KUTUP YILDIZI Sosyolog Şule KILIÇARSLAN
Avrasya Kültürel ve Toplumsal Gelişim Derneği Onursal Kurucu Başkanı
Tarih yapıyoruz
 
Cumhurbaşkanlığının daveti üzerine, Türkiye-Ermenistan arasında oynanan milli maç ve ‘futbol diplomasisi ‘ sebebiyle Osmanlı’nın başkenti Bursa`dayım... Tarihi görüşmelerin yapılacağı Almira Otelin önü ve lobisi tıklım tıklım, yoğun güvenlik önlemleri ile neredeyse kuş uçurtmuyorlar.

Otele ilkönce Dışişleri Bakanımız Davudoğlu heyetiyle geldi. Daha sonra saat 16.00`yı biraz geçe Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan`ın uçağı Bursa havaalanına indi. Protokol imzasının ardından milli maç için gelen Sarkisyan ve heyetini havaalanında Davudoğlu ve ekibi karşıladı. Birlikte karşılama için hazırlanan halkoyunları gösterisini izlediler. Bende otel lobisinde Ermeni cemaatinin önde gelenleri ve bazı değerli köşe yazarlarımızla birlikte canlı yayın ekranından bu karşılamayı izledim. (eskiden kılıç-kalkan ekibiyle yapılan karşılamaların artık yapılmamasının ne kadar yerinde olduğunu geçirdim içimden.) Sarkisyan hazırlanmak için önce kendi oteline gitti, bu sırada Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ekibiyle birlikte otele teşrif etti. Yerli ve yabancı yüzlerce gazeteci ellerinde kamera ve ses kayıt cihazları ile gelişmeleri otel dışından takip ediyorlar, bazıları da otel lobisine gelerek, kulis bilgileri almaya çalışıyor, inanılmaz bir koşuşturmaca hüküm sürüyordu.

Cumhurbaşkanımız otele gelir gelmez CNN International`a röportaj vermek için odasına çekildi. Sonra da otelimize gelen Sarkisyan`ı karşılamak için aşağıya indi. Bende diğer davetliler ve Ermeni Cemaatinin tanıdık isimleriyle birlikte otel lobisinden, kırmızı halının tam üzerindeki camdan, 3 metre aşağıda gerçekleşen tarihi olaya tanıklık ediyordum. Cumhurbaşkanımız , misafirini yoğun güvenlik önlemleri alınmış olankırmızı halıda tek başına karşıladı. Başbaşa basına ilk görüntülerini verdikten sonra, görüşmeleri için hazırlanan odaya geçtiler. Daha sonra iki ülke Dışişleri Bakanları ve ekiplerinin de katılımıyla otelde akşam yemeği yediler.

Saat 20.00 sularında otelin resepsiyonunda buluşarak, Cumhurbaşkanlığının organize ettiği otobüsle Atatürk Stadı’na hareket ettik. Barış güvercinleri uçurtularak başlatılan maçta pek olumsuz hareket olmadı. Bir grup ülkücü genç tarafından yapılması planlanan planörlü eylem zaten önlenmişti.Teksas Grubu maçta zaman zaman yaptığı ilginç tezahüratlarla hem futbolcuları hem de seyircileri motive ediyordu. Cumhurbaşkanlarıyla birlikte oturduğumuz VIP tribününde köşe yazarlarının yanı sıra tanınmış bazı iş adamları da vardı. Maç sonrası otele döndüğümüzde balo salonundaki Cumhurbaşkanlığı Resepsiyonuna geçtik. Türk mutfağının en güzel ve en leziz yemeklerinin ve tatlılarının yer aldığı zengin açık büfede, Türkiye ve Ermenistan`dan tanıdık birçok sima vardı. İşadamları fiarık Tara, Nihat Gökyiğit, Aziz Yıldırım, Milletvekili Tuğrul Türkeş, Türkiye Ermenileri Ruhani Meclis Başkanı Başpiskopos Aram Ateşyan ve İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy Rey de oradaydılar. Organizasyon harikaydı, bunda Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Hüseyin Avni Karslıoğlu’nun titiz çalışmalarının neticesi olduğu belli oluyordu.

Resepsiyonda tanışma ve sohbet etme imkanı bulduğum ve oldukça mutlu görünen Sarkisyan`a, danışmanı Samson Özararat beni tanıştırırken : ` fiule hanım iki ülke arasındaki problemlere fazla karışmıyor ama iki ülke kadınlarının sorunlarını çözmeye, başarılarını teşvik etmeye çalışıyor, diyalog ortamı yaratıyor ve kadınları yakınlaştırıyor, ‘kadın diplomasisi’ yapıyor` deyince Sarkisyan bir kahkaha attı ve `Sizin işiniz bizimkinden de zormuş` diyerek başarılar diledi. Kadınlar arası tatlı rekabeti-çekememezliği bildiğinden olacak, zor bir alandan başladığımızı o da onaylamış oldu.

Cumhurbaşkanımızda gülerek, ‘Hayli yol aldılar, bende destekliyorum’ dedi, bu görüşlerden sonra ‘Kadın Diplomasisi’nin ağırlığını bir kez daha omzumda hissettim ve geçmişe kısa bir yolculuk yaptım: Tarih 8 Mart 2002`yi gösteriyordu... Tarihteki ilk ortak Türk-Ermeni ‘Dünya Kadınlar Günü Kutlaması’`nı organize etmiştim ve 9 Türk kadınımızla birlikte Erivan`a dört günlük bir ziyaret yapmıştık. Aralarında Milliyet’ten Serpil Yılmaz, Hürriyet’ten Gila Benmayor ve Sabah’tan Pınar Türenç`inde bulunduğu 3 gazeteci, 3 iş kadını ve İTO dahil 3 sivil toplum kuruluşu önde gelenleri, toplam 9 kadın, küçük bir adımla başlattığımız bu hareketin sonucunda varılan bu nokta ile övünebiliriz. O gün Erivan’da Kafkas Kadın Diyaloğu Birliği’nin davetlisi olarak çeşitli temaslarda bulunmuş, çocuklar için daha yaşanabilir bir dünyayı nasıl yaratabileceğimizi konuşmuştuk, diyalog kurmuştuk, birbirimize ilk defa dokunmuştuk… Gazete manşetleri: ‘Cesuryürekler Erivan’da’ diye yazıyordu, tarih 8 Mart 2002’yi gösteriyordu. Tarih yapmıştık...

O ziyarette yaşadığımız sıcak paylaşımlar sayesinde çözümsüz gibi gözüken sorunlardan, sevgi ve paylaşmanın güzelliği sayesinde ortak üretimlere ulaşacağımıza inanıyordum; o gün iki ülke kadınları iki komşu ülke arasındaki buzdağını eritmek için ortak bir dergi çıkarmaya karar vermiştik. 3 dilde yayın yapacak olan ‘WM-Turkish & Armenian Women`s Magazine’ fikri böyle doğdu. 2004 yılında da derginin kendisi zorlu ve acılı bir doğumdan sonra yayın hayatına başladı. Türkiye için Türkçe, Ermenistan için Doğu Ermenicesi ve Amerika, Fransa için ve diğer AB ülkeleri temsilcileri için İngilizce... Belki hedeflediğimiz gibi 4 ayda bir çıkaramadık dergiyi ve kaplumbağa hızıyla ilerledik, senede 1-2 tane çıkarabildik ama yayın hayatımıza başladığımız 2004 yılından beri hiç durmadık. İletişimi, yayın hayatını ve derginin dağıtımını hiç kesmedik, insanlara ulaştık. Çok kolay veya karlı bir iş olsaydı,bu kadar dev medya organı varken bize kalmazdı bu derginin yapımı. Ama değildi, sadece iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi ve insanların birbirini tanıması, önyargıları aşması ve geleceğe güvenle bakması için yayınlanıyordu, amacına da ulaştı. Küçük bir kıvılcımla başlattığımız hareket, bir barış meşalesi olma yolunda ilerliyor. Politikaya bulaşmadan, tarihi olaylara karışmadan, politikayı politikacılara, tarihi tarihçilere bırakarak. Bir ‘Kültürel Kadın Dergisi’ olarak sadece başarılı kadınları hedef aldık, onları biraraya getirdik, motive edip destekledik.İki komşu ülke kadınları arasında bir köprü kurarak, yolumuza gururla devam ettik, halen de ediyoruz.Tarihteki ilk Türk-Ermeni ortak kadın dergisini çıkararak yine tarih yapmıştık... Yapılamayanı yapmaya çalışmak, çözülemeyen düğümleri çözümlemek, elini taşın altına koymak ve başarmak çok güzel bir duygu. ‘Boşuna uğraşıyorsunuz, yılların çözemediğini siz mi çözeceksiniz’ seslerini duymazdan gelerek ve her türlü yorgunluğu kabullenerek bugünlere ulaştık. Derginin Türkiye ve Ermenistan ekipleri olarak, kendimize ve kadının gücüne inanarak, dünyada bir ilki gerçekleştirme mutluluğunu yaşadık.

Resepsiyon yaklaşık bir saat kadar sürdü ve Cumhurbaşkanımızla birlikte Sarkisyan’ı ve heyetini kırmızı halıdan uğurladık. Misafirlerimizi yolcu ederken kırmızı halı bize de açıldı. Sonra otele geri dönerek, Cumhurbaşkanımızı Ankara’ya yolcu etmeden bir müddet daha Cumhurbaşkanımızla sohbet etme fırsatı bulduk, hep birlikte günün anlam ve önemini değerlendirdik…

Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi : ‘Bu bir buzdağı ve bir günde eritemezsiniz…’ Bursa’da çok güzel görüntülere sahne olan Türkiye-Ermenistan milli maçı, barış yolunda büyük bir adım olarak tarihe geçti.
Bu coğrafyada komşu olduğumuz sürece, aynı bölgenin insanı olduğumuz ve gelecekte de aynı bölgede birlikte yaşayacağımıza göre bizim kuşağın ve bizlerin bir çözüm getirmesi gerek! Başkalarının değil !