etmek amacı iletaklit ediyoruz.Karşı firmanın tanınmışlığı yanında reklamlarından istifade ederekonun koltuğunun altına girmek ve piyasadaki pazar payını paylaşmakhiç de ağırımıza gitmiyor. Avrupa Birliği’nden alınan son veriler; sahte ürün üretici ve satıcılarının global marka sektöründen her yıl 200-300 milyar dolar haksız pay aldığını gösteriyor. Buverilerden de anlaşılıyor ki taklitçilik yalnız Türkiye de değil, dünyada da yapılmaktadır. Taklitçilikten etkilenen Türkiye’deki yerli ve yabancı firmalar, taklit edilen ürünleri nedeniyle markalarına olan güvenin azalmasını, satış kaybını, hem tüketici hem depazar üzerinde yaşanan olumsuzlukları görmekteve gelişmelerdenendişe etmektedir. Bu nedenle, marka haklarının hukuki olarak korunması, sahtecilik ve taklitçilikle mücadele bugün özellikle tanınmış marka sahiplerininen önemli gündem maddelerinden birini teşkil etmektedir. Ancak sahteciliğin araştırılması, tespiti ve takibi için, her türlü teknolojik gelişmeyi izleyen bu firmaların mücadelelerini sürdürmeleri, aynı zamanda işlemleriniidari düzeyde, mevzuatauygun olarak yürütebilmeleri içinmarka ve patent vekilleriyle birlikte hareket etmeleri, onlarlaçalışmalarıgerekmektedir. Üreticinin ve tüketicininmaddi kaybına sebep olan, gıda ürünlerinde ve kozmetiklerde sağlığı tehdit eden, elektrik ve elektronikmamüllerde risk yaratan, en önemlisi her sektördekayıt dışı ekonominin sınırlarını zorlayan taklitçilikle mücadele sisteminin diğer önemli ayaklarını ise Türk Patent Enstitüsü (TPE) ile sınai mülkiyet davaları konusunda çalışan, bugün üç büyük şehirde bulunanihtisas mahkemeleri, gümrük müşavirlikleri veemniyet teşkilatı oluşturmaktadır.Marka sahibi bu mücadeleyiyukarıda belirtilengüçlerlebirliktehareketettiğiölçüde kazanacaktır.

Marka TaklitçiliğininÖnlenmesi
Sınai mülkiyet mevzuatının henüz kavranmakta olduğu ülkemizde marka tescili gittikçe önem kazanmaktadır. Yerli marka başvurusu 2005 yılında 49.000 iken, 2006 yılında55.000olmuş; 2007 yılında ise sadece Eylül ayı ortalarınakadar yapılan başvuru sayısı40.000’i bulmuştur. Marka başvurularından özellikle Marka ve Patent vekilleri kanalı ile yapılanların ortalama% 70’itescile bağlanmakta ve korunmaya alınmaktadır. Firmaların markalaşma konusunda giderek artan bilinçleriyanında marka başvuruları çoğalırken; bilerek veya bilmeyerek yapılan, hatta kötü niyet taşıyan, taklit amaçlı başvurular da hızını kesmemektedir. Marka taklidinin önüne geçmenin yolu marka tescili ile başlamakta ve markanınkorunması ile devam etmektedir. Her ne kadaryıllardan beri kullanım, eskilik ve tanınmışlık markanın korunması anlamına geliyorsa da; bir başkasının bu niteliklerden faydalanmak amacıyla bilinenmarkayı tescil ettirmek istemesi hoş karşılanmamakta ve bu davranış her iki taraf içinsıkıntı yaratmaktadır. Bu tür başvurulara ilanda itirazedilmekte ise de herhangi bir sebeple tescile dönüşmesi dava yolunu açmakta, ancakbu yol para ve zaman kaybına sebep olmaktadır.

Markanın İzlenmesi
Bir markanın korunması için; yukarıda sayılan sebeplerden dolayı tesciledildikten sonra izlenmesi, tescilli markaya benzer olarak yapılan, haksız rekabet yaratacak marka başvurularının üç aylık ilan süresinde takip edilmesi,TPE’neitiraz edilerek tesciline engel olunması gerekmektedir. Hatta taklit marka, ilandagörülmeyerek tescil edilse bile;iptal edilmesi içinhakkında hükümsüzlük davası açılmalıdır. Busebepten yıllardan beri kullanılan markaların özellikle tanınmış marka sahiplerinin markalarını izlettirmeleri kaçınılmaz hale gelmektedir.

Sonuç
Sonuç olarak tescilli markayı taklit eden firma sahiplerinin;taklide karşıaçılacak savaş sonunda mevzuat gereği para, hapis, işyeri kapatma ve ticaretten mengibi cezalara çarptırılacaklarını, yüklü miktarda tazminatödeyeceklerini, piyasadaki itibarını kaybedeceklerinive maddi sıkıntıya düşeceklerini bilmeleri gerekmektedir. Şu bir gerçektir ki; ticari hayatlarında taklitçiliğe devam edenlerin, bunualışkanlık halinegetirenlerin, yasal uyarılara rağmenbundan vazgeçmeyenlerin sonu pek de iç açıcıolmamaktadır...