WOUTER VAN ROSTE
HÜSEYİN UYAR

Bugün Türkiye’nin GSMH’si Belçika İle Aynı Düzeydedir
 
Biz, Türkiye’ye uzun vadeli olarak bakıyoruz. Elbette tüm ekonomilerde zaman zaman sıkıntılar olabilir. Bu bizim uzun vadeli bakışımızı hiç bir biçimde etkilemez. 31 ülkede faaliyet gösteren bir bankayız ve Türkiye’deki operasyon Belçika ve Fransa dışındaki en önemli operasyonumuz. Gerek bizim gerekse uluslararası bankacılık sermayesinin Türkiye’ye gelişi, bu ülkeye güveni gösteriyor. Türkiye büyümeye açık ve rekabetin çok yoğun olduğu bir piyasa. Biz birlikte sadece burada değil, bu coğrafyada çok iyi işler yapacağımıza eminiz.
 
Sayın Van ROSTE, öncelikle Dexia olarak ülkemize hoşgeldiniz. Bize Dexia Grubu’ndan ve Türkiye ile ilgili stratejilerinizden bahsedebilir misiniz?
DenizBank ile birlikte 31 ülkede faaliyet gösteren, 515 milyar Euro aktif büyüklüğü ve 33 bine yakın çalışanı bulunan Dexia, 1996 yılında kurulmuş bir Avrupa bankasıdır. Merkezi Brüksel’de bulunan Dexia Holding, geçen yıl sonu itibariyle, 2 milyar Euro üzerindeki karı ve yaklaşık 22 milyar Euro değerindeki piyasa değeri ile Euro bölgesinin önde gelen bankaları arasında yer alıyor.

Dexia olarak tüm bankacılık alanlarında faaliyet göstermekle birlikte yoğun olarak odaklandığımız iki temel alan bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kamu/proje finansmanı ve kredi geliştirme. Kamu finansmanı alanında dünya pazar liderliğini elimizde bulunduruyoruz. İkinci alan ise, tüm dünyada hızla gelişen bireysel finansman alanı. Rakamlarla ifade etmek gerekirse; 2005 yılında Dexia’nın gelirlerinin yüzde 52’si kamu ve proje finansmanı ile kredi geliştirme faaliyetlerinden; yüzde 22’si ise bireysel finansal hizmetlerden elde edilmiştir. Bireysel finansal hizmetler açısından Belçika ve Lüksemburg’da çok güçlü konumdayız.

Dexia’nın Türkiye’ye ilgisi yeni değildir. 2002 yılından bu yana Türkiye’yi yakından izliyoruz. Örnek olarak, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının finansmanındaki önemli rolümüz sizlere fikir verecektir. Ayrıca banka satın alma arayışlarımız da bu zamanlara dayanmaktadır.

Türkiye, bireysel ve perakende bankacılık pazarlarının gelişimi açısından bakıldığında dünyanın en hızlı büyüyen pazarlarındanbiridir. Genç ve dinamik nüfusu, AB ile birleşme vizyonu ve bu alanda sağlanan iyileşmeler, buna paralel Türk bankacılık sistemindeki gelişmeler, bizi buraya çekti. Karşılaştırma yapmak gerekirse, bugün Türkiye’nin GSMH’si Belçika ile aynı düzeydedir. Oysa nüfusa baktığımızda, Türkiye’nin nüfusunun 7 kat fazla olduğunu görüyoruz. Bankacılık hizmetlerinin yaygınlığına bakacak olursak, Batı Avrupa ile kıyaslandığında 3’te biri düzeyindedir. Bu iki gerçeği biraraya koyarsak Türk bankacılık sisteminin gelişme potansiyeli de ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak, dünyada lider olduğumuz kamu ve proje finansmanı alanında Türkiye’de de lider olmak, yerel yönetimlere finansman imkanları yaratmak, bu anlamda kamu ve yerel yönetimlerin altyapı ve enerji projelerinde aktif olmak, ayrıca büyük gelişme potansiyeli olan mortgage, özel bankacılık, varlık yönetimi ve diğer perakende bankacılık ürünleri pazarlarında aktif oyuncu olmak hedeflerimiz var.

Sayın Hüseyin Bey, bu birlikteliği bir de sizin tarafınızdan dinleyebilir miyiz?
DenizBank, 1997 yılında adeta sıfırdan kurulmasının ardından, 9 yıl gibi kısa bir sürede ülkemizin sayılı bankaları arasına girdi. Bugün itibariyle aktif büyüklüğü açısından özel bankalar arasında 6. sıradayız.

Biz hedeflerimizi hep yüksek tuttuk ve bugüne kadar hep koyduğumuz hedefleri gerçekleştirdik. Gösterdiğimiz bu büyüme çizgisini Dexia ile birlikte daha da yukarılara taşıyacağız. İki bankanın gücü ve tecrübesinin birleşmesi, daha uygun fonlama imkanları ile uluslararası piyasalara daha kolay ulaşan bir banka olacağız. Böylelikle sadece ülkemizde değil, bölgemizde de önemli bir oyuncu olma hedefimiz var.

Son dönemde DenizBank’ın gelişimi ve gelecek planları ile ilgili olarak birlikte yaptığımız çalışmalarda gördük ki, bankacılık anlayışımız, değerlerimiz ve hedeflerimiz çok örtüşüyor. Önümüzdeki üç yıl içinde şube sayısını 257’den 435’e çıkarmayı, 2009 yılında 34 milyar YTL. aktif büyüklüğü ve 600 milyon YTL üzerinde karlılığa ulaşmayı hedefliyoruz.

Kamu ve proje finansmanı bugüne kadar Türk bankalarının pek fazla ilgilendikleri bir alan değildi. Siz neler yapmayı planlıyorsunuz?
Son dönemde uluslararası fonlama imkanları ile uzun vadeli kaynak sağlanabilmesi bu konudaki faaliyetleri hızlandırdı. Bizim de bu alana olan ilgimiz yeni değildir. 2005 yılı başında Proje Finansmanı Bölümü’müzü kurduk. Şu ana kadar bu bölümümüz, 20’nin üzerinde projeye 700 milyon USD’ı aşkın kaynak sağlamıştır. Halen 25 civarında uzun vadeli projeyi inceliyoruz ve bu alanda çok büyük gelişim fırsatı olduğunu görüyoruz.

DenizBank olarak, tüm sektörlere hizmet ve finansman sağlamakla birlikte pazarlama yaklaşımımızın odağında niş sektörlerde uzmanlaşmak bulunmaktadır. Denizcilik, turizm, sağlık, enerji, eğitim, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri ve tarım başlıca niş alanlarımızdır. Bugün DenizBank denizcilik sektörünün en önemli bankalarından birisidir. Son iki yılda sektöre 800 milyon USD üzerinde finansman desteği sağladık. Aynı şekilde, turizm sektöründe son dönemdeki yatırımlardan en fazla payı alan bankalardan biriyiz. Bu alanda bugüne kadar 750 milyon USD kredi kullandırımımız oldu.

Enerji konusu için tamamen ayrı bir başlık açmak gerekir. Ülkemizin enerji ihtiyacı ve bu anlamda özel yatırımların kaçınılmaz olduğu açık. Gerçekten de, bu konuda hidroelektrik santral üretiminden, rüzgar enerjisine, doğalgaz dağıtımından termik santral üretimi ve elektrik dağıtımının özelleştirmelerine kadar pek çok proje var. Bu projeler ile ilgili olarak neredeyse tüm yatırımcılar ile görüşüyoruz; projeleri değerlendiriliyoruz. Şu kısa sürede bile 200 milyon USD üzerinde kredi tahsis ettik. Halen çok önemli bir toplam büyüklüğe sahip olan 10’un üzerinde projenin değerlendirme aşamasındayız.

Ayrıca sağlık ve eğitim (özellikle vakıf üniversiteleri) hizmetleri konusunda da özel sektör yatırımlarının artmasını bekliyoruz. Bu alanda da uzmanlaştık ve incelediğimiz, finanse ettiğimiz çok sayıda projelerimiz var. Bu alanlarda bundan sonraki en önemli avantajlarımızdan birisi, Dexia’nın uzmanlık ve tecrübesi olacaktır.
Wouter Van ROSTE - Teşekkürler... Kamu finansmanı bizim dünya lideri olduğumuz bir konu. Belçika’da % 80, Fransa’da % 40 pazar payına sahip olduğumuz gibi, ABD’de çok güçlüyüz ve Japonya’dan Meksika’ya bir çok alanda danışmanlık yaptığımız, finanse ettiğimiz projeler var.

Kamu finansmanı konusu, uzmanlaşmanın ve deneyimin çok önemli olduğu bir alandır. Rakamlar çok yüksek ve vadeler çok uzun olduğu için, değerlendirme kalitesi hayati öneme sahiptir. Bugüne kadar bilgi birikimimiz ile bir çok projeye danışmanlık vererek doğru şekilde yapılandırılmasını sağladık. Dolayısıyla bu konuya sadece sağlanan finansman imkanları ile bakmamak gerekir.

Türkiye’de kamu yatırımlarının finansmanı konusunda söz sahibi olmayı hedefliyoruz. Alt-üst yapı yatırımları, çevresel yatırımları, kentsel dönüşüm projeleri, ulaşım şebekeleri gibi kamunun finansmana ihtiyaç duyabileceği her türlü yatırımdan etkin pay almak ve bu konuda finans sektörünün lideri olmak hedefindeyiz.

Sayın Hüseyin Bey, son olarak, 2007 yılı Türk ekonomisini makro olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Faizler ve Türk bankacılık sistemindeki yabancı banka payının artışı konusundaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ekonomistler 2007 yılında büyüme hızının biraz yavaşlamasını bekliyor. Son dönemde gerçekten ekonomimiz çok iyi bir performans gösterdi. Enflasyonun biraz daha düşmesini bekliyoruz. Bu çerçevede, faizler maalesef bir süre daha reel olarak yüksek kalacaktır. 2007 yılının kendine özgü riskleri olmakla birlikte, ekonomimizin farklı bir kulvara girdiğini düşünüyoruz. Bu anlamda orta uzun vadede son derece iyimser olduğumuzu söyleyebilirim. Öte yandan artık global bir dünyada yaşıyoruz. Yabancı bankalar payının kısa vadede bankacılık sektörünün % 40 seviye-sini aşacağı açıkça görülüyor. Bazı gelişmek-te olan piyasalarda olduğu şekilde % 80 ve üzeri bir büyüklüğe ulaşmasını hiç bir zaman öngörmüyoruz.
Wouter Van ROSTE - İlk olarak bankacılık sektöründeki yabancı payının artması sadece Türkiye’de değil, pekçok ülkede yaşandığını ifade etmeliyim. Şunu belirtmeliyim ki biz, Türkiye’ye uzun vadeli olarak bakıyoruz. Elbette tüm ekonomilerde zaman zaman sıkıntılar olabilir. Bu bizim uzun