MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
Cari İşlemler Açığının Kabullenemediğimiz Nedenleri
 
Türkiye yapısal olarak cari işlemler açığı veren bir ülkedir.Bu nedenle cari işlemler açığı ekonomide en çok tartışılan konulardan birini olmaktadır.Bununla birlikte son iki yıldır daha da genişleyen ve Mayıs – Haziran aylarındaki dalgalanmaya rağmen 2006 yılında da en az 25 – 26 milyar dolar alacağı öngörülen cari işlemler açığına ilişkin tartışmalar 2001 ve öncesi koşullar ve tecrübeler ışığında yapılmakta ve çok doğru sonuçlar üretmemektedir.

Cari işlemler açığıhalen sadece döviz kurlarının seviyesi ve TL’nin değeri çerçevesinde tartışılmaktadır. Halen döviz kurları artarsa cari işlemler açığının azalacağı düşünülmekte ve buna inanılmaktadır.

Halbuki artık Türkiye ekonomisi 2001 sonrasında fiyat istikrarı ve fiyat istikrarı içinde sürdürülebilir büyümeye odaklanmış bir ekonomidir.2001 öncesinin 30 yıllık yüksek enflasyonu ve büyümedeki dalgalanmalar terk edilmeye çalışılmaktadır. Bu değişim henüz tam anlamı ile sağlanmış değildir. Çünkü halen fiyat istikrarıyakalanamamıştır. Değişimi sağlayacak tüm yapısal reformları tamamlanamamıştır. Ekonomik aktörler de karar verme süreçlerinde eski alışkanlıklardan ve korkularından tamamen kurtulabilmiş değildir. Mayıs – Haziran ayında yaşanandalgalanmayı“bu iş zaten sürmezdi”şeklinde değerlendiren çoğunluk bu tespitimizi güçlendirmektedir.

Bu nedenle öncelikle cari işlemler açığının nedenlerine ilişkin doğru tespitler yapılmalıdır.

1- Hedeflenen fiyat istikrarı sağlandıkça büyüme hızlanmakta ve büyümedeki hızlanma cari işlemler açığını artırmaktadır.

2- Yine hedeflendiği gibi büyümede özel sektörün payı artmaktadır. Özel sektör tüketim ve yatırımları artınca cari işlemler açığıartmaktadır.

3- Türkiye 2001’e kadar biriken sorunların yarattığı yüksek kamu borçlarını azaltmaya çalışmaktadır. Bu nedenle kamu özel sektörden daha çok kaynak çekmektedir. Ekonomik genel denge içinde bu durumda özel sektörde dışarıdan kaynak kullanmaya yönelmektedir. Bu da cari işlemler açığına yol açmaktadır.

4- Türkiye hem büyümek hem de işletmelerin rekabet gücünü artırmak için yatırım yapmaktadır. İleri teknolojili yatırım malları da büyük ölçüde ithaldir. Bu nedenle yatırım eğilimi arttıkça yatırım mali ithalatı da artmaktadır.

5- Hedeflendiği gibi Türkiye’nin ihracatı yapısal olarak değişmektedir. Bunda otomotivde olduğu gibi yabancı sermayeli yatırımların da payı vardır. Daha yüksek katma değerli sektörlerdeki ihraç ürünlerinde ithal girdi payı ise yükselmektedir.Bu Türkiye’ye özgü bir gelişme değildir. Bu gelişme teknoloji üretmeyen gelişmekte olan tüm ülkeler için geçerlidir. Bu nedenle ihracat arttıkça ithal ara malı ithalatı da artmaktadır.Bu da cari işlemler açığına yol açmaktadır.

6- Türkiye’nin bir diğer önemli yapısal sorunu da enerji talebinin ve enerjide dışa bağımlılığın artmasıdır. Enerji ithalatı hızla artmaktadır.Enerji fiyatları da artınca bunun yükü yükselmektedir. Nitekim Merkez Bankası’nın 2006 yılı II.Enflasyon Raporunda bu konu analiz edilmektedir. 2006 yılında 25.5 milyar dolar olarak beklenencari açığınenerji fiyatları artmasaydı 16.1 milyar dolar olacağı öngörülmektedir.

7- İhracatçı ve döviz kazandırıcı şirketlerimizin rekabet koşulları ise halen rakipleri ile aynı değildir. Kamunun ağır yükleri halen devam etmekte ve bu şirketlerin rekabet ve ihracat olanaklarını sınırlamaktadır.Bunların başında da iş gücü maliyetleri gelmektedir.

Türkiye’de cari işlemler açığına yol açan yapısal sorunlar bunlardır. Döviz kurlarındaki artışın yukarıdaki yapısal sorunların çözümüne hiçbir katkısı yoktur vehatta yaratacağı maliyet artışları ile belki de olumsuz etkileri bulunmaktadır.

Cariişlemler açığının bu yapısal olan ve bugüne kadar kabullenemediğimiz nedenlerini kabul etmeye başlarsak o zaman cari işlemler açığı ile ilgili doğru tartışır ve doğru çözüm önerileri üretiriz.

Cari işlemler açığının yapısal ve gerçek nedenlerini çözmek için üç aşamalı bir strateji uygulanmalıdır.
Aşamalar şunlar olmalıdır;

1- Fiyat istikrarı korunarak ekonomi soğutulmalı ve bir türlü vazgeçemediğimiz hızlı büyümeden 2-3 yıl fedakârlık edilmelidir.

2- Bu süre içindeyukarıda sayılan yapısal sorunların çözümüne ağırlık verilmelidir.

3- Yine aynı dönemde cari işlemler açığının finansmanındaki iyileşme hızlandırılmalıdır.

Yapısal nedenlerini çözmeden cari işlemler açığı sorunu çözülemeyecektir.Klasik çözüm yolu olan kurların artırılması ise hem cari işlemler açığına kalıcı bir çözüm sunamayacak hem de başta fiyat istikrarı olmak üzere tüm dengeleri yeniden bozacaktır.