Recep TANRIVERDİ

Ev Tekstili Özel Dosyası
 





Ülkemizi uluslararası pazarda en çok Uzakdoğu ülkeleri rahatsız etmekte

Çin Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Ancak, burada tek etken işçilik maliyetleri değil. Uluslararası kabul gören hiçbir kuralın uygulanmadığı bir ülke ile rekabet yapabilmek çok kolay değil. Ama biz kalitemizle ve ticari anlayışımızla, rekabeti sürdürmeye çalışıyoruz. Coğrafi konumumuzla AB ülkeleri nezdinde avantajımız var.
 
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği, TETSİAD’ın kuruluş amacını, vizyon ve misyonunu bize kısaca anlatır mısınız?
Ev tekstili sektöründe ilk dernekleşme çalışmaları 1991 yılında başladı. O günlerde başlatılan ilk girişimler, sektörel dayanışmasını ve sektörün kaynaşmasını sağlamak amacını taşıyordu. Ancak bu girişim başlatıldıktan sonra, ülkemiz ve sektörümüz için yapılması gereken çok fazla ve önemli işler olduğu görüldü. Sivil toplum kuruluşu olmak, beraberinde pek çok sorumluluğu ve girişimi de hatırlattı. O güne kadar düşünülmeyen pek çok proje, hızla başlatıldı. Kısa zamanda yapılanmamızı geliştirerek, tüm sektörü kapsayan bir Sivil Toplum Örgütü oluşturduk. Bazı illerde şubeler açtık ve birkaç yıl içinde 1000 aşan üye sayımızla tüm sektörü çatımız altında topladık. Tabii bu arada amaçlarımızı da revize ettik. Uluslararası alanda sektörü tanıtmak, sorunlarını tartışmak ve çıkarlarını korumak, yurt içinde gerekli hukuksal ve teknik alt yapının oluşması gibi amaçlar, birincil önceliklerimiz oldu. Geldiğimiz noktada TETSİAD pek çok olumlu girişimi gerçekleştirdi. Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında 30’a yakın fuar yaptık. Türkiye’nin en büyük, dünyanın ikinci büyük fuarını yapmanın onurunu taşıyoruz. Bugüne değin başardığımız pek çok girişimimiz oldu. Ama bu tür kurumlarda, durağan hedefleriniz olamaz. Bir yıl sonrası için kayacağınız bir hedef, sizi daha iyi bir geleceğe taşıyabilmek için, bir araç olacaktır. Daha koyduğunuz hedefe ulaşmadan, amaçlarınızı hızla revize edip, iki istasyon sonrasını düşünebilmelisiniz. Yoksa zamana, rakiplerinize ve koşullara mağlup olursunuz. Biz de amaçlarımızı her gün yenileyerek, daha iyi bir gelecek için sürekli kendimizi yenilemeye ve geliştirmeye çalışıyoruz. “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” temel felsefesiyle, dünyayı araştırıp, geleceği planlamaya çalışıyoruz. Sürekli yeni ufuklara yelken açıyoruz.

Global kriz çerçevesinde, dış pazarlardaki talep daralması Ev Tekstili’ne de aynı oranda yansıdı mı?
İnanın bu soruya hayır diyebilmeyi çok arzu ederdik. Ancak global krizden etkilenmemek için hiçbir faaliyette bulunmamak gerekiyor. Bildiğiniz gibi, yaşadığımız temel sorun, tüm dünyadaki ekonomik küçülme ve talep daralmasından kaynaklanıyor. Başta son tüketici olmak üzere, tüm katmanlarda belirgin bir ekonomik gerileme var. İnsanların ve ülkelerin cebinde para azalınca, doğal sonucu taleplerin ertelenmesi ya da çok çok temel, zorunlu diyebileceğimiz ihtiyaçların karşılanması gündemde kalabiliyor. Ev tekstili ürünlerinin ertelenebilir tüketim maddesi olduğunu düşünebiliriz. Biliyorsunuz, dünyada ekonomik bir küçülme yaşanıyor. Dolayısıyla dış pazarlardan sektörümüze ulaşan siparişlerde de azalma olduğu söyleyebiliriz.
2009 ve 2010 boyunca bu problemle birlikte yaşamaya alışmalı ve programımızı bu doğrultuda yapmalıyız. fiu anda yaşadığımız sorun, daralan pazardan pay kapabilme kavgası. Bu kavga her sektörde olduğu gibi, bizim sektörümüzde de yaşanıyor. Belki daha da kızışacak. Önemli olan, bizim sektör olarak dik durabilmemiz ve fiyatlarla oynamamamız.

Ev Tekstili ihracatımızda mevcut durum nedir?Alternatif pazarlar nereleri olabilir?
Türkiye’nin ev tekstili ihracatı, 2008 yılında, 2,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ancak bu performansın bizleri mutlu etmesi mümkün değildir. Bu dönem sektörümüzün ihracatı ile ilgili sıkıntılı bir dönemdir. Global krizin, tüm üreticileri ve alıcıları yakından etkilemeye başladığı sürecin başıdır.
En çok ihraç edilen ev tekstili ürünleri yatak çarşafları, havlular dahil tuvalet ve mutfak bezleridir. Daha sonra dokuma bornozlar ve ile diğer mefruşat eşyaları olarak sıralanmaktadır.
Ev tekstili ihracatının % 67,1’ini oluşturan havlular dahil tuvalet ve mutfak bezleri, yatak çarşafları ve dokuma bornozların ihracatında hem değer bazında hem de miktar bazında ortaya çıkan düşüşler ev tekstili ihracat performansını da olumsuz yönde etkilemiştir.
Battaniyelerin ihracatında hem miktar bazında (%42,2), hem de değer bazında (%45,5) yüksek artışlar elde edilmesi olumlu bir gelişmedir.
Almanya, ev tekstili sektörünün en büyük ihracat pazarıdır. Bu ülkeye gerçekleştirilen ev tekstili ihracatı 2008 yılında, 2007 yılına kıyasla %6,6 oranında artmıştır. Almanya’dan sonra en çok ihracat yapılan diğer ülkeler ABD ve İngiltere’dir. Ancak, bu iki ülkeye ev tekstili ihracatındaki sırasıyla %26,5 ve %22,9’lık düşüşler dikkat çekmektedir. Diğer önemli pazarlar %2,5 düşüşle Fransa ve %2,1’lik artışla İtalya’dır. Bu ülkeleri %8,2 artışla Rusya Federasyonu takip etmektedir.
Ev tekstili sektöründe en çok ihracat yapılan ilk yirmi ülkenin on üçü AB ülkeleridir.
Ülkemizi uluslararası pazarda, şimdilik, en çok Uzakdoğu ülkeleri rahatsız etmektedir.

Diğer sektörlerde sıkça dile getirildiği gibi Ev Tekstili’nde de “Doğu” ya doğru bir üretim kaymasından bahsedilebilir mi?
Belki konuya işçilik maliyetleri bazında bakarsak Batı’dan doğuya kayış trendinde Avrupa’dan Türkiye ye geliş ve bizden doğuya kayış gibi bir süreç düşünebilirdik. Ancak üretimi, sadece fiyat bazında izlemek ne kadar doğrudur? Ya da rekabeti fiyatla kısıtlı düşünmek çok doğru mudur? Bu boyuttaki bir rekabet anlayışı, bilgiye, kaliteye ve bir mala değer tasarım, katan ar-ge gibi pek çok unsuru göz ardı etmek olmaz mı?
Bizim yüzyıllara dayalı deneyimimiz ve bilgi birikimimizin Uzakdoğu’da var olduğunu söyleyemeyiz. Ev tekstili sadece fiyat değildir. En az fiyat kader etkili olan; kalite, yenilik ve hizmet anlayışıdır.
Evet, özellikle Çin Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. Ancak, burada tek etken işçilik maliyetleri değil. Uluslararası kabul gören hiçbir kuralın uygulanmadığı bir ülke ile rekabet yapabilmek çok kolay değil. fiu anda DTÖ’nün koymuş olduğu hiçbir kural Çin’de uygulanmıyor.
Ama biz kalitemizle ve ticari anlayışımızla, rekabeti sürdürmeye çalışıyoruz. Coğrafi konumumuzla AB ülkeleri nezdinde avantajımız var.

20-24 Mayıs 2009 tarihinde CNR EXPO İstanbul’da yapılacak olan 15. İstanbul Ev Tekstili Fuarı EVTEKS’ten bize biraz bahseder misiniz ? Yerli ve yabancı firmaların katılım oranları nelerdir ? Bu bağlamda; Frankfurt Heimtextil ve Çin’deki fuar ile karşılaştırıldığında EVTEKS’in bu coğrafyada etkinliği ne düzeydedir?
1992 yılında çok küçük boyutlarda başlatılan, fuarcılık ve yurt dışı tanıtım faaliyetlerimiz, şimdilerde bütün dünyada söz edilen, önemli bir etkinlik haline geldi.
Son 4 yıldır, dünyanın en büyük ikinci fuarını yapıyoruz. Fuarımıza 18000 yabancı ziyaretçi geliyor. Ürünlerimizin uluslararası tanıtımında en önemli platform, EVTEKS fuarımız.
Fuarcılık ve tanıtım anlamında bir hayli yol aldık. Ama şu aşamada Heimtextil ile kendimiz karşılaştırmak, henüz erken. Verimlilik boyutunda ele alırsak, bizim fuarımızda iyi bir noktaya geldi. Ama fiziki koşullarımızı iyileştirmemiz, belki de çok daha modern,alt yapısı ve teknik olanaklarıyla, çok gelişmiş yeni bir fuar alanı açmak gerekiyor. Türkiye’nin iyi planlanmış bir fuar ve kongre merkezine ihtiyacı var. Böyle bir tesisi 12 ay, verimli bir çalışma programı ile çalıştırmak olanaklı. Karlılığı yüksek bir turizm alanı olan, fuar ve kongre turizmini geliştirmemiz lazım.