HÜSEYİN ATAOL

İyi Hukukçu Anlatmak İstediğini En Kısa Ve Öz Cümlelerle Anlatan Kişidir
 
Her ne kadar aile işimiz olan turizmle uğraşıyor olsam da, asıl mesleğim olan avukatlığı çok seviyorum. Hukuk nedir derseniz; güzel bir sanattır. Bizler de bu sanatı ifa etmeye çalışan sanatçılarız.
 
1972 yılında Bozcaada’da dünyaya geldim. İlkokulu Bozcaada’da okudum, daha sonra Edirne Anadolu Lisesi’ne devam ettim. 1995 yılında İstanbul Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Hukuku Anabilim Dalında ve eş zamanlı olarak İngiltere Leicester Üniversitesi’nde Avrupa Birliği ve Uluslararası Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans yaptım. Dönüşte Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nda asistan olarak göreve başladım. 2000 yılından bu yana Marmara Üniversitesi Özel Hukuk Anabilim Dalında doktora çalışmalarımı devam ettirmekteyim. Gerekli aşamaları tamamlayıp inşallah yakında Hukuk Doktoru ünvanı alacağım. 2000 yılında üniversitedeki görevimden istifa edip serbest avukat olarak çalışmaya başladım. Firma olarak yurt içindeki ve dışındaki firmalara avukatlık ve danışmanlık hizmetleri vermekteyiz.

TÜGİAD’a 2007 yılında üye oldum. Şu anda Uluslararası İlişkiler Komisyonu’nda üye statüsüyle aktif görevde bulunuyorum. Dernekte arkadaşlar arasındaki sinerji size ayrı bir ufuk açıyor. 2 ayda bir yurtdışında yapılan Execom toplantılarını kaçırmamaya çalışıyorum. Bu toplantılar hem mesleğim açısından bana yeni bir ufuk açıyor, hem de o ülkenin ileri gelen işadamlarıyla tanışma imkanı sağlıyor. Bu anlamda İtalya ve Yunanistan’da çok ciddi anlamda dostluklar, arkadaşlıklar ve ticari ilişkilerimiz oldu.

Her ne kadar aile işimiz olan turizmle uğraşıyor olsam da, asıl mesleğim olan avukatlığı çok seviyorum. Hukuk nedir derseniz; güzel bir sanattır. Bizler bu sanatı ifa etmeye çalışan sanatçılarız. Hukuk herşeyi bilmek değildir, olaya ilişkin kanunları nerede bulacağınızı ve olaya nasıl tatbik edeceğinizi bilmektir. Avukatlar başkalarının dertlerini parayla satın alan kişilerdir denir. Mesleğe olan bağlılığınız ölçüsünde müvekkilinizin size temlik ettiği, devrettiği iş, adeta sizin kendi işiniz haline geliyor. Bu durum mesleğe olan duyarlılığınız ölçüsünde değişir. Mesleği İstanbul’da ifa etme koşullarınızla Anadolu’daki koşullar aynı değil. Mesela İstanbul’daki trafik keşmekeşi avukatların büyük vaktini alıyor. Bununla beraber insan ilişkilerinde başarılıysanız, kendinizi ifade edebilme yeteneğine sahipseniz yapabileceğiniz yegane mesleklerden bir tanesi avukatlık. Genç yaşıma rağmen mesleki tatmini en üst düzeyde yaşayan hukukçulardan birisiyim. Hukuk eğitimimin bir kısmını yurt dışında tamamladığım ve yabancı dil bildiğim için, Türkiye’nin son yıllarda yurt dışından gelen sermaye akımına bağlı olarak yabancı dil bilen hukukçulara olan gereksinimi benim için bir avantaj oldu.

İyi hukukçu, anlatmak istediğini en kısa ve öz cümlelerle anlatan kişidir. Sivil toplum örgütlerinde görev almak hem mesleki ilişkilerinizi geliştirmek hem de farklı insanların felsefe ve düşüncelerini öğrenmek açısından çok önemli. Bu manada TÜGİAD benim için bir okuldur. TÜGİAD’da kariyerinin zirvesinde olan birçok arkadaşı tanıdım ve onların fikirlerinden istifade etme şansını yakaladım. TÜGİAD, Türkiye’deki en önemli ve aktif sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi. Türkiye AB’ne henüz giremedi ama TÜGİAD yaptığı çalışmalarıyla bence çoktan AB’ni aşmış durumda. Değerli Başkanımız Murat SARAYLI’nın hakikaten takdire şayan çok önemli çalışmaları ve gayreti var ve bu görevi layığıyla 3 dönemdir sürdürüyor.

Bozcaada’dan bahsedecek olursak; 1975’e kadar Rumlar ve Türkler Bozcaada’da birarada yaşadılar. 1975’ten itibaren adadaki Rumlar başta Amerika, Avustralya ve Yunanistan olmak üzere çeşitli ülkelere göç ettiler. Amerika’da ve Yunanistan’da Bozcaada’nın Rumca ismi olan Tenedos mahalleleri oluştu. Execom’un Atina toplantısında Tenedos mahallesine giderek çocukluk arkadaşlarımı buldum ve çok güzel vakit geçirdim. Biz Bozcaada’nın yerlisiyiz, sonradan oraya gitmedik. Dedemler ve babamlar zamanında çiftliğimiz, bağcılık ve hayvancılık amaçlı kullanılıyordu, sonradan Ataol Tatil Çiftliği adıyla yerel ve doğal yaşam konseptine uygun olarak turizme yönlendirdik. Rum kültürünün adaya katmış olduğu çok şey vardı. Bozcaada’nın Rum göçünden sonra en büyük avantajı kozmopolit hale dönüşüp bozulmamasıdır. Gelen insanlar hep kaliteli, kültürlü kişiler oldu. Bozcaada’da diğer yerlerdeki kültür buhranı yaşanmadı.

Hukukçu kimliğimin dışında Bozcaada’lı olmam dolayısıyla turizm sektörünün de içindeyim. Bu bizim aile işimiz. Dedem ve babam bağcılıkla uğraşırlardı. Ailenin bir diğer kanadı olan amcaoğullarım halen şarap imalatı ile uğraşıyorlar. Bozcaada, dünyaca meşhur çavuş üzümlerinin yetiştiği yerlerden bir tanesidir. 80’li yıllara kadar ada halkı bağcılıktan ciddi gelir elde ediyordu. Tarım politikaları farklılaşınca bağcılık popülaritesini kaybetti, insanlar bağlarını satıp büyük şehirlerde ev aldılar. Yeni yetişen nesil de çiftçilikle uğraşmak istemeyince Bozcaada’da 80’li yıllardan sonra bağcılığa alternatif geçim kaynakları aranmaya başlandı. Biz de çiftliğimizi bir tatil çiftliğine dönüştürdük, organik ürünler yetiştiriyoruz. Bozcaada’nın avantajlarının yanı sıra mevsiminin kısa olması bir dezavantaj arz ediyor. Çiftliğimiz sezonda 70-80 gün açık, onun dışında kış aylarında adada şehir içindeki butik otelimiz olan Otel Ataol açık kalıyor.

Bozcaada aynı zamanda şaraplarıyla da ünlü. Şarapçılık son yıllarda ada turizminin artmasıyla piyasada adından söz edilir hale geldi. Ataol, Talay, Çamlıbağ ve Corvus markalarıyla imal edilen Bozcaada şarapları ciddi anlamda piyasada yerini almaya başladı.

Adamız Türkiye’de denizaltı zenginliği bakımından en zengin bölgelerden biri seçildi. ODTÜ Sualtı Bilimleri Akademisi Bozcaada’dan, canlı sayısının bolluğu, denizaltı ekolojik dengesinin çok az bozulduğu yerlerden bir tanesi olarak söz ediyor.

10 Ağustos -10 Eylül arası bağbozumu mevsimidir. Her sene bağbozumu festivali yapılır, sanatsal etkinlikler olur. Bozcaada son yıllarda turizmin gözde merkezlerinden biri haline geldi. Sit alanı olması dolayısıyla betonlaşma olmadı, Rum evleri, taş evler hiç bozulmadan muhafaza ediliyor. Ayrıca adada çok eski bir kilise var ve burada hala Pazar ayinleri yapılıyor.