GAUTHIER LOUPPE

"Luthier" Olabilmek İçin İyi Bir Kulağa Sahip Olmak Gerekir
 
Sayın LOUPPE bize kendinizi tanıtır mısınız? Sizi “Luthier” olmaya ne itti?

Şu anda mesleğine aşık bir insanım ve bence en önemlisi de bu. Yaklaşık 20 yıldır bu işin içindeyim ve işimin temelini oluşturansayısını hatırlayamadığım kadar çok alet onardım, tamir ve restore ettim. Ama aynı zamanda birçok da yeni alet imal ettim. Bazen insanlar kemanın 500 yıldır hiç şekil değiştirmediğinden dolayı onun muhafazakarlığın sembolü olduğunu düşünürler. Çünkü bu asırlardır böyledir, bildik tanıdık bir nesneyielde tutmakher zaman insana güven verir, insanlar her zaman gelecekten ve bilinmeyen şeylerden korkarlar. Ayrıca bu çizgiler 1600’lü yıllardan 1700’lü yılların başına kadar hiç değişmedi. Strüktür olarak barok keman klasik kemana nazaran o zamanlarda daha hassas bir yapıya sahipti ve 1800-1850’li yıllarda müzisyenlerin enstrümanlardan beklentilerinin gelişmesi ile onun sapı ve parmak yeri biraz değiştirildi.

Yaptığınız iş bir kuyumcu inceliğinde işçilik gerektiriyor?

Aslında bu iş iki yönde de incelik gerektiriyor, hem el işçiliği açısından hem de kulak yapısı açısında yetenekli olmak gerek.

Yani “ Luthier “ olmak için çok iyi bir müzisyen mi olmak gerekiyor?

Hayır sadece iyi bir kulağa sahip olmak çok önemli demek istiyorum ama tabi müzisyen de olmak bir artıdır çünkü imal edilen ve restore edilen enstrümanları denemek açısından çok önemli.

Bu meslek ile tanışmanız nasıl oldu?

Ben talaşların içinde doğdum, küçükken babam marangozdu sonradan “ahşap teknikleri” öğretmenliğine başladı. Benim babam “Gaume”lu annem Fransızdı; kendimi hemen dünya vatandaşı ilan ettim. Benim için sınır ve hudut koymamak çok önemlidir, özellikle sanata. Eğer değişik bir bakış açısına sahipseniz yeni şeylere daha çok açık olursunuz; bu da benim girişimimin temeli zaten. Kemanın öncellikle dış güzelliği beni çok etkilemişti, bu sihirli kutudan o güzel seslerin çıkabilmesi beni çok etkiliyordu. “Académie de Bastogne”a gitmeye karar verdiğim zamanlardakeman hocam, yakın çevreme, özellikle Valon etnik müziği çalan ablama, ufak çapta popüler müzik enstrümanları imal ettiğimi biliyordu. Bu herkesin çok hoşuna gidiyordu ve hocam bana bir gün “ biliyor musun Luthier gerçek bir meslektir, müzisyen olmak için yeterince çalışmıyorsun ama Luthierolabilirsin mesela “ dedi.

Eğitiminizi nerelerde tamamladınız?

Liseden sonra İtalyan Luthier ustaların beşiği olanCrémone şehrine gittim, orada 4 yıl bu meslek üzerine öğrenim gördüm ve aynı zamanda İtalyancamı da geliştirdim. Eğitim dönemimde bir “cystre” (mandolin ve utun atası) imal ettiğim için “Stauffer Vakfı ” tarafından ödüllendirildim.

Belçikaya dönüşünüz nasıl oldu?

1983’de mezun oldum ve döner dönmez askerlik görevimi tamamladım. Askerden döndükten sonra, sesiz sakin bir yerde işimi yapabilmek içinşehir dışına yerleştim.Crémone’da dersler daha ziyade imalat üzerineydi ama Belçika’da bu işin temeli restorasyondur. Zaten Avrupa’da eski enstrümanlar yeni yapılmışlardan daha çok aranıyor ve tercih ediliyor. Ama eski veya yeni çıkardığı sese göre bir enstrüman iyi de olabilir kötü de olabilir.

Brassens’in dediği gibi, zaman işlere yansımıyor mu?

Başlangıçta bir enstrüman kötü ise üzerinden 100 veya 200 sene geçse de yine aynı kalacaktır. Ama imalattan çıkar çıkmaz her şeyiyle dört dörtlük bir enstrüman yıllanmış şarap gibi değer kazanır.

Ondan bir canlı gibi söz ediyorsunuz…

Evet öyle, nasıl insan spor yapmaz ise esnekliğini kaybederse, keman da esnekliğini kazanmak için günlük jimnastiğini yapması gerekiyor. Ayrıca kötü bir keman hiçbir zaman bir Stradivarius olamaz!

Demek mesleğinizin ilk başlarında daha ziyade restorasyon yaptınız? br>
Evet öncelikle restorasyonla işe başladım, Liège Orkestrası’nın müzisyenleri enstrümanlarının bakımı için bana gelirlerdi. Onlara bu uzun yolun zahmetini vermemek için Liège’de bir atölye açtım. Bundan böyle şehir dışında bulunan atölyemde imalat, şehir içinde bulunan atölyemde ise restorasyon gerçekleştirebiliyorum.

İcat ettiğiniz şu meşhur Asimetrik keman’dan bahsedelim biraz…

Aslında bu fikirbende Crémone Lutherie okulundan beri vardı, oradaki müzede değişikşekillerdekemanlar vardı. Bunların arasında açılı-köşeli şeklinde bir keman dikkatimi çekmişti. Uzun yıllar hep klasik kemanlar imal ettikten sonra, kendi kendime dedim ki; “Stradivarius, barok sanatını barok zaman aralığında barok müzik için yaptı ve bunu herkes doğal karşıladı ama bir Luthier’nin güncel müzik çerçevesinde güncel sanat yapması yadırgandı”

Ben ressam Daniel Serret’nin yardımları ile onun müzik üzerine resim yapma tekniği sayesinde, klasikliğimden çıktım. Kendisi bana soyut nesneler çizdi, ben de onları baz alarak asimetrik bir keman icat ettim. Benim getirmiş olduğum yeni konsept kemanın ön ve arka kısımlarının şekillerinin bir olmamasıydı. Bu yüzden yeni teknikler icat etmek durumunda kaldım.

Genelde hangi ahşap malzemeleri kullanıyorsunuz?

Enstrümanın tümü için, başı, arkası ve yanları için çınar, önü için sesi dışarıya çok iyi veren, esnek ve elastik olan, yani kolayca esneyebilen ve akabinde eski haline anında geri dönebilme yeteneğine sahip olan çam ağacını kullanıyorum. Asimetrik keman için de aynı malzemeleri kullandım. İcadımın doğruluğunu kanıtlayabilmek için onun bir müzisyen tarafından çalınabilir duruma getirmeliydim. Kemanın yapısı simetrik değil, yani kemanı karşınıza alıp baktığınızda, solda kalın sesler için bir bölüm, sağ tarafta ise ince sesler için bir bölüm mevcuttur. Ressam Daniel Serret ile ilk kontağımdan sonra birinci kemanın yapımı arasında tam dört yıl geçti.

Şimdi sizin en büyük hayaliniz yaylı enstrüman ailesinin tamamını tekrardan icat etmek mi?

Alto, çello ve keman yapmak çok yönlü bir çalışma ister. Normalde klasik bir dörtlünün yapımı için altı aylık bir çalışma gerekir ama her şeyi baştan icat etmek, yani tekrar çizmek, bulmak, hayal etmek, imal etmek, sadece bu işe konsantre olmak şartıyla bana göre en az iki yıl gerekir. Bu yüzden kendimi hemen o işe adayamam. Ben müziğin sesinin çıkışını daha iyi yansıtabilen ikinci bir keman tasarladım. Onun sağ kısmı daha küçük, müzisyene yardımcı olması amacı ile o kısmıkola daha da yakınlaştırdım, kalın sesler için olan sol kısmı ise büyüttüm. Valonya-Brüksel topluluğu bu dörtlünün yapımprojesini başlatabilmem için bana mali destekte bulundu. Benim ütopyam bu dönemde bu meslekte hala kreatifve değişimci olabilmektir. İcat ettiğim ve “Özgürlük Rüzgarı” adını taşıyan bu kemanı yapmaya başladığımda bir sonuca varabileceğimden hiç emin değildim.

200 yıl sonra, Louppe Kemanı da bugün bir Stradivarius kemanından bahsedildiği gibi konuşulacak mı?

Şimdiden öyle diyenler var bile. Geçenlerde birkaç stüdyo teknisyeni üç büyük keman duyduklarını belirttiler ve bana: biri Stradivarius, diğeri Guarnerius öbürü de Louppe olduğunu söylediler. Bu benim çok hoşuma gitmişti.

Tabi benim yaptıklarım bazı insanları çok rahatsız da edebiliyor ama günümüzde herkesin kendine göre bir fikri var tabi. Övünmek gibi olmasın ama bazı meslektaşlarım, hatta keman yayı imalatçıları bile, onlara önderlik ettiğimi, kendilerinin de bu yolda ilerlemek istediklerini dile getirdiler. O zaman belki ben de bir ekol olurum, şimdiden bir şey söylenemez.

Geleceğinizi nasıl görüyorsunuz?

İmal ettiğim “Özgürlük Rüzgarı” dan sonra “Safir” adında henüz bitmemiş olan bir keman daha icat etmekteyim. Bu keman yeni bir konsepte sahip, tüm kulaklarbaştan tarafta! Böylece yay müzisyenin sağ elindeyken sol eli ile tüm akorları yapabilir. Sesin dışarıya daha fazla çıkabilmesi için dibin bir kısmını açtım. Şu anda onunla meşgulüm. Yaylı enstrüman ailesini de tamamlamak istiyorum ama bunun be