MAVİ YOL Dr. Can Fuat GÜRLESEL
Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı
TÜRKİYE BÜYÜME PERFORMANSINI KAYBEDİYOR
 
Türkiye ekonomisinde büyüme hızı giderek potansiyelinin ve ihtiyaç duyulan büyüme oranlarının altına düşmektedir. 2014-2016 yılı orta vadeli programında büyümeye ilişkin olarak ortaya konulan hedeşer performansın zayışamasını teyit etmektedir.

Ekonomi 2002 yılından sonra yakalanan hızlı büyüme performansına 2008 küresel krizi ile ara vermiş, 2009 yılındaki küçülme ardından 2010 ve 2011 yıllarında yaşanan sıçramalar sürdürülebilir olmamıştır. 2012-2014 yılları arasında en iyi şartlarda yüzde 3,3 ortalama büyüme olacaktır ki bu oldukça zayıf bir büyüme performansına işaret etmektedir.

2002 yılından sonra ekonomide sağlanan iyileşme ve normalleşme, yapısal reformlar, AB üyelik süreci, yabancı sermaye girişleri, varlık fiyatlarında artışlar, Türk Lirasının değer kazanması ve üretim yapısında yaşanan kısmi dönüşüm ile birlikte 2002-2007 arasındaki 6 yılda yüzde 6’yı aşan sürdürülebilir büyüme sağlanabilmişti.

Küresel kriz sonrasında ise büyüme performansında hem yüksek dalgalanmalar hem de zayışama yaşanmaktadır.

2002 sonrasında uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programının dezenşasyonist hedeşeri göreceli bir büyüme politikasını oluşturmuştu ve buna bağlı daha istikrarlı bir büyüme yakalanmıştı.

2007 yılından sonra ise Türkiye’nin büyüme politikası belirginsizleşirken yapısal reformlarda yavaşlama, AB sürecinden uzaklaşma, üretimde dönüşümün yarıda kalması ve 2002 sonrası konsolide edilen ekonomik gücün dış politikadaki hedeşer için kullanılmaya başlanması ile birlikte büyüme performansı zayışamaya başlamıştır.

2010 ve 2011 yıllarında ekonomi belirgin şekilde ancak yüksek borçlanma ve iç tüketim ile hızlı büyüyebilir hale gelmiştir. Böyle bir büyüme yarattığı cari açık ve borçlanma yükü ile sürdürülebilir değildir.

Bu nedenle 2012 yılında bu kez “ekonomik dengelenme” politikaları yürürlüğe konularak net ihracata dayalı bir büyüme hedefi belirlenmiş, ancak ekonomi önemli ölçüde soğuyarak büyüme yüzde 2,2’ye kadar gerilemiştir. IMF ile ilişkilerin tamamen koparılmış olması ve 19 yıl aradan sonra yeniden yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşılması da büyümeye destek verememiştir.

2013 yılı için konulan yüzde 4 büyüme hedefine de ulaşılamayacaktır. 2013 yılında yüzde 3,5 büyüme kamu kesiminin olağanüstü yatırım ve tüketim harcaması artışı ile sağlanabilecektir. 2014 yılı içinde yüzde 5 olan bir önceki programın büyüme hedefi ise yüzde 4’e çekilmiştir.

2014 yılı aynı zamanda tasarruf yılı ilan edilmiştir. Gelişen ülkelerde tüketimi kısarak tasarrufu kalıcı olarak arttırmak mümkün değildir. Önemli olan geliri arttırarak tasarruşarı arttırmaktır ki o da daha hızlı büyümeyi gerekli kılmaktadır. Bu nedenle 2014 yılında hem tasarruf artışı olmayacak hem de iç talepteki yavaşlama ile yüzde 4 büyüme hedefine yine ulaşılamayacaktır.

Büyüme performansı zayışayan ve hızla orta gelir tuzağı eşiğine yuvarlanan Türkiye’de büyüme performansı yapısal reformlar, üretimde dönüşümün tamamlanması, kamu kaynaklarının transfer (sosyal ödemeler) ödemelerinden çok üretken yatırımlara yönlendirilmesi, Ortadoğu bataklığından uzaklaşılması ve AB sürecine yeniden sahip çıkılması ile kalıcı olarak artabilecektir.