YAZDIK DA NE OLDU! Hadi Neşet TÜRKMEN
Ekonomik ve Siyasi Danışman
Kırılma Noktası
 
Ülkemizde işgal güçlerine karşı direncin sembolü olarak başlayan kulüpleşme, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında örnek gençlik örgütlenmesi olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihine altın harflerle yazılmıştır.

Amatör bir ruh ve semt sahiplenmesiyle, eski futbolcuların rehberliğinde oluşturulan mahalli organizasyonlar, 1960’lı yıllarda şehirlerin gündemine taşınınca, bölgedeki tüccar, esnaf ve siyaset seçkinlerinin ilgi odağı haline gelmiştir. Benzer özellikler Anadolu’nun birçok yöresinde gelişince, Futbol Federasyonu da zorunlu olarak lig ve ligler statüsü yelpazesini kendi şemsiyesinde, profesyonel ve amatör olmak üzere örgütlemiştir.

Profesyonelyapılanmanın yarattığı, rekabet şartları sade bir sportif anlayışla yürütülemeyince futbol ekonomisinin paraya olan ihtiyacı keşfedildi. 1980’lere dek kulüplere katkısı olanlarla, spordan gelenlerin birbirlerine hükmetmek yerine dengeli bir yönetim için işbirliği yapmaları, taraftarların istekleri doğrultusunda “farkın farklılaştırılması” tercihine dönüştürülünce, yönetim kurulu masalarının bacakları, iş dünyasının önemli şahsiyetlerince dolduruldu.

Futbolun cazibe noktası haline gelmesinde, ihtiyaçların ve rekabetin de zorlamasıyla, ekonomi en ön plana çıktı.

İmkanları ve kredileri yüksek şahsiyetlerin, siyasetçilerin de destek ve katkılarıyla futbol kulüpleri çatısı altında oluşturdukları iş birliklerinden her kesim, kendi adına mesut ve bahtiyardı.

Özerk futbolun kendi kendini yönetmesi adına, liberal ekonominin zirve yaptığı yıllarda da futbol pastası her gün dünya ile birlikte büyüdü.

Bu dönemde; kulüpler sponsorlarca kolay keşfedildi. Çünkü ekonomik olarak tüketici ile en kolay buluşma noktası halini alan kulüpler, bu sayede kurumlara prestij sahibi olma şansını kazandırmıştır.

Yasaların ve oyun kurallarının futbol endüstrisinin dünya trendleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi sonucunda; pazarlama, reklam, tanıtım, tesisleşme ve ürün yelpazesi gibi konular önemli prestij ve maddi kazanımlara sahip olmuştur.

Büyüyen, büyütülen pastadan pay almak isteyen birimlere her zaman üzülerek belirttiğim gibi “Yer altı dünyası da maalesef ortak olmuştur”.

Hatta bu işbirliği ihtiyacı o kadar canavarlaşmıştır ki, buna tek başına haykırışımıza kamuoyu bile sadece seyirci kalmıştır. Medyadan, futbolcudan, teknik adamdan beslenen bu unsurlar, kulüp yönetimlerine ve federasyona kadar sıçrama cesaretini rahatlıkla bulabilmişlerdir.

Yasa koyucuların, uygulayıcıların, hukuk temsilcilerinin ve güvenlik güçlerinin bile güçsüz kaldıklarının gözlendiği bu dünyada, sesi çıkanlar tehditlerle susturulmuştur. Bu konuda demokratik bir hukuk devletinde(!) yaşamanın sıkıntısını çekmiş bir kişi olarak; “Temiz futbol ve haksız rekabete dur demek için” illaki sizin de canınızın yanması mı gerekirdi diye, sormak istiyorum.

Bekleyin, bekleyin bu yılan bu gidişle bir gün sizi de sokacaktır.

Futbola yatırım yapan kurumlar ve kişiler küresel ısınmadan değil, böyle “kirli bir ortamda bulunmamak için” artık futboldan kaçmaya başladılar. Bu kaçış yakında futbol pastasını küçültecek veprofesyonelerin mağduriyetine sebep olacaktır.

Geç de olsa bu fotoğraf, futbolu gerçekten sevenlerce artık görülmelidir. Spor denilince akla özellikle futbolun geldiği bir ülkede 70 milyon kişi neredeyse ağzını, gözünü, kulağını kapamış, bir kaç fedakârın bu cerahati akıtmasını bekliyor!..

Kaçan sponsorların gitmesine hayıflanmayan bir federasyona mı, hukuki soruşturmaların sonunu getirmeyen adalete mi, komisyonu meclise kadar taşıdığı halde, profesyonel bir araştırma yaptıramayanlara mı, kime güvenip konuşacaksın? Kime? Bir kaç kişiyi suçlayacağınıza önce insanlara can ve mal güvenliği sağlayamadığınız için utanın, utanın!

Para bugün Vestel-Manisa’yı bıraktı. Yarın Turkcell; ligi, Ülker; kulüpleri, sevgili Aziz YILDIRIM; Fenerbahçe’yi sponsor olarak desteklemezse... O zaman pasta yerine birbirinizi yiyeceksiniz.

Türk futbolunun imajını değiştirmek görevi üç beş kişiyle sınırlı değildir. Hükümet programında olmasa da Spor Bakanının bizce ilk hedefi temiz futbol olmalıdır. Çünkü Futbol Federasyonu bu sarmalı artık bu yönetimle çözemeyecektir.

Ülkenin birlik ve beraberliğinin, bölünmez bütünlüğünün korunması ve dünyadaki prestijini yükseltmesinde futbolun önemi çoktur.

Güvenilirliği kalmayan, adaleti olmayan, sponsoru kalmayan futbol ailesinin yarın takımları da kalmayacaktır. Sizin gibi spora yatırım yapmayı düşünen işadamlarına, onlar giderse başkaları gelir diyebilecek hovarda bir ekonomiye maalesef bugün Türkiye hala sahip değildir.

Kendi kıymetli arazilerini, şirketlerini ve bankalarını elinde tutmakta zorlanan ekonomimiz ve iş dünyamız, yakında spor kulüplerini de yabancılara pazarlarsa, hiç şaşırmayacağım.