GENÇ DÜŞÜNCE Ayşen LAÇİNEL
İnsan Kaynakları Danışmanı
Huzurlu, Neşeli, Enerjik Bir Yaşam
 
Nasıl bir hayatınız olsun istersiniz? diye sorulduğunda kimimiz zengin bol paralı bir hayatı, kimimiz sağlıklı, huzurlu bir hayatı, kimimiz de neşeli, enerjik bir hayatı düşler. Dostlarımıza yazdığımız kutlama mesajlarında genellikle sağlık, huzur, mutluluk dileriz.

Gerçekten de sağlık her şeyin başı. Akıl sağlığı, beden sağlığı, ruh sağlığı iyi olan bir insan karamsar değilse zaten hayata 1-0 önde başlıyor bence. Sağlıklı düşünceler, sağlıklı sözleri ve davranışları yaratıyor. Sağlıklı olmak demek, ne demek o halde? Eli ayağı tutar olmak mıdır sağlıklı olmak? Aşırı sert, aşırı duygusal ya da aşırı karam-sar değilse bir insan o halde dengelidir ve sağlıklıdır denebilir mi?

Büyük şehirde yaşamak, hele de İstanbul`da çalışmak, okumak zaten büyük bir iş aslında. Öyle bir iş ki her gününüz başka bir proje gibi planlanıyor. Hangi günün hangi özelliği var? Pazar mı kurulacak? Önemli bir büyüğümüz mü şehrimize gelecek ve trafik ona göre yoğunlaşacak ya da kapatılacak? O günkü güzergahta herhangi bir yürüyüş protesto ya da kutlama var mı? Ve daha bir sürübilinmesi gereken faktör. Buna göre evden çıkış saatinizi ve güzergahınızı planlamakla işe başlıyorsunuz. İş yerine geldiniz. O günkü iş sıralamanız ne? Hangi toplantılara gireceksiniz? Sunum mu yapacak, sunum mu izleyecek yoksa bir karar alma toplantısı mı yapacaksınız? İkna etmeniz gereken birimler var mı? Kişilerin profili ne? Kiminle nasıl bir iletişim kuracaksınız? Gün bitti. O günün hedeflerini gerçekleştirdiniz mi? Ertesi günün hazırlığı gözden geçirildi mi? Ve eve dönüş. İş çıkışı saati mi? Yol durumu nasıl? Evde sizi bekleyen görevler neler? Sonunda gelen hafta sonu ve güzelim İstanbul... Üşenmeyip şehri gezebilecek dostlarınızla görüşebilecek misiniz? Yoksa patates çuvalı gibi kendinizi televizyonun karşısındaki koltuğa mı bırakacak yayım yayım yatacak mısınız?

Hayat güzel. İstanbul ise Türkiye`nin değil dünyanın en güzel metropolü bence. Bütün zorluklarına rağmen güzel. Yeter ki kendimizi şehrin trafiğine zorluklarına teslim etmeyelim. Güzelin güzelliklerini görebilelim. İstanbul`da yaşama projesini iyi tasarlayıp iyi yönetebilelim.

Emekliliğe ne kaldı? Emekli olduğunuzda ise şehir sıkmışsa sizi kaçarsınız bir kıyı kasabasına. Çoluğu çocuğu alıp doğal gıdalarla beslenir, temiz hava teneffüs eder toprakla bağ bahçeyle uğraşır arada internete girer dünyayı takip edersiniz.

Hayata aydınlık bakmak lazım. Hem kendi ışığınızı parlak tutmalı hem çevrenizdekilerin de aydınlık olmasını sağlamalısınız. Her şeye rağmen karanlık düşünceleri olanlar ısrarlı davranırsa onlardan uzak durmak ve ışığınızı karartmalarına izin vermemeniz lazım. Işık saçabilmek parlak kalabilmek ise, kendine inanmak, yaradanın varlığına ve ihtiyacınız olduğunda yanınızda olacağını bilmekle başlıyor.

Dr. Mehmet ÇELİKEL,``Işık, insanların enerji kaynağıdır. İnsanlar, güneş ışınlarıyla vücutlarının biyolojik ritimlerini ayarlarlar. Organların biyolojik ritimlerinin bozulması duygulanmamıza olumsuz etki eder. Bu etkilenmenin ilk belirtileri, kişi karamsarlığa düşer, uykuları bozulur ve iştahı aşırı artar, bazen de iştahı kesilir.

Aydınlık bir yaz gününde güneş, 50 000-100 000 Lux`a kadar varan bir ışık saçar. Sonbahar-kış aylarında sabah erken işe gidip akşam karanlıkta eve geliriz. Gerekli aydınlık olmayınca organlarımızın çalışma düzeni bozuluyor. Retina denen görme sinirinin uzantısı olan ağ tabakanın sensör gibi görevi vardır. En az 2000 lux aydınlık olunca, alınan ışınlar Epitalamus`un pineal cisim yani epifiz bölgesine iletilir. Epifizden melatonin denen organlarımızgece-gündüz ritmini ve uykuyu sağlayan hormonları salgılar. Melatonin salgılanması artınca bileşik kaplar prensibi gibi diğer hormonlarımızın salgılaması da genellikle azalır. Yani retinadan aldığımız ışık şiddetine göre salgılanan melatonin hormonu vasıtası ile organlarımızın 24 saatlik ritmini sağlarız.`` diyor Psikiyatrist Dr. Mehmet ÇELİKEL. Kış ve sonbahar aylarında ışık az olduğu için ışık terapisini öneriyor.

Bense güneşi çok seven ve kendini güneşin kızı olarak gören biri olduğumdan her güneşli gün dışarılara çıkmayı ve içimi ısıtmayı alışkanlık haline getirmişimdir. Tavsiye ederim. Hava soğuk bile olsa güneş evimizden içeri girsin. Açın evlerinizin penceresini, açın kalplerinizin kapısını. Aydınlık, sıcaklık ve sevgi dolsun evlerinize, yüreklerinize. Gelen yeni yılın ilk aylarından başlasın yeni müjdeler. Parlak bir yıl olsun bu yıl gönlünüzden ne geçiyorsa bir bir gerçekleşsin.