KUTUP YILDIZI Sosyolog Şule KILIÇARSLAN
Avrasya Kültürel ve Toplumsal Gelişim Derneği Onursal Kurucu Başkanı
Küresel ekomomik krizin Türk toplumuna etkisi oldu mu ?
 
Bütün kötümserlere ve felaket habercilerine inat, madem ki hayat devam ediyor, korkularımızı yenip umutlarımızı yeşertmek zorundayız diye düşünerek içine düştügümüz zor şartları aşmaya çalışalım...Ekonomik krizin yarattığı sıkıntılar, endişeler, yıkımlar bir yana, bir de krizin topluma yaptığı pozitif etkileri gözden geçirelim. Bardağın boş tarafına değilde, dolu tarafına bakalım... Bakalım ve görelim o zaman aklımıza neler gelir...

-Öncelikle çekirdek aileler geleneksel ailelere dönüşüyor diye düşünebiliriz. Anne-baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aileler, dede ve büyükanneleri de yanlarına aldılar veya onların evlerine gittiler. Ailelerinden ayrı yaşamak isteyen gençler, işlerini kaybedince ailelerinin yanına geri döndüler. Yine aynı masada yemek yenildi, aynı salonda diziler izlendi. Dağılanaile yapısı toparlanmak zorunda kaldı. Böylece beraberliğin, yalnızlıktan daha sıcak oldugu anlaşıldı.
-Batı toplumlarında gençler 18 yaşına geldiğinde ailenin sorumluluğundan çıkar ve kendi ayakları üzerinde durması beklenir, zorluklarla karşılaştığında da çok fazla yardım edilmez.Halbuki bizim aile yapımızda ve geleneklerimizde var olan koruma ve kollama arzusu bu krizde imdadımıza yetişti, bize bir ailemizin olduğunu hatırlattı.
-Boşanmayı düşünen çiftler bu fikirlerinden bir müddet için de olsa vazgeçtiler. Nafaka ödemek, ayrı eve çıkmak gibi ek masrafları karşılamak zorlaşınca, aileyi bir arada tutmak zorunda kaldılar ve ayrılığı ertelediler. Beraberliğe bir şans daha tanıyıp, toleranslı olmayı öğrenerek, aynı şeyleri düşünmeden de beraberyaşanacağını ögrendiler.
-Gece hayatı ve dışarıda yeme alışkanlığı azaldı, insanlar aileleriyle evde yemek yiyip, televizyon izlemeye başladılar ve iletişim kurmayı öğrendiler, böylece savurganlıklar azaldı.
-Alışveriş hastalığımız biraz geçti, ihtiyacımız olmayanı almamaya başladık ve tüketim toplumu çılgınlığımızı frenledik.
-Zor zamanlardan geçerken, gerçek dostlarımızı tanıdık. İyi günde yanımızda olanların, kötü günlerden geçerken, nerelerde olduklarını gördük. Gerçek dostlarla, iyi gün dostlarını tanıdık.
-İmece geleneğimiz ve yardım etme, destek olma alışkanlığımızı yeniden edindik.
-Büyükşehirlere göç durdu ve hatta köylere, kasabalara tersine göç başladı.İstanbul`un taşının toprağının altın olmadığı, asıl köylerimizin işlenen toprağının altın olduğu anlaşıldı. Köyünde tarlasını eken, biçen, domatesini salatalığını yetiştirebilen, ineğinden sütünü sağan, ağacından elmasını toplayan insanımız, büyük şehirlerde o meyve, sebzelere, süte, ekmeğe ulaşmanın o kadar da kolay olmadığını anladı.
-İçki tüketimi azaldı ve alkolikler mecburen daha az içmeye başladı. Bu da saldırganlık, cinayet, tecavüz vs gibi alkollüyken cesaret bulup yapılan bir dolu sapkın davranışın önünü kesti.
-İnsanlar ellerindekinin kıymetini bilmeyi, sahip olduklarıyla mutlu olmayı ve sahip oldukları için şükretmeyi öğrendiler.
- Bazı şeyleri elde etmek için beklemenin ve çalışmanın da güzel oldugunu, çabuk elde edilenlerin çabucak unutulduğunu öğrendiler, böylece tüketim çılgınlığı ve her istediğine hemen kavuşma doyumsuzluğu azaldı.

Krizlerden neler öğrenmeliyiz ?

-En geniş otobanların da bazen tıkanacağını hesabederek, son süratle gitmemek gerektiğini öğrenmeliyiz.
-Çok çalışmanın iyi olduğunu düşünürken, arada bir durum muhakemesi yapmanın da iyi oldugunu öğrenmeliyiz.
-Her zaman asansörü kullanmak yerine, bazen merdivenleri kullanarak fazla kilolarımızın zararını öğrenmeliyiz.
-Devamlı balta sallamak yerine, arada bir durup baltayı bilemenin, verimi artırıp daha yararlı olacağını öğrenmeliyiz.
-İşlerin iyi, cebimizin dolu olduğu zaman "Babamı bile tanımam" demenin, birgün karşımıza çıkacağını öğrenmeliyiz.
-Bizde varken beraber yemek yediğimiz insanların, bizde yokken yanımızda olmayabileceklerini öğrenmeliyiz.
-İyi günlerde beraber eğlendiğimiz insanların, bizde eğlence bitince, bizimle olmayacaklarını öğrenmeliyiz.

Krizi yaşayarak neler öğrendik:

-Kullandığımız kredilerin bir gün bizden geri isteneceğini öğrendik.
-Bir işe başlarken sonunu düşünmenin daha doğru olduğunu öğrendik.
-Bir işi sürdürürken, işlerin önem sırasına göre yürütülmesinin önemini öğrendik.
-Özkaynak yaratmadan devamlı kredi ile büyümenin gerçekçi olmadığını öğrendik.
-İnsanları anlamaya çalışmanın, anlaşılmayı beklemekten önce gelmesi gerektiğini öğrendik.
-Çin’den çok ucuz diye getirilen tapon malların, uzun vadede çok karlı olamayacağını öğrendik.
-İhraç edilen malların %80`ini ithal ederek satmanın, gerçek ihracat olmadığını öğrendik.
-İhracatın %70`ini 10 ülkeye yapmanın, yumurtaları aynı sepete koymanın tehlikeli olduğunu öğrendik.
-İyi günlerde bize kredi vermek için koşturan bankacıların, kriz çıkınca kredileri geri isteyeceklerini öğrendik.
-Yirmibeş yılda yetişen ceviz agacını kesip satmak yerine, yeni ağaç dikmenin daha karlı olacağını öğrendik.
-Kullandığımız arabalara, makinalara periyodik bakım yapmanın, uzun vadede karlı olduğunu öğrendik.
-Bir iş yaparken, bütün imkanları kullanıp hiç yedek güç ayırmamanın çok riskli olduğunu öğrendik.
-Bir kabak fidesinin, 3 ayda kavak ağacının boyuna ulaşmasının çok sağlıklı olmadığını öğrendik.
-İşlerin hızla iyileşmesi ve para bolluğunun, sadece bizimbecerimizden olmadığını öğrendik.
-Bazı alışkanlıklarımızı bırakmak zorunda kalınca, onlarsız da yaşayabileceğimizi öğrendik.
-İyi havada yükselen sanal ve kağıt paraların, krizde altınla yarışamadığını öğrendik.
-Borsada oynamanın, amatörler için at yarışlarından farksız oldugunu öğrendik.
-Gıda sanayiinin kriz dönemlerinden en az etkilendiğini öğrendik.

"Çocuklar düşe kalka büyür" diye bir söz vardır ve bu söz çok doğrudur. Aynı zamanda, çocuklar düştüklerinde hemen kalkıp yürümeye devam ederler, hem de popolarındaki koca torbalarıyla. Ancak 300-500 defa düşüp kalktıktan sonra, yürümeyi sonra da koşmayı öğrenirler. Birileri onların içine korku salıp koşmalarını engellemezse 100 metreyi 10 saniyenin altnda koşmayı, spora devam edip hayata karşı gol atmayı öğrenebilirler.Yeter ki içlerindeki korkuyu atıp, kendilerini başarı için motive edebilsinler.

Kriz 2009` un sonunda, bilemediniz 2010 `da yerini yeniden canlanmaya bırakacak. Onun için siz yaşadıklarınızdan öğrendiklerinizle, fakat korkularınızı arkanızda bırakarak, çocuklar gibi tekrar yürümeye, hatta koşmaya hazırlanın.
Sırtınızda krizden kalma bir torbacık olsa bile...