Mehmet Murat BEKDİK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Biz kimiz?
 
Bu sayımızda sizlerle Tarhan Erdem ve arkadaşlarının, Hürriyet Gazetesi için ülkemizde 44 şehirde 7000 denek ile bizzat evde yüz yüze görüşülerek yapılan ve 15 yaş üstü 51 milyon “yetişkin”i temsil eden,“Biz Kimiz? Kültürel, Ekonomik ve Sosyal Hayat Tarzı Araştırması” konulu bugüne değin Türkiye’de yapılan en büyük saha araştırmasının bulgularını paylaşmak istiyorum.

Yetişkin nüfusumuzun %51.5’i erkek, % 48.2’si kadın. Yetişkin nüfus içinde bile 15-34 yaş arası grubun oranı %45. Çok genç nüfusa sahip bir ülkeyiz. Üniversite mezunu %8.5, ilkokul mezunu %41, okuryazar olmayanlar %6.1, diplomasız okurlar %3.6. Ülke nüfusunun %50.3’ü ilkokul ve altı eğitime sahip.

Ayda 3.000 TL ve üstü kazanan yetişkinler %3.5, ayda 1.000 TL ve altı kazananlar %68.4, 500 TL ve altı kazananlar %27.4.

Yetişkin nüfusun %86.1’i kendini Türk, %10’u Kürt veya Zaza olarak, %91’i Sünni Müslüman, %4.9’u Alevi Müslüman olarak tarif ediyor. Yine aynı nüfusun %54.2’si kendini dindar, %30.3’ü inançlı, %12.4’ü sofu, %1.4’ü inançsız ve %0.7’si ise ateist olarak tarif ediyor.

Başörtüsü veya yemeni örten kadınlar %56.9, türbanlılar %13.4, çarşaf ve peçe kullananlar %0.9, başını örtmeyenler %28.8. 15 yaş üstü kadınlarımızın %71.2’sinin başı şu veya bu şekilde kapalı.

“İlk ve orta eğitim alan kızlar başını örtmeli” diyenler %32.3, “hukuk sistemi dini kurallara göre belirlenmeli” diyenler %22.3, “kamuda çalışan kadınlar başını örtebilmeli” diyenler %52.9.

Buna karşılık “din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı” diyenler %58.1, “devlet yurttaşların (Sünni, Alevi, Hıristiyan vb.) dinlerini yaşayabilmeleri (inanış ve ibadet) için destek vermeli” diyenler %77.7, “Türkiye AB’ne girmeli” diyenler %63.6.

“Türkiye’nin bölünmesinden korkanlar” %75.8, “Türkiye’ye şeriat gelmesinden korkanlar” %59, “geleneklerden kopuştan korkanlar” %79.5, “ekonominin kötüye gitmesinden korkanlar” %82.6.

“Kürt sorunu Kürtlerin ayrı bir devlet kurmak istemesinden kaynaklanıyor” diyenler %65.8, “Kürt sorunu Kürtlere farklı davranılmasından çıkıyor” diyenler %36.6, “Kürt sorunu yabancıların kışkırtmasından çıkıyor” diyenler %79.3.

Sorularla deneklerin verdikleri cevapları bilgisayar gruplaştırınca, ortaya 9 ayrı grup çıkıyor. Ancak, bu 9 grubu “modern hayat tarzı-muhafazakâr hayat tarzı” ve “laiklik-şeriatçılık” başlıklı ve 2 eksenli ve (+) görünümlü bir grafiğe oturtulduğunda 4 küme oluşuyor ama 9 grup sadece iki kümeye oturuyor. Tarhan Erdem’in 8 grubu bir kümede, sadece 1 tanesi ise başka bir kümede toplanıyor. Nüfusun %85-90’ı tek bir kümede toplanıyor. Nüfusun sadece %10-15’i 2. bir kümede toplanıyor. Dolayısıyla, toplumu iki kümeli bir toplum olarak görmek mümkün.

Bu bağlamda, Sayın Cüneyt Ülsever’in 26 fiubat 2009 tarihli Hürriyet Gazetesindeki konu ile ilgili yorumunu aynen aktarmak istiyorum.

Toplumun %85-90’ı kendini “muhafazakâr hayat tarzına”, sadece %10-15’i “modern hayat tarzına” yakın konumluyor.

Cumhuriyet’in şekillendirmeye çalıştığı anlamda “modern hayat tarzı” artık büyük bir azınlıktır (%10–15). Din eksenli muhafazakâr hayat tarzını benimseyen veya yakın duran kesim ise yetişkin nüfus içinde %85–90 ile büyük çoğunluktur. Çatışma buradadır.

Çatışma laiklik-şeriatçılık ekseninde değildir. Her ne kadar modern hayat tarzını (%10–15) benimseyenler “Türkiye’ye şeriat gelmesinden” korkan en büyük grup olsalar da toplumun geniş katmanında böyle bir talep yoktur. Nitekim, “din ve devlet işleri ayrı olmalı” sorgulamasına AKP’lilerin %73.5’i “doğru” ve “kesinlikle doğru”, “devlet laik olmalıdır” sorgulamasına ise yine AKP’lilerin %83.6’sı “olumlu” tepki vermişlerdir.

Türkiye’de sorgulanan Cumhuriyet’in ortaya koyduğu hayat tarzıdır, yoksa aynı Cumhuriyet’in “laiklik” ilkesi anlamlı bir sorgulama altında değildir.

Prof.Dr. Binnaz Toprak ve arkadaşlarının “Türkiye’de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakarlık Ekseninde Ötekileştirilenler” (Aralık 2008) başlıklı saha çalışmasının tespit ettiği üzere “muhafazakar hayat tarzı”nı benimseyenler “diğerleri”ne mahalle baskısı uygulamaktadırlar.

Sosyal baskı kurmak ile iktidar olmak paralel yürüyen öğelerdir. Bu gelişmeyi destekleyen önemli bir gerçek; iktidara yakın olduğu bilinen Memur-Sen’in üye sayısı 2002’de 42.000 iken, 2008’de 315.000’e yükselmiş, iktidara yakın durmayan KESK’inki ise 39.000 azalmıştır.

Bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemin açılıp açılmadığı hususunu siz değerli okurlarımızın yorumuna bırakıyorum.

Ancak, yoruma hiç gerek olmayan tek olgu; kendisini egemen/çoğunluk sananların esasında büyük bir azınlık olduklarını yine bu dönemde görerek muazzam bir şaşkınlık yaşadıklarının, Tarhan Erdem’in araştırmasıyla bilimsel bir tespite dönüşmüş olmasıdır.

  Who are we?
  Uneducated youth in a world that gets smaller
  A glossary for understanding the new global crisis
  Towards the end of oil
  Did U.S.A. come to the end?
  Our urban future
  Globalization and employment
  TOWARDS CREATING A BETTER WORLD
  Football and Globalization
  TOWARDS NEW BALANCE IN THE WORLD POPULATION
  TOWARDS A NEW WORLD ORDER BEYOND ENVIRONMENTAL SENSITIVENESS
  CRACKING THE FOUNDATIONS OF POVERTY
  WHO WILL BE THE MASTERS OF THE WORLD ECONOMY IN THE NEXT TWENTY YEARS?
  HOW PREPARED ARE WE FOR THE WATER CENTURY?
  SHALL THE BIOFUEL SUPERSEDE THE OIL WITHIN THE NEXT TWENTY YEARS?
  THE WORLD IS FLAT
  TOWARDS A MORE HUMAN GLOBALIZATION
  IN THE NEW WORLD ORDER, POLITICIANS SHOULD HAVE THE COURAGE TO INCLUDE ECOLOGICAL STRUCTURING WITHIN LEGAL AND FINANCIAL FRAMEWORKS
  THE BIGGEST SHAME OF THE HUMANITY: STARVATION AND POVERTY THROUGH 2006
  October 3 = Dialogue Of Cultures and Civilisations
  21ST CENTURY = THE CENTURY OF BIOLOGY
  In The 21st Century, The Fate Of Humanity Will To A Great Degree Be Determined By The Developments In China And India
  THE EU NORMS, OR THE NORMS
OF BEING HUMAN?
  “KNOWING THAT YOU HAVE ENOUGH THINGS MEANS THAT YOU ARE RICH”
Lao Tzu