TÜRKİYE-AB KARMA İSTİŞARE KOMİTESİ (KİK)

Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) Yirminci Toplantısı Brüksel’de Gerçekleştirildi
 
KİK Eşbaşkanı Süleyman ÇELEBİ başkanlığında Brüksel’de Türkiye – AB Karma İstişare Komitesi (KİK) toplantısı 28 -29 Kasım 2005 tarihlerinde yapıldı. KİK Eşbaşkanı DİSK Genel Başkanı Süleyman ÇELEBİ, TOBB Başkanı Rifat HİSARCIKLIOĞLU, Türk-İş Başkanı Salih KILIÇ, Hak-İş Başkanı Salim USLU, AB kanadından 18 kişinin yer aldığı KİK toplantısında ısrarla vize sorununun çözümü talep edildi. Toplantı sonunda KİK Eşbaşkanı Süleyman ÇELEBİ ile Jan OLSSON ortak bir bildiri yayınladılar;
 
Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi (KİK), AB ile Türkiye’nin örgütlü sivil toplum temsilcilerini bir araya getiren bir oluşumdur. AB - Türkiye Karma İstişare Komitesinin üyeleri çeşitli sivil toplum örgütlerinden oluşmaktadır: ticaret ve sanayi odaları, işveren birlikleri, sendikalar, kooperatifler, ziraat odaları, tüketici birlikleri, STK’lar vb. Türkiye-AB KİK 28-29 Kasım 2005 tarihinde Brüksel’de 10. yıldönümünü kutlamış ve 20. toplantısını gerçekleştirmiştir.

AB’nin Genişlemeden sorumlu üyesi Sayın Olli REHN, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eş Başkanları Sayın Aydın DUMANOĞLU ve Sayın Joost LAGENDIJK, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Başkan Yardımcısı Sayın Dimitrios DIMITRIADIS, Bölgeler Komitesi Üyesi Sayın Roger KALIFF, Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mustafa Oğuz DEMİRALP, AB Dönem Başkanlığını yürüten İngiltere’nin AB Daimi Temsilcisi Sayın Gilles PROTMAN, Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü Türkiye Masası Müdürü Martin HARVEY Türkiye-AB KİK’in 10. yıldönümü kutlamasına iştirak etmişlerdir. Müzakereler ile ilgili birçok konuda katkıda bulunmuş ve bu katkıları canlı bir tartışma ortamı yaratmıştır.

Türkiye-AB KİK, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nin girişimiyle, Ortaklık Antlaşması’na dayanarak Kasım 1995’te kurulmuştur. 10 yıldan beri, AB ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları arasındaki iletişimi arttırmıştır. Politik düzeydeki gerilim ve anlaşmazlıklardan bağımsız olarak, Türkiye-AB KİK,her iki taraftaki örgütlü sivil toplum temsilcileri arasındaki düzenli ve anlamlı diyaloğun kararlı bir savunucusu olmuştur. Birbirlerinin kültürü, tarihi, gelenekleri ve değerlerine ilişkin karşılıklı bilgi; Türkiye-AB KİK’in faaliyetleri sonucunda güçlenmiştir.

AB ve Türkiye’deki ekonomik ve sosyal ilgi grupları arasındaki diyaloğu ve işbirliğini arttırmak Türkiye’nin AB’ye katılım müzakerelerine başlamasıyla her zamankinden daha fazla gerekli olduğu için; KİK bu hedefe ulaşmak yolunda sıkı bir şekilde çalışmaktadır. Türkiye’deki ekonomik ve sosyal ilgi gruplarına, katılım müzakerelerindeki gelişmeler ve müzakerelerin ekonomik ve sosyal konularının yanı sıra, AB kurum ve mesleki örgütleri hakkında gerekli bilgiyi sağlamak önemlidir. KİK, Türk temsilcilerinin AB’deki danışma süreci ve daha genel olarak sivil ve sosyal partnerleri arasındaki diyalogla tanışmasını sağlamaktadır. KİK, AB üyelik hakları ve yükümlülükleri konusunda Türkiye’deki toplumsal tartışmayı ve bilincin artmasını teşvik etmeyi sürdürecektir. Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin kurumsal yapılanma ve konsolidasyon sürecini durmaksızın kolaylaştırmaya çalışacaktır.KİK, AB vatandaşlarının Türkiye’deki sosyal yapılar ve reformların ekonomik ve sosyal etkileriyle tanışmalarında bir araç olmaya devam etmektedir.

KİK, Türkiye hakkındaki İlerleme Raporu’na ve güncellenmiş Katılım Ortaklığı Belgesi’ne atıfta bulunarak, 9 Kasım 2005’te AB Komisyonu tarafından sunulan genişleme paketinin altını çizmektedir. Birlik müktesebatının kabulü itibarıyla Türkiye’nin ilerlemesini memnuniyetle karşılamakta ve aynı zamanda Komisyon’un Türkiye’yi işleyen bir piyasa ekonomisi olarak gördüğünü öğrenmekten memnuniyet duymaktadır. Politik ve yapısal alanlarda yapısal reformlar yapıldığını onaylar ve paylaşılan demokratik değerler, hukukun üstünlüğü ve insan hakları çerçevesinde kabul edilen reformların düzgün bir şekilde uygulanması için çağrıda bulunur.

AB ve Türk Hükümetlerinin, KİK’ in müzakere sürecinin izlenmesinde oynayabileceği önemli rolü fark etmelerini memnuniyetle karşılamaktadır. Aynı zamanda, Türk Hükümetinin müzakerelerde sivil toplumun katılımını özellikle de KİK Türkiye Kanadı’nın rolünü tamamen kabul ettiğini bildirir.

KİK, AB’den Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişimine daha fazla dikkat göstermesini istemektedir. AB Komisyonu ve Türk Hükümeti’nin açılacak bütün müzakere başlıklarının sosyal yönlerini dikkate almasını istemektedir. Bu bağlamda, sosyal politika ve istihdamla ilgili başlık üstündeki tartışmalara öncelik verilmesini talep etmektedir.

Kararlaştırıldığı üzere, KİK, sendikal haklar ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Anlaşmaları konusundaki tartışmaların takipçisi olmuştur. ILO Anlaşmaları ve AB dokümanları ve özellikle son Türkiye İlerleme Raporu uyarınca sendikal hakların sağlanması Türkiye tarafından yerine getirilmesi önemli bir önceliktir.

KİK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla olan düzenli diyaloğuna büyük önem vermektedir. Örgütlenme hakkı ve toplu sözleşme hakkıyla ilgili hala ciddi sıkıntıların olduğunu gözlemlemiştir. Memnuniyetle öğrenmiştir ki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendikalar için yeni bir kanun tasarısı sunmuştur. KİK, toplu sözleşme, grev ve lokavtlarla ilgili yeni bir kanun tasarısının da sonuçlandırılmasını ümit etmektedir. KİK, sosyal ortaklarla istişare sonucu her iki tasarının biran önce kabulü beklentisiyle, Türkiye’de sosyal hakların gelişimini izlemeye karar vermiştir. KİK, bir sonraki toplantısında, sonuçları daha detaylı inceleyecektir.

Örgütlü sivil toplum temsilcileri ile birlikte, Türk Ekonomik ve Sosyal Konseyinin reformuyla ilgili yeni bir kanun tasarısının hazırlandığını bildirmektedir. Bu taslak düzenlemenin sivil toplum toplumun Konsey’deki temsilcilerinin rolünü arttırıp onların daha iyi temsilini sağlarken; Hükümetin rolünü sınırlandırmasından memnuniyet duymaktadır. KİK, Türk Hükümetine ve TBMM’ye bu kanun tasarısının daha fazla gecikmeden kabul edilmesi için çağrıda bulunmuştur.

Dernekler için yararlı olan yeni bir Dernekler Yasası’nın kabulünü hali hazırda memnuniyetle karşılamıştır. Yine de KİK bu kanunun uygulama kuralları ve derneklerin kayıtlarında uygulanabilecek olası kısıtlamalar konusundaki endişelerini yinelemektedir. KİK, Komisyonun 2005 İlerleme Raporu’nun şu ifadesinin altını çizmektedir: “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11.maddesine (Birliklerin ve Derneklerin özgürlüğü) aykırı olarak; bu kanun uygulamada, amaçları arasında belli bir kültürel kimlik ya da dini teşvik etmek olan derneklerin hala kayıt edilemediğianlamına gelmektedir. Her ne kadar Türk Hükümeti herhangi bir tepki göstermemiş olsa da; gerçekte, bu tür derneklerin resmi olarak kaydedilmek istediklerinde sıkıntı yaşadığını gösterir raporlar bulunmaktadır” KİK, daha sonraki bir toplantıda bu konuyu etraflıca ele alacaktır.

KİK; AB ve aday ülkeler arasındaki sivil toplum diyaloğu ile ilgili olan Komisyon bildirgesini uygulamakta aktif bir rol alma isteğini halihazırda ifade etmiştir. KİK, bu bildiriyle alakalı olan ve Ekim 2005’de kabul edilen 1264/2005 sayılı Avrupa Ekonomik ve Sosyal Konsey görüşünün tavsiyelerini desteklemektedir. KİK şuna inanmaktadır ki:
Müktesebatın kültürel etkileşimi ve faydaları sadece İstanbul, Ankara ve büyük şehirlerle sınırlı kalmamalı; diğer şehirlere ve kırsal alanlara da yayılmalıdır;
Türkiye’nin AB üyeliği hakkındaki bilgilendirme kampanyasını planlarken ve yürütürken sivil toplum örgütleri anahtar role sahip olmalıdır;
Gerekli AB fonlarının yararlanmak için olan prosedürler olabildiğince basitleştirilmeli ve sivil toplum temsilcileri için açıklığa kavuşturulmalıdır;
Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, sivil toplumun çeşitli sektörleri arasında ve aynı zamanda Türkiye ile AB arasında pratik ve yapılandırılmış bir diyalog oluşturularak ciddi katkıda bulunabilir;
Topluluk müktesebatın yükümlülükleri ışığında, Türk Hükümeti örgütlerle ilgili mevzuatı geliştirebilir ve sivil toplum örgütlerini zora sokan engelleri kaldırabilir;
Kadınlar etkin bir şekilde işbirliği faaliyetlerinde yer almalı; diyalog ve eylem planlarında uygun bir şekilde temsil edilmelidir;
Çeşitli Türk sivil toplum örgütleri, kendi sektörleri ile ilgili Avrupalı ve uluslararası organizasyonların üyeleri olmaları için desteklenmelidir;
Türkiye’nin eğitim ve mesleki eğitim programlarına katılımı teşvik edilmelidir güçlendirilmiş uygun Erasmus Programı altınd