STEVE H. HANKE

Türkiye ve Büyük Göç Tartışması
 
“Göç 21. yüzyılın en ihtilaflı ve zor politik sorunlarından biri olacak gibi görünüyor. Gelecekte olacakların bir örneği önümüzdeki yıl AB üyesi olacak Romanya ve Bulgaristan’ın durumunda görülebilir. İngiltere geçtiğimiz günlerde İngiltere’de çalışmalarına izin verilecek Romanya ve Bulgaristan vatandaşlarının sayısını sınırlandırmayı düşündüğünü açıkladı. Beklendiği gibi Bükreş ve Sofya’dan şiddetli tepkiler geldi.”
 
Göç tartışmalarının odağında “Tito Ekonomik Stratejisi” dediğim şey yatıyor. Yugoslavya komünistlerin yönetimi altında işgücünü tam olarak istihdam etmeye yetecek kadar iş üretememişti. Mareşal Tito, bu sorunu çözmek için basit, fakat etkili bir yöntem bulmuş ve sınırları açarak işgücü fazlasını ihraç etmişti. 1970’lerde Batı Avrupa’da 1 milyon Yugoslav çalışıyordu. Bu Yugoslav işgücünün yaklaşık % 11’i demekti ve dışarıda çalışan Yugoslavlar’ın eve gönderdiği para Yugoslavya’nın ihracat gelirlerinin neredeyse % 39’unu oluşturuyordu.

Ekonomisini modernleştiremeyen Meksika da aynı şeyi yaptı. 2005 yılında, Meksika’nın işgücünün yaklaşık % 25’i ABD’de çalışıyordu ve Meksika’ya yılda 20 milyar ABD doları gönderiyordu. Bu rakam Meksika’daki kayıtlı sektördeki toplam ücretlerin üçte birini ve Meksika’nın toplam ihracat gelirinin % 10’unu oluşturuyordu.

Türkiye’nin bu fotoğraftaki yeri nedir?2005 yılında, yurtdışında yaşayan Türkler’in sayısı 3,7 milyondu ve bunların % 37’si (yaklaşık 1.34 milyon) çalışıyordu. Yani, 2005 yılında Türkiye’nin toplam aktif işgücünün % 5.4’ü yurtdışında çalışıyordu. Bu sayılar Türkiye’deki emek piyasasının iyi çalışmadığını gösteriyor. Fakat işgücü fazlasını ihraç etmek bir çözüm müdür?

İnsanları köklerinden kopartıp yabancı topraklara ve kültürlerin içine atmak politikacılara iyi bir çözüm gibi görünebilir, ama devlet adamlığına yakışır tek akılcı çözüm Türkiye’nin ekonomisini reformlarla modernize etmektir, bu sayede Türk işçiler ailelerine Türkiye’de çalışarak bakabilir. Bu reformlara başlamak için en iyi yer de emek piyasasının ta kendisidir.

Türkiye’de emek piyasasının düzenleyen yasa ve yönetmelikler ne işçilerin ne de işverenlerin lehine. Şimdiki durumda, yeni işçi almak zor, işçi çıkarmanın ise maliyeti yüksek. Bunun sonucunda, emek piyasası katı ve rekabetçi baskılara cevap verme ve yeterli sayıda iş yaratma yeteneğine sahip değil. Emek piyasasının esnek bir şekilde çalışabilmesi için mevzuat yükü önemli ölçüde azaltılmalıdır.

Ücretler üzerindeki çok ağır vergiler de emek piyasasının iyi çalışmamasına neden oluyor. OECD’ye üye ülkeler arasında, 2005 yılında en yüksek "vergi takozu" (işçinin işverene maliyeti ile işçinin eline geçen net ödeme arasındaki fark) % 42.7 ile Türkiye’deydi. OECD ortalamasının % 27 olduğunu da belirtelim.

Bu yüksek vergiler Türkler’i kayıt dışı ekonomiye veya yurtdışında çalışmaya itiyor. Türkiye’de ücretlerden alınan vergiler % 75 oranında düşürülmelidir. Böylece aşağı yukarı İrlanda ile aynı düzeye gelebilir ve emek piyasasının işleyişi ciddi oranda düzelebilir.

Steve H. Hanke, Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversite’nde Uygulamalı Ekonomi Profesörü ve Forbes dergisinde köşe yazarıdır. 1998 yılında World Trade Magazine tarafından dünyanın en etkili yirmi kişisinden birisi seçildi. Yazarlarından biri olduğu “Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Para Kurulları El Kitabı” 2001 yılında Ankara’da yayınlandı. Bu uyarıları Türk-Belçika Ticaret Derneği’nin 11 Eylül’de İstanbul’da düzenlediği bir toplantıda yaptı.