OLLI REHN

Yolculuğun Kendisi de Varış Yeri Kadar Önemli"
 
AB’yi Türkiye ile üyelik müzakerelerini başlatmaya götüren sebepler değişmemiştir: AB’nin; komşuları ile barış içinde yaşayan, AB değerlerini, politikalarını ve standartlarını kabul eden istikrarlı, demokratik ve müreffeh bir Türkiye’ye ihtiyacı vardır.
 
Giriş

AB’yi Türkiye ile üyelik müzakerelerini başlatmaya götüren sebepler değişmemiştir: AB’nin; komşuları ile barış içinde yaşayan, AB değerlerini, politikalarını ve standartlarını kabul eden istikrarlı, demokratik ve müreffeh bir Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Müzakerelerin başlaması, Avrupa’nın hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerinin uygulanması için ülkede reform yapmak isteyenler açısından sağlam bir itici güç olacaktır; bunlar, aynı zamanda, AB’nin bu reformların yönü üzerinde bir manivela etkisine sahip olmasının da yoludur. Aralık ayı Avrupa Konseyi sonuç bildirgelerinde belirlenen koşullar yerine getirilmiştir: Birincisi; Komisyon tarafından geçtiğimiz yılın Tavsiye Kararı’nda belirtilen, ceza kanunu dahil altı mevzuat unsuru 1 Haziran’da yürürlüğe girmiştir. İkincisi, Türkiye 29 Temmuz’da Ankara Anlaşması’nın Ek Protokolü’nü imzalamıştır.

Ek Protokol Türkiye’nin Ek Protokol’ün imzalanmasının ardından bir deklarasyon yayınlamasından dolayı üzüntü duyuyoruz. Bu durum, Üye Devletlerin 21 Eylül’de kabul edilen bir bildiri aracılığıyla tepki vermelerini ve Türkiye’nin yerine getirmesini beklediğimiz yükümlülüklerini ortaya koymayı zorunlu kılmıştır. Buna göre:
-Türkiye tarafından yayınlanan deklarasyon tek taraflıdır, Protokol’ün bir parçasını oluşturmaz ve Türkiye’nin Protokol dahilindeki yükümlülükleri üzerinde herhangi bir hukuki etkisi yoktur;
-AB, Ek Protokol’ün tümüyle, ayrım yapılmaksızın uygulanmasını ve nakliye araçları üzerindeki kısıtlamalar dahil malların serbest dolaşımı önündeki tüm engellerin kaldırılmasını bekler;
-İlgili kısımlar üzerinde müzakerelerin başlatılması, Türkiye’nin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini tüm Üye Ülkelere karşı uygulamasına bağlıdır; yükümlülüklerini tümüyle yerine getirmemesi, müzakerelerin genel gelişimini etkileyecektir; -Tüm Üye Devletlerin tanınması, katılım sürecinin gerekli bir parçasıdır; buna göre, AB, Türkiye ve tüm AB Üyesi Devletler arasındaki ilişkilerin mümkün olan en kısa sürede normalleşmesine verdiği önemin altını çizer;
-Ve son olarak da bu deklarasyon bağlamında, Avrupa Birliği ve Üye Devletleri; BM Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına ve AB’nin temelini teşkil eden ilkelere uygun olarak Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm getirmek için BM Genel Sekreteri’nin çabalarının desteklenmesinin önemi ile adil ve kalıcı bir çözümün bölgedeki barışa, istikrara ve uyumlu ilişkilere katkıda bulunacağı hususunda mutabıktırlar.

Müzakere çerçeve belgesi Katılım müzakerelerinin başlamasından hemen önce, Konsey, Komisyon tarafından önerilen müzakere çerçeve belgesini kabul etmelidir. Bu çerçeve belgesi, Türkiye ile sıkı ve adil müzakereler gerçekleştirilmesi için sağlam bir dayanak oluşturmaktadır.

Siyasi reform Son zamanlarda bazı ümitlendirici sinyaller alınmıştır. Başbakan ERDOĞAN tarafından "Kürt sorunu"nun varlığının tanınmış olması bir dönüm noktasıdır. Ermeni meselesine ilişkin akademik konferans, hükümetin desteği sayesinde ve bir idari mahkemenin konferansın iptal edilmesi yönündeki son dakika girişimlerine rağmen İstanbul’da nihayet gerçekleşebilmiştir. Bu girişimler, Başbakan ERDOĞAN ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL tarafından şiddetle kınanmıştır. Bu, ileriye doğru atılmış bir adımdır. Orhan PAMUK davasında ise, saygın romancı aleyhine İstanbul’daki bir bölge hakimi tarafından yeni Ceza Yasası’nın 301. maddesi kapsamında "Türk kimliğine hakaret etme" gerekçesiyle dava açılmıştır. Oysa; daha önce bir diğer savcı tarafından talep edilen bir tahkikattan, aynı Ceza Yasası’nın aynı maddesinin eleştiri amaçlı fikir beyanının ceza gerektirmediğini belirten farklı yorumu üzerine vazgeçilmişti!

Komisyon; yeni Ceza Yasası’na, özellikle de ifade özgürlüğü ile ilgili muğlak hükümlere ait değerlendirmesinin, bu hükümlerin fiiliyatta nasıl uygulandıklarına bağlı olacağını oldukça açık bir şekilde belirtmişti. Sayın PAMUK’a dava açılması, bu yönden ciddi endişeler yaratmaktadır. Eğer Türkiye’deki adli sistemin aldığı yön gerçekten buysa, o zaman Türk Ceza Kanunu’nun ifade özgürlüğünün artık herhangi bir bölge hakiminin özel kanaatine tabi olmayacak, sadece hepimizin bildiği Avrupa standartlarına uyacak şekilde değiştirilmesi gerekecektir. Bir diğer sorun da gayrimüslim azınlıkların karşılaştığı temel sorunların hala devam etmesidir.
Bunların, ilgili Avrupa standartlarına uygun yasalar çıkartmak suretiyle acilen kapsamlı bir biçimde ele alınmasına ihtiyaç vardır. Bir Vakıflar Kanunu taslağı halen Mecliste beklemektedir, bununla beraber Türk makamlarına mevcut taslağın hala AB standartlarını karşılamadığını açıkça belirtmiş bulunmaktayız. Bu hususlarda, Komisyon, Kopenhag siyasi kriterlerinin tümüyle yerine getirilmesine ilişkin gelişimi yakından izlemeye devam edecektir. Türkiye’nin siyasi alan da dahil olmak üzere yerine getirmesi gereken öncelikleri listeleyen gözden geçirilmiş bir Katılım Ortaklığı Belgesi sunacağımızı eklemek istiyorum. Bu belge, gelecekteki siyasi reformlar için bir yol haritası ve gelişimleri ölçecek bir kıstas görevi görecektir.

Sonuç Demokratik dönüşüme ve Avrupa değerlerine yönelik belirsizlikler ve art niyetler içermeyen bir taahhüdün sergilenmesi, Avrupa’da kamuoyu desteği elde etmek için kesinlikle Türkiye’nin elindeki en önemli varlık olacaktır. Birliğe katılmak isteyen ülkeler, bizim Avrupa vizyonumuzu ve demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve dayanışma temellerine dayalı uluslararası ilişkiler tasarımımızı gerçekten paylaşmak zorundadırlar. Sosyal alandaki diğer konular olsun, çevresel veya endüstriyel konularda olsun, paylaşmak zorunda oldukları diğer bir şey de standartlarımızdır. Pek çok vesileyle dile getirdiğim gibi, yolculuğun kendisi de varış yeri kadar önemlidir.
Her ne kadar ortak hedef Birliğe katılım olsa da bu müzakereler aynı zamanda tabiatları gereği sonucu açısından açıktır. Ancak; bu sürecin müzakere çerçevesi dahilinde öngörülenler gibi net ve katı prensiplerle çerçevelenmesi ortak menfaatimizedir. Bu, en iyi başarı garantisidir.

3 EKİM; AVRUPAVE TÜRKİYE TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR DÖNÜM NOKTASI
Öncelikle Türkiye ile müzakerelerin başlama tarihi olan 3 Ekim’i, Avrupa tarihinde önemli bir dönüm noktasını, kutlamak için buradayım. Bu sonuca gelene kadar AB tarafında fikir ve algılama farklılıkları ve Türkiye tarafında AB’ deki konumları hakkında şüpheler ve itirazlar bulunmaktaydı. Avrupa ve Türkiye’ nin din, kültür ve tarih konusundaki insanları bölmeyeceği, aksine insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü hakkında aynı prensiplere dayanarak ortak bir gelecek inşa etmeye yardımcı olacağı hususundaki kanaatleri değişmeden kalmıştır. Böyle bir yaklaşım terörizmin, dindeki aşırı tutuculuğun ve fanatizmin ülkelerimizde nefret ve savaş zehirlerini yaymaya çalıştıkları bu zamanda her zamankinden daha kaçınılmazdır.
Türkiye geçmişte iç savaş ve istikrarsızlıktan muzdarip olmuştur. İki dünya savaşından sonrauluslarımızgeride kalan tek seçeneğin barış olduğuna karar verdi. Ama herhangi bir barış değil: birleşme ve işbirliği aracılığıyla, ülkelerin problemlerini savaş alanında değil masada çözdüğü, refahı arttırmak için ortak kurallar ve prensipler oluşturduğu, dünyada daha güçlü ve etkili olmak için hakimiyetlerini birleştirdikleri bir barış. Türkiye bu projede haklı bir yere sahiptir. Bu 1963’te Birlik Anlaşması imzalandığında AB tarafından zaten biliniyordu, artık onaylanmıştır. Bu, herşeyden önce Türkiye’ nin son yıllardaki başarıları sayesinde olmuştur.
Avrupa’ya yakınlaşma hususundaki kararlı ve sağlam çabalar olmasaydı müzakerelere başlamayı düşünmek bile imkansız olurdu. Bu aynı zamanda ilişkilerin geliştiğini ve derinleştiğini göstermektedir. Örneğin 1996’ dan beri yürürlükte olan Gümrük Birliği son yıllarda ekonomik büyümeye katkıda bulunmuştur.İlk birkaç yılda AB’ ne tekstil ve giysi ihracatı iki katına çıkmıştır. Ve de büyümektedir. Türk Hükümeti reformları öncelikle kendi insanları için gerçekleştirmiştir, sadece Brükse