Prof. Dr. YÜCEL YILMAZ

Eğitim Sorunu Toplumsal Bir Trajedi Halini Aldı
 
Bu sene yaklaşık iki milyon öğrenci, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavına girdi. Bunlardan ancak %20’si bir yerlere girebilecek. Eğitim sorunu toplumsal bir trajedi halini aldı ve sonsuz çözümsüzlük gibi görünüyor. Hiçbir hükümet bu sorunun önünü almıyor ve almaya da niyetlenmiyor. Bu sorun, yüksek öğretim kurumlarının kendi içlerinde çözülemeyecek kadar derine inmiş. Bu öyle bir sorun ki, ta anaokulundan işverene kadar büyük bir planlama sistemi isteyen toplumsal bir durum.
 
Ailelerin büyük fedakarlıklarla bu denli öğrencisi bol bir sistem içinde öğretimde yer açmaya çalışması büyük bir sorun. Hükümetimizin, sayıları giderek artan öğrencilere yetecek kadar üniversite açması mümkün olmuyor. Çoğunun "Vakıf Üniversitesi" olduğu düşünülüyor ama "Vakıf Üniversitesi" açmak çok zor. Üniversite yaptırabilecek zenginlikte işadamlarımızın sayısı da çok değil. Bu, öğrenci sayısının çok az bir kesimini içine alıyor. O zaman engeçerli yol şu: Yüksek Öğrenim konusunun en önemli konu olarak masaya yatırılması.
İstanbul’da 20’yi aşkın üniversite var. Bunun 6’sı devlet, geri kalanlar vakıf üniversitesi. Vakıf üniversitelerinin toplam öğrenci kapasitesi bir tek devlet üniversitesinin kapasitesini bile tutmuyor. Bizim açımızdan bakacak olursak; biz çok fazla öğrenci almak arzusunda olan bir üniversite değiliz, amacımız kitle eğitimi yapmak değil, eksikliği duyulan kaliteli eğitimi İstanbul’da yaparak yurtdışına binlerce öğrenci yollayan toplumumuzun bu sorununa küçük de olsa cevap vermek. 15.000 Türk genci Amerika’da okuyor, yaklaşık 50.000 öğrencimizi yurtdışında okutuyoruz.
Bunun yıllığı her bir öğrenci için 20-25 bin dolar diye düşünürseniz, Türkiye yüksek öğretim için başka ülkelere milyarlarca dolar yatırıyor demektir. Benzer bir kaliteli öğretimi burada yapar ve sunarsanız çok büyük hizmet yapmış olursunuz. Bizim üniversitemizin ana amacı batıdakinden geri olmayan, kaliteli bir öğretimi İstanbul’da verebilmek. Kaliteli öğretim verebilmenin yolu uluslararası ilişkileri güçlü bir üniversite demektir. Hoca ve öğrenci değişimi yapılabilir ama bir adım ötesi o üniversitelerden diploma verme aşamasına ulaştırır. Öğrencilerimize, Amerika’nın ilk 50 üniversitesinin içinden seçtiğimiz üniversitelerle yaptığımız ikili anlaşmalar sonucu, iki üniversitenin diplomasını birden veriyoruz.
Öğrenci 2 yıl orada ve 2 yılda İstanbul da okuyarak iki üniversitenin de diplomasına sahip oluyor. Bu sistemi 2 üniversite ile oturttuk, 3. üniversite ile de başlıyoruz. Bu üniversiteler: Purdue University (Amerika’nın ilk 10 üniversitesi içinde), Montana State University (Amerika’nın ilk 50 üniversitesi içinde), Wayne State University. Bu üniversiteler bizi tanıdılar, alt yapımızı, hoca kalitemizi, programımızı gördüler ve bizimle anlaşma yapmaya karar verdiler. Programlarımızı birbirine uyumlu hale getirdik ve uzun yazışmalardan sonra programı işler hale koyduk.Bu gelişme, üniversitemizde öğretimin onlardan daha geri olmadığının açık bir belgesidir . Onlar bizim üniversitemizin diplomasını akredite ettiler.
Bizim üniversitemizde her öğrenciye neredeyse bir bilgisayar, birimine göre de her 4-5 veya 8-10 öğrenciye bir hoca düşer. Hocalarımızın çoğu yurtdışı eğitimlidir. Hocalarımızın bir bölümü Amerikalıdır. Dolayısıyla buraya gelip durumu görünce bize gönülden destek verdiler. Bizim anlaşma yapmak için şu anda 6 Amerikan üniversitesi sırada bekliyor. Bu hem üniversitemiz hem de ülkemiz açısında gurur vericidir.
İkinci bir girişimimiz de şöyle: AB’nin Erasmus-Sokrates adlı üniversiteleri arasında hoca ve öğrenci değişimine yönelik bir programı var. Bu programa göre bir üniversitede okuyan öğrenci bir yada daha fazla yarı yılı bir başka Avrupa üniversitesinde tamamlayabiliyor. Biz bu programa dahil olduk. GeçtiğimizEkim ayında da diplomamızı aldık. Artık Avrupa üniversiteleri ile öğrenci ve hoca değişimi yapabiliyoruz. 20 Avrupa üniversitesi ile değişim anlaşması imzaladık. Bunların içinde İngiliz, Alman, Avusturya, Fransız, Hollanda, Finlandiya ve Polonya üniversiteleri bulunuyor ve ilk grup öğrencimizi Şubat döneminde Avrupa’ya yolladık.
Bir grup öğrenciyi de biz bu yaz okulumuza kabul ettik. Bir üniversitede kaliteyi 2 yolla yakalayabilirsiniz. Birincisi; öğrenci sayımızı arttırmadan hoca kalitemizi arttırmaktır Biz bu nedenle öğrenci sayımızı 3000’de dondurmayı planlayan, stratejimizi buna göre çizen bir üniversiteyiz. Şu anda lisans öğrenci sayımız 2400. 450 de lisans üstü öğrencimiz var.Yani toplam öğrencimizin %20’ye yakını lisans üstü öğrencileri oluşturuyor. Bu bizim çok güçlü bir tarafımızı; araştırmacı yanımızı gösteriyor. Aslında bir üniversiteyi üniversite yapan araştırmaya yönelik atılımlarıdır. 250-300 kadar da ön lisans öğrencimiz var. Sonuçta gelecek 3 yıl içersinde lisans öğrencimizin sayısını 3000’e çıkararak öğrenci sayımızı bu düzeyde donduracağız. Bütün planımızı buna göre yaptık; 6 fakülteli, 3000 öğrencili, batıyla bütünleşmiş ve standartlarını buna göre saptamış bir vakıf üniversitesi olmak.
Bizi en farklı kılan özelliğimiz hiçbir ticari beklentimiz olmaması. Öğrenciden aldığımız kayıt parası ile yaşayan bir üniversite değilizKadir Has Vakfı üniversitemizi sürekli desteklemektedir.Bir ay kadar önce Güzel Sanatlar Fakültemizin yeni binasının açılışını yaptık. Bu binanın zemin katını İstanbul’da eksikliği duyulan mükemmel bir müze halinde getirdik. Sadece orası için Kadir Has Vakfı 5 milyon dolar destek verdi. Bitişikteki harap halde bulunan Tekel binasını da aldık ve yapımına da 1 ay içinde başlayacağız. Dolayısıyla sürekli kaliteye yatırım yapan, bilimin peşinde koşan bir üniversiteyiz.
Silivri’de deniz kenarında 4 katlı 12.0000 m2 kapalı alanı olan bir binamız var. Bu sene oraya 2 senelik Meslek Yüksekokullarımızı aktarıyoruz.Onun dışında 2 etkinliğimiz daha olacak. Birincisi AB’nin yöneticilerini yetiştirmeye yönelik kurmuş olduğu"College of Europe" adında bir üniversitesi mevcut. Bu üniversite ile işbirliği anlaşması oluşturduk. Türkiye’nin ve Avrupa Birliği’nin yöneticilerini yetiştirecek ihtiyaçlarına cevap verecek ortak programları bu seneden itibaren başlatıyoruz. Bu programı da Silivri’deki binamızda gerçekleştireceğiz.
Bir başka proje ise "teknopark". Elektronik, yazılımve bilgisayar teknolojisinin bilgi üretmesi için üniversitemizin içinde araştırma ve geliştirme bölümleri ayırdık. Bizim çok gelişmiş bir bilgisayar, elektronik merkezimiz var ve Fakültenin başına Amerika’dakiDelawere Üniversitesi’nin Bölüm Başkanı’nı transfer ettik. Dolayısıyla "teknopark"ı da geliştireceğiz. Üçüncü kampüsümüz olan Bahçelievler binamızda ise hazırlık bölümümüz var. Üniversiteye gelen gençler dersleri İngilizce izleyecek durumda değilse orada bir yıl İngilizce hazırlık okuyorlar. Çağdaş bir eğitim gerçekleştiriyorlar. Bu okulumuzun hocalarının yarısıyabancı.
Gelelim altyapıymıza ne denli önem verdiğimize; İstanbul bence çok özel bir kent, çünkü neredeyse son 6000 yıllık insan yaşamının tarihsel, kültürel kalıntıları olan bir kent. Daha sonra da dünyanın en büyük 3 imparatorluğuna başkentlik yapmış. Bir de İstanbul’u İstanbul yapan çok önemli bir özelliği var: doğası. Deniz ile karanın birbirine bu denli uyduğu başka bir dünya kenti yok. ABD’de, Avrupa’da, Japonya’da, vs’de deniz kenarında olup da denizi göremeyen pek çok şehir var. Gelgitlerden, Tsunami’den, ya da denizin hırçınlığından bu kentler denizi pek göremezler. İstanbul’u İstanbul yapan denizi ve tarihidir.
Bizim üniversitemiz bu ikisinin birleştiği bir konumda yer almaktadır. Bizim binamız 4 katmandan oluşmaktadır: en altta 1100 yılına tarihlenen birBizans Sarnıcı var. Onun üstünde 16. yüzyılda yapılmış bir Osmanlı Hamamı’nın kalıntıları yer alıyor. Onun daüzerine 1800’lerde bir tütün fabrikası yapılmış. Bu bina 1884 yılındabir Avrupa Ticari Konsorsiyumu’nun ürünü olarak yapılmış. Bu bina geçen seneAvrupa Birliği’nin verdiği "En İyi Korunmuş Tarihi Bina Mimari Ödülü" aldı. Sarnıç ve Hamam üzerine yapılan Güzel Sanatlar Fakültemiz de inanıyorum ki aynı ödülü gelecek yıl alacak. Sonuç olarak; İstanbul’a, tarihine, kültürüne, doğasına yakışır bir binada, Türkiye’nin kaliteli öğretim ihtiyacına yakışır bir yüksek öğretim kurumuyuz. Biraz da öğretim sistemimizden bahsedeyim. Üniversite eğitimi artık eskiden olduğundan çok farklıdır.
Teknolojik bulgular, web’in bağlanması, bilgiye ulaşmayı ışık hızına eriştirdi. Her an bilgi akışı sağlamak mümkün. Bizim aşağıdaki kitaplığımızda binlerce bilimsel dergi ve on binl