YILDIZ YILMAZ

Başarılarımızın Nedeni Eşimle İş Hayatımızdaki İlkelerimizin Aynı Olmasıdır
 
“Kendimizle yarışarak, en büyük rakibimizin yine kendimiz olduğunu kabul ediyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızın devamını istiyorum.”
 
İnşaat sektöründeki ilk çalışmalarınız ne zaman başladı?
İlk iş hayatım Şişe ve Cam Fabrikaları Genel Müdürlüğü’nde başladı. Eşim Salih YILMAZ ile evliliğimden sonra bir süre Ankara’da yaşadık. Bu dönemde Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nde Jeofizik Yüksek Mühendisi olarak çalıştım. 1981 yılında tekrar İstanbul’a döndük ve bu tarihten itibaren de Gentaş İnşaat’ta aldığım görevle inşaat sektöründeki çalışmalarımı sürdürmekteyim. Gentaş İnşaat’ı bize biraz anlatır mısınız?
Eşim Karadenizlidir. Biliyorsunuz Karadenizlilerin genelinin ruhunda inşaatçılık vardır. Baba mesleğinin de inşaatçılık olması, eşimin bu sektörde yer alma arzularını doğurmuştur.

Eşim Ankara’da 1978 senesinde, bugün hala büyük projelere imzasını atmakta olan, OFTAŞ İNŞAAT şirketini kurmuştu. 1981 yılında ise aile şirketi olan GENTAŞ İNŞAAT kuruldu. Gentaş İnşaat olarak kendi arsalarımızda ya da kat karşılığı olarak aldığımız arsalarda konut, villa ve iş yerleri yapmaktayız.

Şimdiye kadar Marmaris, Bodrum, Saroz Enez, Ayvalık, İstanbul’da Burgaz Ada, Kozyatağı, Salacak, Fulya, Dikilitaş, Teşvikiye, Nişantaşı, mevkilerinde çeşitli projeler bitirdik. Şu anda ise Nişantaşı Valikonağı ve Ayvalık Şirinkent’te 19 adet villadan oluşan Gentaş Sitesi inşaatlarımız, Beşiktaş Dikilitaş’ta çeşitli arsalarımızın proje ve inşaat öncesi gerekli alt yapı çalışmaları devam etmektedir.

Gentaş İnşaat olarak yaptığınız projelerde önce nelere önem veriyorsunuz?
Yaptığımız projelerde ilk önce binanın dış görüntüsü ve iç mimari planlarının özenle hazırlanması gerekliliğine inanıyoruz, çünkü son zamanlarda dış görüntülerine önem verilmeyerek yapılan binaların kent dokusunda yaptığı erozyon hepimizi rahatsız etmekte. Bu sebepten dolayı inşaa edeceğimiz binaların semt mimarisi ile bütünleşecek, semtin kent kimliğine katkıda bulunarak güzelleşmesini sağlayacak, özellikle Nişantaşı’ndaki çalışmalarımızda ise semtin tarihi dokusunu koruyacak dış cephe çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Daire içi planlarımızda ise, mülk sahiplerinin her türlü şartlarına ve isteklerine uygunluk sağlayacak çeşitli alternatifleri olan planlar hazırlıyoruz.

Yaptığınız binaların inşaat sürecinde neleri ön planda tutuyorsunuz?
Ben inşaatı bir buzdağına benzetirim; su yüzeyinde görülen kısmı olduğu kadar bir de suyun altında görülmeyen kısmı vardır. İnşaatın dış görüntüsü ve donanımı ne kadar önemli ise alt yapısı da çok önem taşımaktadır. Dış görüntünün sonraki zamanlarda bir şekilde değiştirilme şansı vardır. Ne var ki alt yapıda bu şansa sahip değilsinizdir ve hatta çoğu şeyi değiştirmeniz imkansızdır. Binanın alt yapısına gösterdiğimiz hassasiyet ve titizlik ileriye dönük bina ile ilgili her hangi bir sorun yaşatmamaktadır. Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz binaların depreme karşı dayanıklılığı esas alınmakta olup, bunun yanı sıra enerji tasarrufu için ısı izolasyonuna ve gürültü kirliliğine karşı ses izolasyonuna da aynı önem verilmektedir.

Dış ve iç cephe donanımı ise, zamanımızın en son teknolojilerini uygulayarak ve en yeni malzemelerin seçimleri ile yapılmaktadır. Özellikle daire içi donanımı, mülk sahiplerinin kendi istek ve zevkleri doğrultusunda olmaktadır, ayrıca bu konuda kendilerine yardımcı da olmaktayız. Böylece mülk sahiplerine, konutlarında herhangi bir dekorasyona ihtiyaç duyulmayacak şekilde butik bir çalışma sunmaktayız. Tabi ki böyle bir butik çalışma bize inşaatın her safhasını kendi kontrolümüzde tutma ve itinalı bir çalışma zorunluluğunu doğurmaktadır.

Bir bayan olarak, çoğunluğunu erkeklerin teşkil ettiği bu sektörde çalışma ekibinizle karşılaştığınız sorunlar oluyor mu?
Bu sorunuza cevap olarak şöyle başlamak istiyorum. Yaşam bir sanattır. İş hayatınız yaşantınızın büyük bir kısmını kapsamaktadır. Çalışmalarınızın belirli kurallar çerçevesinde olması ve bu kuralların yerli yerinde uygulanması halinde başarının sizin yanınızda olacağına inanıyorum.

Yaşamda, bu iş hayatınız ya da özel yaşantınız olabilir, başarıya ulaşmanın, sevgi ve saygıdan geçtiğine de inanıyorum. Sevgi ve saygı benim için çok mühim unsurlardır. İşinizi sevmeniz, insanları sevmeniz, doğayı sevmeniz ve bunlara saygı göstermeniz ve bu çerçevede hareket ettiğiniz taktirde her şeyin kendiliğinden mükemmeliyetle sonuçlandığı kanısındayım.

Her işte olduğu gibi bizim işimizde de ekip çalışmasının önemi çok büyüktür. Ekibimle çalışma anında, sadece sevgimle ve karşılıklı koruduğumuz saygı çerçevesi içinde onlarla birleştiğim zaman yaptığımız işlerden çok daha keyifli, daha randımanlı ve daha kaliteli sonuçlar alıyorum. Bugüne kadar ne ekibim; ne de iş birliği yaptığım diğer kişi ve firmalarla ilgili çok ciddi, beni bir bayan olarak rahatsız edecek, herhangi bir sorunla karşılaşmadım.

Eşinizle birlikte aynı sektörde ve aynı çatı altında çalışmanızın olumlu veya olumsuz yanları nelerdir?
Ekip çalışmasının öneminden bahsetmiştim. Evet, eşimle birlikte ikimiz iyi bir ekip çalışması yapmaktayız. Eşimin, binanın altyapısı ve inşası sırasındaki sorumluluğu, benim ise binanım mimari estetiği dış ve iç donanımındaki sorumluluğum daha fazladır.

Gentaş İnşaat’ın bugünlere başarıyla gelmesinin nedeni eşimle iş hayatımızdaki ilkelerimizin aynı olmasıdır. Öncelikle eşimle iyi bir iş arkadaşı olmamız, ikimizin de işimizi çok sevmemiz, işimize saygı göstermemiz, işlerimizin başarıyla sonuçlanmasını sağlamış, aynı zamanda eşlerin aynı sektörde çalışmalarının doğuracağı sorunlardan bizi uzak tutmuştur.

Eşimle paylaştığımız ortak ilkelerimizin başında doğruluk, doğallık ve de kendi menfaatlerimizi düşünürken karşımızdaki insanların menfaatlerine de aynı derece de önem vererek kendilerine yaklaşmamızdır.

Eşimle hem özel, hem de iş hayatımızı beraber götürmemiz bizi çok daha yakın dost yapmıştır.

Çalışan bir bayan olarak kadınlar hakkında neler düşünüyorsunuz?
Modern çağ dediğimiz, zamanımızda tüm kadınların çalışmasından, kendi özgüvenlerini kazanmasından yanayım. Kadının; beyin, önsezi ve duygu üstünlükleri ile tüm sektörlerde, kuruluşlarda, her türlü meslek ve sanat alanlarında yerlerini almalarının gerekliliğini düşünüyorum.

Son zamanlarda medya ve magazinin bizlere sunduğu “kadın”ın toplum içinde aldığı yerden çok rahatsız oluyorum.

Her türlü sektör, meslek ve sanat dalında yerlerini alan, bir çok başarılara imzasını atan, anne olarak ise geleceğin yatırımları olan çocuklarımızı yetiştiren, hatta eşlerinin iş hayatlarındaki başarılarına büyük katkıda bulunan kadınlarımızın ön plana çıkarılmayıp, mümkün olduğu kadar dış görüntüleri, ölçüsüz dekolteleri ile giyim adabından uzak, bozuk konuşma tarzları ve de tek meziyetlerinin sadece en güzel oryantal dansı yapmak olan, bunlar içinde korkunç mücadele veren kadınlarımızın gündemde olmaları ve gençlerimize kötü örnek teşkil etmeleri beni çok üzüyor. Ayrıca son zamanlarda yaşantımızda karşılaştığımız ve şahit olduğumuz değer yargılarımızın değişmesini de çok üzücü buluyorum.

Sevgiden uzak, dostluk ve arkadaş kavramlarının karşılıklarının verilmediği, insanların birbirlerine olan güvenlerinin kalmadığı, saygı kelimesinin unutulduğu, egoizmin öne geçtiği, insanların kendilerini maddi ve manevi sahip olduklarından farklı gösterme mücadeleleri, doğallıktan, samimiyetten uzak davranışların sergilenmesi, emek vermeden bir şeylere sahip olma arzusu ve bütün bunların sonunda da mutluluğu yakalayamayan kişilerin etrafımızda gittikçe çoğalması…

Size bunları söylememdeki neden, insanların iş veya özel yaşantısında, başarıyı ve mutluluğu yakalayıp yakalayamamalarının sahip oldukları bu değer yargıları ile doğru orantılı olmasındandır.

Uzun seneler çalışan bir bayan ve aynı zamanda bir anne olarak bize neler söyleyeceksiniz
Dünyanın en güzel duygularından biri de pek tabii ki annelik. Benim de hayatta en değerli varlığım olan Deniz adında bir kız