JEAN-CLAUDE JUNCKER

İŞ HAYATI İÇİN AVRUPA REHBERİ: "İSTİKRARLI VE REKABETÇİ BİR ŞİRKETE GİDEN YOL"
 
Avrupa Konseyi, Lizbon Stratejisi’ni gözden geçirmek ve yeniden başlatmak için toplanacak. Beş yıl önce, Avrupa Birliği dünyadaki en rekabetçi bilgiye dayalı ekonomi olmak yolunda kendine muazzam hedefler çizmişti. Bazı başarılar elde edilmiş olsa da, yarı dönem raporları sonuçların hedeflenenden çok uzak olduğunu kabul etmek zorundadır. Lizbon Stratejisi sadecerekabetçilikle alakalı değildir. İlk ve en önemli hedefimiz, Avrupa’nın sosyal uyumunu bildiğimiz haliyle korumaktır. Lizbon Stratejisi bundan vazgeçmek demek değildir. Avrupa Konseyi’nin tartışacağı reformlar, aksine, mümkün olan en çok sayıdaki Avrupalı’nınAvrupa’nın bu sosyal uyumundan yararlanması yönünde gerekli adımları atacaktır. Reformlar ayrıca, Avrupalıların çocuklarının da ağır yükler altına girmek zorunda kalmadan bu uyumdan yararlanabilmesini garanti altına alacaktır.
Rekabetçilik ekonomik politikada olduğu gibi bir amaç değildir. Yalnızca, halkın refahını ve sosyal kalkınmayı garanti altına alacak çok önemli bir araçtır. Günümüzde, Avrupa’nın rekabetçilik açısından globalleşen ekonomide rakiplerine göreçok geride kaldığı malesef inkar edilemez bir gerçektir. Ancak, Avrupa, sosyal uyum ve çevre politikaları itibariyle dünyada örnek alınan, lider bir konumdadır. Lizbon Stratejisi’nin başarılı olması için, hükümet başkanlarının Brüksel’de yeni çözümler öne sürmesi yeterli değildir. Başarının anahtarı, bunun ulusal düzeyde etkili bir şekilde uygulanmasında yatmaktadır. Lüksemburg Başkanlığı bu nedenle Avrupa Konseyi’ne bütün Üye Devletler’in bundan böyle Lizbon hedeflerini gerçekleştirmek için birer Ulusal Eylem Planı oluşturmaları yönünde bir öneri sunacaktır. Başarıya giden önemli bir koşul da ulusal hissedarların Lizbon hedeflerini sahiplenmeleri olacaktır. Ulusal parlementolar bu konuda açıkça önemli bir rol üstleneceklerdir.
Ancak belki de daha fazlasını iş ve ticaret birlikleri üstlenecektir. Sadece bütün katılanlar Lizbon Stratejisi’ni tam olarak benimsedikleri takdirde Avrupa gerçekten rekabetçi bilgiye dayanan, son derece gelişmiş bir ekonomiye sahip olabilecektir. 2010 yılına kadar, bilgiye dayalı toplum yönünde gerçekleşecek değişim daha da iyi fark edilmeye başlanacaktır. Bu bilgi ışığında, diğer Avrupa süreçleri ile birlikteLizbon Stratejisi’ni daha da öne çıkaracak ve hedeflerini daha sıkı tutacağız. Dahası, bu stratejiyle ilgili daha güçlü iletişimi savunacağız. Lizbon Stratejisi’nin başarıya ulaşmasında iş dünyasının çok merkezi bir rolü olacaktır. Gerçekten de, iş dünyasının Avrupa’daki rekabet ortamı ve sürdürülebilir kalkınma konusundaki münazaralara katılım göstermesi gerekmektedir.
Avrupa İş Dünyası Birliği’nin CSR’ı desteklediğini görmek ümit verici bir gelişmedir. Avrupa, Strateji’nin hedeflerini, özellikle de ekonomik büyüme, sosyal meseleler ve çevre arasında tam bir denge sağlamanın gerekliliğini benimsemiştir. Bu denge, ister iş dünyası, ister ulus ister kıta çağında olsun, sürdürülebilir bir kalkınmayı garanti altına almak için gerekli bir koşuldur. Ortak sosyal sorumluluk, bu davayı ileri taşımak için önemli bir araçtır. On yıl önce, Avrupa’daki iş dünyası Jacques Delors’un Sosyal İhraca Karşı Avrupa İş Deklarasyonu konusunda mutabakata varma çağrısına kulak vermişti. Bugün, CSR’da Lizbon Gündemi ile aynı amaçları paylaşan "İş Dünyası için Avrupa Rehberi" başlıklı yeni Avrupa Manifestosu’nu kabul ettiğiniz için sizleri kutlarım. Bu, Avrupa’daki liderlerin, iş hayatında Avrupalı bir yol olduğunun ve istikrarın gelip geçici birşey olmadığının farkına vardıklarını göstermektedir.
Yalnızca yapılacak en doğru şey olduğu için değil, aynı zamanda, açıkça söylemek gerekirse, iş dünyası için yararlı olduğu için, temel ilkeleri geçerli olmaya devam edecektir.