Dündar YETİŞENER

FİBROBETON 22 yılda 4 kıtada 22 ülkede 2000’i aşkın proje gerçekleştirdi
 
Dünya çapında 3 500 binada imzası olan FİBROBETON İstanbul’dan Konya’ya, New York’tan St. Petersburg’a kadar çeşitli kentleri süslüyor.
 
Hepimizin ortak düşü,doğduğumuz ya da içindeyaşadığımız kentin daha da güzelleşmesi değil midir? Doğal güzelliklerimizle gurur duyarken,kentlerimizi oluşturan mimari yapının da köklü bir medeniyetten gelen bizlere yaraşır olmasını dileriz.
Tıpkı gelişmiş ülkelerde gördüğümüz gibi bir yandan tarihi yapıların aynı güzellikte korunmasını, bir yandan da yeni yapılan binaların çevremize güzellik katmasını isteriz.
İşte FİBROBETON 22 yıl önce bu düşle yola çıkıyor ve düşleri gerçeğe dönüştürmeye başlıyor.
Mesela dünyanın gözbebeği İstanbul’da fark yaratan çok sayıda binayla hem kentin güzelliğini koruyor hem de yeni güzellikler katıyor.
Bir yanda Beyoğlu’nun tarihi binaları,mesela Markiz Pastanesi,İstanbul Boğazı’nı süsleyen yalılar ya da Büyükada’nın görkemli konakları birden geçmişin naif güzelliğini koruyan ama yenilenmiş görünümleriyle karşımıza çıkıveriyor.
Bir yanda da Astoria, Metro City, Palladium gibi gökdelenlerle İstanbul’un yeni siluetine imza atıyor FİBROBETON. Citys, İstinye Park gibi alışveriş merkezlerinden Marriot Asia, Movenpick, Point gibi otellere, Formula’dan Sabiha Gökçen Havalimanı’na kadar çeşitli binalarla kentin modern yüzünü çiziyor. Böylece gerek geçmişin tarihi dokularını koruyarak, yarınlara miras kalmasını sağlıyor, gerekse tasarımcıların özgün eserlerini hayata geçirmelerine katkıda bulunuyor.
Üstelik FİBROBETON’un hayalleri gerçeğe dönüştürme özelliği nedeniyle seri üretimi olmayan ve her proje için özel çalışılan bir malzeme olduğuna dikkat çeken İcra Kurulu Başkanı Dündar YetİŞener,“Biz bina terzisiyiz. Binalara hayal edilen elbiseleri dikeriz” diyor.
Mimari projelere uygulama detaylarının çiziminden, uygulamanın sonuna kadar inşaat sektörüne hizmet verdiklerine, emek yoğun çalıştıklarına işaret eden Yetişener iledünden bugüne FİBROBETON’u konuştuk;

22 yıl önce nasıl bir hedefle yola çıktınız? Misyonunuz nedir?
Bundan tam 22 yıl önce büyük bir düşle çıktık yola! Mimarlık adlı büyük mesleğe yepyeni ufuklar açacak bir misyonla… Hayal edilen tüm mimari formların gerçeğe dönüştürülmesine olanak sağlamaktı hedefimiz... Binalara ruh katmak, tıpkı insanlar gibi hepsine değişik birer yüz, hafızalardan silinmeyecek belirgin birer sima kazandırmak hedefiyle...
Geçmişi korumak, tarihi dokuları yaşatmak bir ülkenin medeniyet ölçülerinden biridir ve bir ülke için büyük bir zenginliktir. Özellikle de güzel sanatların en görkemlilerinden biri olan mimari için bu çok daha büyük bir önem taşır. Fibrobeton işte tam da böyle bir felsefeyle, geçmişin tarihi dokularını muhafaza ederek yenilikler yapmaya olanak sağlayan yaratıcı çözümleriyle pazara girdi, daha doğrusu kendi pazarını yarattı. Çünkü 1987 yılına kadar ülkemizde Fibrobeton malzemesi olan GRC bilinmiyor ve kullanılmıyordu.

Türkiye’de üretime başlamanız ve bu malzemenin dünyadaki kullanımı hakkında bilgi verir misiniz?
Yurt dışına, özellikle Avrupa ülkelerine gittiğimizde onların binalarının tarihi dokularını koruyarak yenilendiğini görüyorduk. Neden bizim ülkemizde de olmasın dedik. O yıllarda da dünyada yaygın olarak kullanılan GRC malzemesi alanında 169 şirket vardı. Biz de bir Türk şirketi olarak, 1987’de İngilizler’den know how alarak Türkiye’de üretime başladık.
İşe yurt dışından know how alarak başladık. Ama bugün biz dünyaya know how satıyoruz. Yani bir Türk firması olarak 22 yıl önce İngilizler’den aldığımız know how ile başladığımız üretimde, bugün tüm dünyaca kullanılan patenti bize ait GRC teknolojisine sahibiz.
Türkiye’de konusunda tek patentli ürün olan FİBROFOMBETON adlı ısı yalıtımlı dış cephe panelleri geliştirdik ve bugün tüm dünyaya biz know how satıyoruz. Çok sayıda ülkede bizim patentimiz ile üretim yapılıyor.
Ayrıca 22 yıl önce 169’uncu olarak başladığımız yarışta artık ilk üçteyiz. Teknik olarak da lideriz. Bir Türk şirketi olarak ürettiğimiz cephe sistemleri ile bugün sadece İstanbul’un değil, dünyanın çeşitli şehirlerinin siluetlerine katkıda bulunmaktan kıvanç duyuyoruz.

Ürün geliştirme çalışmalarınızla hangi sonuçlara ulaştınız?
Zaten Fibrobeton malzemesi dayanıklı, hafif ve dekoratiftir. Biz ayrıca hem teknik açıdan donanımlı hem de mimarlara sınırsız bir özgürlük tanıyan bir cephe sistemi üzerinde yaptığımız yoğun AR-GE çalışmaları sonucunda Fibrofombeton’u geliştirdik. Sistem, enerji tüketiminin önem kazandığı günümüzde ısı ve su yalıtımı konusunda kullanıcılara çok önemli çözümler sunuyor.
Aynı zamanda bir deprem ülkesi olan Türkiye’de Fibrofombeton’un deprem karşısında güvenirliliği gerekli testler ve çalışmalarla belgelendi. Mimari açıdan her türlü form, detay ve boyutun uygulanabildiği bir panel olan Fibrofombeton’un üstün bir dış cephe malzemesi olduğu onlarca ülkede patent altına alınmış olmasıyla da kanıtlandı.

Firmanızın yurt dışı faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Yurt dışına sadece know how ve patent satmıyoruz. Aynı zamanda ürünlerimizi de pazarlıyoruz. 4 kıtada ABD’den Rusya’ya, Türki Cumhuriyetler’den Libya’ya hatta çoğumuzun adını bile bilmediği İngusetia’ya kadar çok sayıda ülkede Fibrobeton imzalı binalar var. Üstelik bu yapılar başkanlık sarayından, milli müzeye, camiden kiliseye, özel konuttan okula, otele, hastaneye kadar çeşitlilikler gösteriyor. Mesela bir İtalyan mimar ABD’de yine bizim yaptığımız Fibrobeton uygulamasını görerek, Fibrobeton’u Almaata’daki bir villa projesinde kullanıyor. Ve bu mimarın çizdiği villanın da üretimi ve uygulaması bizim tarafımızdan yapıldı.
Bir restorasyon ve renovasyon malzemesi olan Fibrobeton teknik özellikleri sayesinde büyük dizayn fleksibilitesine sahip. Yapılardaki tüm mimari formların kolayca elde edilmesini sağlayarak tarihe can verirken, diğer yönleri ve karakteristikleri ile de yepyeni olanakları gündeme getiriyor. Fibrobeton’un Fibrocon Precast Inc. adıyla ABD’de bir şirketi bulunmakta. Amerikan mimari çevreleriyle aktif bağlantıları bulunan bu şirket kanalıyla Amerikalı tasarımcıların patentli dizaynlarını Türkiye’de üreterek, ABD’ye ihraç ediyoruz.
Ayrıca, Türkiye’deki iki fabrikamızın dışında Kazakistan’da kurduğumuz Fibro-AGS şirketi aracılığıyla da hızla gelişmekte olan orta Asya bölgesindeki projelere ürünlerimizi ulaştırıyoruz.

Geleceğe yönelik projeleriniz neler?
Büyük düşlerimiz, ayakları yere basan hedeflerimiz ve yenilikçi bakış açımızla, geriye dönüp baktığımızda Türkiye yapı sektöründe gerçek bir marka olarak var olduğumuzu görmek, bizi gelecek projeler için daha da heyecanlandırıyor. Geçen zaman gösteriyor ki; gerçekleştirdiğimiz tüm başarılı projelerle, salt bir malzeme üreticisi olarak değil, hayal gücümüz ve hizmet kalitemizle sektöre kattıklarımızla, geliştirdiğimiz yöntem ve patentli ürünlerimizle Fibrobeton işinin tüm gereklerini yerine getiren bir marka olmayı başarmışız. Üstelik sadece Türkiye’nin değil dünyanın tanıdığı ve güvendiği bir marka yaratabilmişiz…

Vizyonumuz dev global bir marka olarak Türkiye’ye kazandırmaktır.
Türkiye’ de Fibrobeton yoktu, bizimle var oldu… Dünya da Fibrofombeton yok tu, bizimle var oldu.
Gene bu yıl içinde ARGE departmanımızın geliştirdiği müthiş bir yenilik olan bir ürünü Türkiye’ye kazandıracağız.
br>Yurt içi ve dışında başarıyla tamamlanmış bütün bu projelerimizi yüzü geleceğe dönük genç, yetenekli ve heyecanlı bir uzman bir ekiple tam bir takım çalışmasıyla gerçekleştirdik.
br>fiimdi buradayız... İçinde bulunduğumuz zamanlar yepyeni mimari akımlara sahne oluyor. Ve bizler, heyecan verici gelişmelerin yaşandığı bu zamanda geleceğe dikkatle yürüyoruz.
br>>b>Ekonomik kriz sizi nasıl etkiledi?