Dr. Mimar KADİR TOPBAŞ

Eskiden Yapılmış Hatalar Yüzünden Ağır Faturalarla Karşı Karşıya Kalıyoruz
 
Ülkeleri taşıyan kentler vardır. ABD’yi New York, İngiltere’yi Londra, Fransa’yı Paris, Türkiye’yi de İstanbul... İstanbul, Türkiye’nin geleceğini elinde tutan önemli bir kent. Bir çok şirketin merkezi, üniversiteler, öğrenciler hepsi burada. Maalesef geriye baktığımızda 50 yıl içersinde milyonlarca göç olmuş. Yerleşim tarihi binlerce yıl olan bir kent, 3 büyük imparatorluğun yönetim merkezi olmuş. Gelmiş geçmiş birçok kültürler ve medeniyetler mevcut ve bir yönetim merkezi olma özelliğini hala devam ettiriyor.
 
Geriye dönüp baktığınızda neler yitirdiğinizi, onların çok ciddi maliyetler olduklarını görürsünüz. Şu anda İstanbul’da böyle bir noktaya gelinmiş durumda. Ama yine çok geç değil. O kadar zenginlikleri, güzellikleri, farklılıkları var ki bu şehrin, yeniden farkına varmamızın çok önemli olduğunu ifade etmek isterim. Yönetimler bunun farkına vardı ve rehabilitasyon ve dönüşüm çalışmalarında adımlar atıldı. Özellikle geçmiş dönemden gelen yapılanmaların lokomotifi olan bu kente yansımalar Anadolu’yu etkiledi. Yani başka deyişle ilk gecekondu dahi İstanbul’da başladı. Bu gecekondu yapma alışkanlığı kültür halinedönüşünce bu diğer kentlere hatta yaylalara kadar ulaştı. Barınma ihtiyacı sonucu kişiler kendilerine yol göstermeyen yönetimler sebebiyle kendi barınma ihtiyaçlarını karşılamak için bu çarpık yapılanmayı ortaya çıkardı. Harcanan, kullanılan hep milli servet oldu. Çok yanlışların yapıldığını görüyoruz. Türkiye’nin bu dönemde şansı– kendi çocuklarımda da görüyorum-yeni neslin dünyayla kucaklaşması ve dünyayı tanımasıdır. Değişim çağında dünyanın artık avuç içine sığdığı bir dönemde yeni nesil genç işadamları dünya ile rekabet edebiliyorlar. Daha gerilere gidecek olursak, dünya ile temasımız yok denecek kadar azdı. Şu anda görüyoruz ki hem yurtiçinde hem de yurtdışında kurulan firmalar dünyayla çok ciddi rekabet içindeler. Yine ülkenin bir şansı; istikrarlı politika izleyen bir 59. hükümet var. Enflasyon tek haneli rakamlarda seyretmeye başladı. Bu sevindirici ve bundan dolayı yatırım yapan insanlarımız ciddi adımlar atabilir hale geldiler. Yerel yönetimlerde çok farklılık var. Geçmiş dönemlerden farklı olarak halka hizmet etmeyi amaç edinen ve açıklığı, şeffaflığı düstur edinen, sivil toplum örgütleriyle temasta bulunan bir politika güdüyorlar.

Özellikle geçmişte çok politize olan sivil toplum örgütleri artık o işleri bir tarafa bırakarak gerçek düzeyde, kendi görev alanlarında çalışmaya başladılar. Bu da sevindirici. Türkiye’de her şey olumlu gelişmekte.

Artık dünyada kent ve kentlilik konuşuluyor. Kent yönetimlerinin ön plana çıkması ve ciddi adımlar atılması lazım. Ama bu durum kolay olmuyor. Türkiye bu dönemi yaşamaya başladı. İstanbul bu konuda “lokomotif” olma özelliğini taşıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tüm il, ilçe ve üst kademeleri başta olmak üzere örnek teşkil etmektedir.

Kendi içinde yapılanma konusunda çalışmalar sürüyor, henüz nihai noktaya gelmedik. İstanbul Büyükşehir Belediyesince yapılacak imarlar ile ilgili bilgiler sitemizde yer almakta. Daha sonra bu sistemi bütün evraklara indirgemeyi, uygulamayı planlıyoruz. İstanbul’da yaşayan insanların sorunlarını biliyoruz. Bu sorunlarla ilgili yapılmış ve uygulamaya geçirilecek çalışmalar mevcut. İstanbul’un yerleşiminde eskiden yapılmış hatalar yüzünden ağır faturalarla karşı karşıya kalıyoruz. Geçenlerde meslektaşlarımın ifadesi vardı: “Yapılmış olan binaların aralarından yol yapmaya çalışıyoruz” diye. Kentin yönetim merkezi, eğlence ve aktivite merkezi oluşur, hizmet alanları yapılır, yerleşim alanları beraberce gelişir. Ama maalesef önce köyler, arkasından beldeler, ilçeler önümüze büyük bir kaosla geldikten sonra hizmet bekleyen alanlar halinde karşımıza çıkıyor. Yüz binlerle ifade edebileceğimiz nüfus yoğunluğu olan beldeler var. Birçok kentimizde de büyük ölçekte altyapı hizmet, ulaşım hizmeti istiyorlar. Şehir plancıları bir kenti kurgularken orada yaşayacak insan sayısına göre yerleşim alanı düşünürler. Türk ailesinin ortalama kişi sayısı 5 ila 6 kişidir ve kişi başına kullanılacak su 200 litredir ve ona göre altyapı hazırlanır. Ama siz orada bu sayıyı ikiye katlayarak yaşadığınız zaman bu hizmetlerin hiçbiri yürümez ve hatta iflas eder. Elektrik kesilmeleri başar, trafo yetmez, kablolar yanar, yollar kazılır, değişim başlar. Bir bakarsınız 10.000 kişilik yerde 20.000 kişi yaşıyor. Aynı işler tekrar başlar ve sonu gelmez. İstanbul’da birçok semtte yaşanan işte budur. Aynı şekilde ulaşımda da problem yaratılıyor. Beylikdüzü merkezine ciddi anlamda yolculuk talebi var.Siz o hatta otobüs sayısını arttırırsanız insanlar yolculuk ettiklerini zannederler ama yol kilitlenir. Yerleşim alanı belirlerken ona göre altyapıplanı hazırlamalısınız.

Kişi kente gelme ihtiyacı duyduğu zaman toplu taşıma aracını ona konforlu ve kaliteli olarak sunacaksınız ki, ferdi araç kullanma ihtiyacı hissetmesin. Bunlar yapılmadı ve şu anda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Biz böyle bulduk ve düzeltilmesi için adımlar attık. Bu şehrin tüm alanlarının nasıl kullanılacağına dair çalışmalar başlatıldı. İstanbul’un kullanım haritaları yok.Daha önce çalışılmış haritalar üzerinde yapılmış işleri geliştirerek bir plan yapma atölyesi kurduk. İstanbul’un hiçbir bölgesini dışta bırakmamak koşuluyla hedefleri belirledik. Bunun paralelinde Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan aldığımız protokol ile 50.000 ve 100.000 ölçekli çevre planları hazırlıyoruz. Bundan böyle bu şehrin hangi noktalarında gelişme olabilir, hangi noktaları elden geçirilecek, kentsel gelişime tabi tutulacak ve gelecekte ana konsept ne olacak, bunlar saptanıyor. Harvard Üniversitesi Şehir Planlama ve Peyzaj bölümü öğretim görevlisi ziyarete geldi, oradaki ilgili bölümde 550 öğrenciye bu çalışmalarımızla ilgili bir konferans vermemi istediler. İstanbul’u çok önemsediklerini ve şu anda devam eden dönüşüm çalışmalarını hakkında bilgi talebinde bulundular.

İstanbul’u dikkate alırken özellikle Marmara bölgesini de dikkate almak lazım. Yakın illerle temasta olacağı için oralara ulaşımı da kolaylaştırmak gerekiyor. Devlet Planlama Teşkilatı bölgenin ekonomik planını çıkardı ve bize vermek üzere bir protokol hazırlandı.Bu planlar ulaşım aksını doğru yere oturtacak. Hep şu yapılmış bugüne kadar: Bir yerde ihtiyaç doğmuş, o ihtiyaç irdelenmiş kısmen ağır basmış. Çok detaylı ve ilintileri hesaba katılmadığı için bazıları bugün baktığımız zaman gereksiz noktaya gelebilen bu tip yatırımlar da var.

Maalesef Balmumcu alt geçidi yapılmış; ne sağladığını anlamak pek mümkün değil. Orada doğru olan Yıldız Posta caddesinden alttan geçerek çıkmaktı. Ama illa da Yıldız Posta caddesinin altına katlı otopark yaparım, iyi olur diye düşünürseniz neticede bugünkü sıkıntıyı yaşatır ve yaptığınız şey de bitmez. Beşiktaş istikametinde bir dönüş vardı, onu ben kapattırdım ve trafik biraz rahatladı. Yani şu var; fizibilite çok önemli, geleceği görmek çok önemli, en az üç hamleyi görmek durumundasınız. İleride çıkacak olan olumsuzluğu görmezseniz yaptığımız yatırım da yanınıza ziyan kalır.

Onun içinde nasıl rahatlatırız diye çözmeye çalışıyoruz. Biz bundan sonrasına bakıyoruz. Özellikle İstanbul’da halkımızın öncelikli sıkıntıları nedir? Bütün sıkıntıların kaynağı plansızlıktır. Plan yaptınız yine yetmez. İnsanın doğuştan var olan barınma ihtiyacı yönetim tarafından karşılanmadığı takdirde, kişisel çarpık yapılanmayı ortaya çıkaracaktır ve faturasını kentin merkezinde veya dışında oturan herkes yaşayacaktır. Yeni beklediğimiz bu kredili konut edinme imkanı müthiş bir şey. Kira öder gibi konut edinme imkanları verildiği takdirde, insanlar eğitim, sağlık birimleri bir takım aktivite merkezleri bulunan yerleşim alanı olan bu yerleri tercih edecektir. Üstüne para verseniz gidip çarpık yapılanmayı yapmayacaktır. Bir kere alternatifi doğru koymanız lazım. Bu ciddi anlamda konut edinme konusunda bizim planlarımızda yeni yerleşim alanları olarak tespit ettiğimiz, takriben 3.5 milyon insanı barındıracak ve modern bir İstanbul, dünya ile yarışacak, yerleşim alanları var.

Bu bölgeleri insanlar rahatlıkla tercih edecek ve kaçak yapılanma olmayacak. Bugüne kadar yapılan yapılar ağırlıklı olarak barınma ihtiyacını karşılamış ama çevresinde yeterliliği olmayan yapılar. Biz bunu sağlamış olacağız. Bir taraftan yeni yerleşim alanlarını tercih haline getirirken, bir diğer taraftan da özellikle deprem başta olmak üzere kent içindeki çirkinlikleri ve sıkıntıları da kaldırmayı hedefliyoruz. Alanları tespit ettik.