Alternatif Yatırım Enstrümanları İ.Emre PESER
Sermaye Piyasası Danışmanı
2010 Türkiye ekonomisinin toparlandığı ve yüksek büyüme hızını yakaladığı bir yıl oldu
 
Kasım ayında Avrupa’da yaşanan borç krizine ilişkin endişeler Türkiye’de piyasaları etkilese de Türkiye ekonomisi, yüksek büyüme oranı ve mali disiplinin devam etmesi sonucu özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri ve gelişmiş Avrupa ekonomileri içindeki ön plandaki yerini korudu. Yunanistan’ın ardından İrlanda ve Portekiz’in kredi notları düştü. Yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 11,8 ve 10,2 ile yüksek büyüme hızını yakalayan Türkiye ekonomisi, 3. çeyreği de yüzde 5,5 büyüyerek kapattı.
Son çeyrekte düşüş yaşansada büyümede ivme yakalayan Türkiye, işsizlikte bunu tam olarak sağlayamasa da işsizlik oranı eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 2,1 puan düşerek yüzde 11,3’e geriledi. Yıl içinde temel enflasyon göstergeleri istikrarlı düşüş eğilimini sürdürdü.
İhracatta ise 2009’da dış pazarlardaki daralmanın olumsuz etkisiyle görülen gerileme, 2010’da yerini artış trendine bıraktı. İhracatçı birliklerinin kayıtlarına göre bu yılın 11 ayında, geçen yılın rakamı yakalandı.
Öte yandan, cari açık Türkiye ekonomisinde risk unsuru olmaya devam ediyor. Yılın 10 ayında 36 milyar dolara dayanan açıktaki artışın nedenleri, iç talebe dayalı büyüme, Türk Lirasının değerlenmesi ve üretimdeki toparlanmayla birlikte ithal ara malı ve enerji ihtiyacı olarak sıralanıyor. Merkez Bankası’nın açıkladığı ödemeler dengesi bilânçosuna göre, bu yılın 10 ayında cari açık geçen yılın aynı döneminin 4 katına yakın artarak, 35 milyar 723 milyon dolara ulaştı.
2009 yılının ocak-ekim döneminde 9 milyar 199 milyon dolar açık veren cari işlemler hesabında, bu yılın aynı dönemindeki artış oranı yüzde 288 oldu. Cari açık, geçen yılın sonunda 14 milyar 283 milyon dolar düzeyinde idi. Yılsonu cari işlemler dengesinde meydana gelebilecek açık beklentisi ise 41 milyar 318,3 milyon dolara yükseldi.
Aralık ortasına kadar açıklanan yukarıdaki rakam ve verileri özet olarak sizlerle paylaştıktan sonra aşağıdaki grafiklere bakarak Türk Lirasının 2011 yılında hangi işlem bandında hareket edeceğini tahmin etmeye çalışacağız. Gerçekte 2011 yılında ortalama USDTRL kuru ne olabilir sorusunu Merkez Bankası Başkanına bile sorsanız net bir cevap vermek istemez. Bizde sadece eldeki verilerle ne olması gerektiğini bir takım varsayımlarla göre açıklamaya çalışacağız.
USDTRL, 2008 yılında 8.ayda 1.1453 seviyesini gördükten sonra ABD’de yaşanan finansal kriz sonrası sert bir şekilde yükseldi. Yaklaşık 6 ay içinde 1.8238 seviyesine kadar çıktı. 2009/8.ayda USDTRL 1.4500 seviyesine düştü ve bu seviyede taban yapan kur daha sonra 1.6100 – 1.4000 bandında işlem gördü. USDTRL grafiğine baktığımızda yaklaşık 1 yıldır 1.5000 ortalama ile işlemler gerçekleşti. Bugün gelinen noktada cari açık artarak devam ediyor. Bu trend devam ederse 2011 yılında cari açık artarak devam edecek ve ekonomimizin en kırılgan halkası her an tedirginlik yaratacak. Aslında mevcut durumda sorun büyük ama yurtdışındaki sorunlar daha büyük olduğu için yatırımcılar bugünkü rakamları tolere ediyor. Bu noktada EURUSD paritesine baktığımızda son bir aydır 1.3000 üzerinde işlemler gerçekleşiyor.
2009 Aralık ayında 1.5100 üzerini test eden parite 2010 Haziran ayında 1.1877 seviyesine kadar düştü ve daha sonra tekrar 1.4000 üzerine çıktı. Son bir aydır ortalama 1.3500 seviyesinden işlem gördü. EURUSD paritesinin trendi USDTRL ve EURTRL paritesini etkiliyor. Fakat yurtiçinde piyasaların dinamiği zaman zaman değişebiliyor ve TRL bağımsız hareket edebiliyor. Özellikle Aralık ayının başından itibaren Türk Lirası, EURUSD paritesinden bağımsız hareket etti diyebiliriz. TRL değer kaybediyor. EURUSD paritesine baktığımızda 2011 yılının başında Euro, Dolara karşı değer kaybetmeye devam edebilir gözüküyor. Bu gerçekleşirse USDTRL’de Ocak ayında yükselişini sürdürebilir.
Cari açığın kapatılması konusu devamlı tartışılmakta, bu konuda kalıcı çözüm ara malı üretiminin ülkemizde yapılmasını sağlayacak tedbirlerin ve teşviklerin artırılmasını sağlamak önemli bir adım olacaktır. Bu konuda orta ve uzun vadede çözümler rahatlıkla hayata geçirilebilir ama kısa vadede TRL’nin değerini makul bir seviyede tutmak piyasalardaki istikrarı koruyacaktır.
Bu açıdan baktığımızda, 2010 yılını baz alırsak 1.5000 ortalama Dolar kuru ve 1.9800 ortalama Euro kuru ile 40 milyar doların üzerinde açık veriyorsak, bu trendi daha sorunlu hale gelmemesi için diğer makro ekonomik değişkenlerin sabit kaldığını varsayarak 2011 yılında USDTRL’nin 1.6000 ve EURTRL’nin 2.1000 ortalama fiyattan işlem görmesi gerekiyor. Bu sonuç bazı ekonomistler tarafından anlamsız nitelendirilebilir ama sürdürebilinir büyüme için üretim şart, üretimi desteklemek için ihracat hacmimizin artmasını sağlamanın en basit yolu TRL’nin aşırı değerlenmesini engelleyici tedbirlerin alınmasıdır. Bu senenin son yazısını noktalarken, 2011 yılının tüm ülkemize sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini dilerim.