MAKRONOT Murat GENER
Girişimci-Ekonomist
Müteşebbis Ahmet
 
Önce rakamlar konuşacak, sonra da bizim mahallenin genç girişimci adayı Ahmet. Nam-ı diğer Müteşebbis Ahmet. Ahmet kim mi ? Bizim Ahmet, acayip yaratıcı fikirleri olan, akıllı, dinamik, birden çok yabancı dil bilen, üniversite mezunu henüz 30’lu yaşlarını bile görmemiş bir genç arkadaşımız. Bir özelliği var; ailesi günlerce nasihat etse de Nuh diyor peygamber demiyor. Neymiş efendim illa ki kendi işini yapacakmış, kimsenin yanında çalışmazmış.

Ahmet’in öyküsüne döneceğiz ama dedik ya, önce rakamlar konuşacak.

KOBİ’LERİN ÖNEMİ
Burası Türkiye. Ülkede Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri (KOBİ’ler) imalat sanayiinde faaliyet gösteren işletmelerin yüzde 99.5’ini oluşturuyor. Ülke ekonomisinin yükünü büyük ölçüde imalat sanayi taşıyor ve bu devasa sanayideki istihdamın yüzde 61.1’iKOBİ’lerde çalışıyor.Ancak tüm bu rakamlara karşın ülkede yaratılan katma değerin içerisinde KOBİ’lerin payı sadece yüzde 27.3.

Özetle Türkiye’de KOBİ’ler çokça bulunuyor, çokça ailenin ekmek kapısı oluyor, ancak buna karşın katma değer yaratmada biraz yavaş kalıyor.

EN BÜYÜK ENGEL FİNANSMAN
- “Uluslararası rekabetin giderek yoğunlaştığı, başarının yenilik ve yaratıcılık performansına bağlandığı bir dünya ekonomisinde, küresel düşünen, eğitimli, yaratıcı bir genç girişimci kitlesi oluşturma gereği açıktır.”

- Şak şak şak şak şak ….

- “Sermayenin kıt olduğu gelişmekte olan ülkelerde, girişimcilerin yabancı sermayeyi ülkelerine çekecek iş fikirleri geliştirmeye herkesten daha çok ihtiyacı bulunmaktadır.”

- Şakşak şak şak şak …

- “İnsan kaynaklarımızı bu yönde geliştirecek, bölgesel potansiyellerin yabancı sermaye ile buluşmasını sağlayacak AB Lizbon Stratejisi ile uyumlu bir “Girişimcilik Politikası” üzerinde çalışmanın tam zamanıdır.”

- Şak şak şak şak şak ….

Konferans bittiğinde çok mutluydu, Ahmet. Öyle ya kürsüdeki yetkili “küresel düşünen, eğitimli, yaratıcı bir genç girişimci kitlesi oluşturma gereği açıktır” demişti. Kendi işimi kurabilirim fikri daha da netleşti Ahmet’in kafasında. “Bendeki fikirlerin kimsede olmadığını düşünüyorum, tek yapmam gereken üretime geçmeden önce finans sorununu çözmek.” diye geçirdi aklından ve kredi bulmak için koyuldu yola. Ama ne yaptıysa ne ettiyse krediyi bulamadı. Teminat vermesi isteniyordu Ahmet’ten, ama Ahmet’in fikrinden başka para eder bir şeyi yoktu.

Neden bulamadığını tam da kredi bulmak için yola çıktığı gün Ekonomist dergisinde röportajı yayımlanan TOBB Başkanı Rifat HİSARCIKLIOĞLU şu sözlerle anlatıyordu; “…girişimcilerin çoğu bankalardan kredi almakta sıkıntı yaşıyor. Başlangıç sermayesi ve risk sermayesi gibi alternatif finans kaynaklarından da gerektiği ölçüde yararlanamıyor. Özellikle yenilikçi fikirlere sahip genç girişimciler bu kurumlar tarafından temin edilen teminatları bulamıyor. Dolayısıyla birçok yeni fikir daha doğmadan ölüyor ve sağlanacak katma değer avuçlarımızın arasından uçup gidiyor…”

GİRİŞİMCİLİK KÜLTÜRÜ
Kredi arayışları teminat mektubu sorununa takılan, bu arada finansman sıkıntısını çözse bile önünde onu bekleyen, idari, yasal ve teknik sorunların olduğunu çok iyi bilen Ahmet’in katıldığı tüm seminerlerde, konfe-ranslarda, okuduğu ilgili tüm yayınlarda dikkatini çeken bir konu daha vardı. “Lizbon Stratejisi ve AB’nin Girişimcilik Politikası” . Tamam işte bu kez oldu. Bu konunun üzerine gitmeliyim diye düşündü Ahmet. Ve başladı araştırmaya.

Araştırdıkça yaşadığı sorunların çözümünün çok kolay olduğunu gördü;

Araştırmasının hemen başında AB’nin politikaları gereği bir girişimcilik kültürü aşılamaya çalıştığını öğrendi, umutlandı.

Henüz bizim ülkemizde bu kültür yeterince oturmamış olabilir ama olsun canımızı sıkmayalım dedi kendi kendine. Ne olacak ki, devletimiz bankacılık sektörü başta olmak üzere girişimcilik alanına yatırım yapacak özel finans kuruluşlarına ve bundan yararlanacak girişimcilere destek olur, sorunlarımız çözülür.

Sonra bu destek paketine özellikli kişiler sınıflandırılarak seçilebilir. Mesela kendi işini kurmak isteyenler bir sınıfta olurlar. İşini yenilemek isteyenler bir sınıfta olurlar, yeni iş kurmuş ama sorun yaşayanlar bir başka sınıfta olurlar. Tüm bu sınıflar içinde özellikli kentler için ayrıca özel çalışmalar yapılabilir. Kadın girişimciler ayrıca desteklenebilir… Çözümler paketi uzayıp gidiyor.

Yaşadığı sorunların çözümü çok kolaydı. Umutlandı, Ahmet. Biraz daha araştırıp arşivlere inince tüm bu kolay çözüm yollarının yıllardır beklediğini gördü. Umutları çabuk söndü Ahmet’in. O sabah evden çıkarken “bu ülkede fikir üretmek karın doyurmuyor” demişti babası ona, geçinmek için para lazımdı.

Aradan yıllar geçti. Günlerden bir gün, mahallenin kahvesinde Ahmet’in üniversiteden sınıf arkadaşıyla yaptığı konuşma çalındı kulaklarımızda;
- Oğlum şu Alman markasının çıkardığı yeni makine var ya.
- Evet
- Onu var ya ben yıllar önce düşünmüştüm.
- Tabi tabi kesin düşünmüşsündür
- Ciddi söylüyorum üretime geçecektim ama işte para bulama…
- Bırak oğlum bu işleri hadi mesaiye geç kalıyoruz, azar işiteceğiz şeften kalk çabuk.