Dr. JAVIER SOLANA

Uluslararası Bir Aktör Olarak Avrupa Birliği'nin Geleceği
 
2005’in AB’nin siyasi gelişimi için hayati bir yıl olacağına eminim.Hem kendi vatadaşlarımız hem de uluslararası ortaklarımız, Avrupa’nın uluslararası arenada daha fazla ağırlığını koymasını istiyorlar. Ortaya çıkan fırsatları değerlendirebilirsek, bu çağrıya yanıt verebilir ve etkin, tutarlı, dolayısıyla da etkili bir AB dış politikası sergileyebiliriz.
Son yirmi yılda Birlik, kıtamızın dört yanında barışı, refahı ve demokrasiyi yayma konusunda muhteşem bir iş çıkardı. Altı ülkeden oluşan bir klüp olarak başlayan oluşum gelişerek, dış politika ve savunma politikası da dahil olmak üzere birçok yeni alanda yetki ve sorumluluklarla, kıta çapında 25 ülkeden oluşan bir Birlik haline geldi. On yıllar boyu ideolojilerle bölünen ve çatışmalarla gölgelenen kıta artık barış içinde birleşti ve özgürleşti. Önümüzdeki yirmi yılın başlıca zorluğu, barışı sınırlarımız ötesinde ilerleterek ve kurallara dayalı uluslararası bir düzen kurarak bu barış bölgesini genişletmek olacak.
Deneme yanılma yoluyla ve çıkarlarımızın birliğinden destek alarak, performansımızı durmadan geliştirdik. Konu ister Ukrayna, İsrail-Filistin, ister Afganistan veya İran olsun, sonuç her zaman aynı: birlik mesajı veriyoruz ve bunun sonucunda dünya çapında güvenliğe anlamlı katkılarda bulunuyoruz. 1990’ların başında Balkanlarda bölünmüştük ve bu nedenle akan kanları durduramadık; ama bugün, herkes stratejide hemfikir; savaş yorgunu bu toplumları istikrara kavuşturma ve yeniden yapılandırmada devasa ilerleme kaydettik.
Hem teknik hem de mali yardımlarla, acılı ama gerekli siyasi ve ekonomik reform süreçlerini destekliyoruz. Önümüzde çetin engeller olacak; ama nihai sonuç açık: bölgedeki tüm ülkelerin sonunda AB üyesi olması. Bu yıl 10. yılına giren Barcelona süreciyle Akdeniz’deki ortaklarımızla da işbirliğe dayalı bir güvenlik bölgesi inşa ediyoruz.Avrupa’da sürdürülebilir barış ve güvenliğin bölgesel işbirliği ve bütünleşmeyi gerektirdiğini zor yoldan öğrendik. Kriz yönetimi güvenlik inşa etmekle aynı şey değil. Bu nedenle bölgesel işbirliğini desteklemek, çabalarımız içerisinde böylesi ‘gelişen bir alan’.Afrika Birliği, Mercosur, Asean: bütün bunlar ilhamını açık biçimde AB’den alan, güçlenen bölgesel rejimlere örnekler. Bu bölgesel oyuncularla ilişkilerimizi derinleştiriyoruz ve daha da gelişmeleri için destek veriyoruz.
Avrupa dış politikasının, eylemden uzak, sadece laf olarak bertaraf edilebildiği günler çok gerilerde haldı. 7,000’den fazla Avrupa taburu AB bayrağı altında faaliyet göstererek, Bosna-Hersek’te barışı koruyor.Güney Kafkaslar’da, Afrika’da ve başka yerlerde diğer operasyonlar hayata geçiriliyor.Askeri yetkinlikler alanında sağlam ilerleme kaydediyoruz. AB Acil Müdahele Gücü çerçevesinde, planlanan 13 muharebe grubunun birincisi oluşturuldu.
Avrupa Savunma Ajansı’nı da kurarak sivil-askeri bir hücrenin oluşturulması yoluyla sivil-askeri işbirliğini yeni bir işletim düzeyine getirdik. Tüm bu önlemler Birliğin kriz yönetimi yetkinliklerini, 21. yüzyılın karmaşık, çok yüzlü güvenlik krizlerini başarılı biçimde ele alabilecek şekilde artırmasını sağlamalı. Bu sayede, adım adım, daha yetkin ve daha tutarlı bir Avrupa dış politikası şekilleniyor. Ancak bu hala ilerleme aşamasındaki bir çalışma ve Birlik potansiyelinin tümünü henüz hayata geçirmiş değil. Bazı durumlarda, yetersiz siyasetin eksimiş kabuğu sürece ket vuruyor. Diğer durumlarda, ket vuran unsur örgütlenme şeklimiz veya kararları alma ve uygulama biçimimiz oluyor. Hepimiz, Avrupa’nın etkisinin, eğer daha fazla tutarlığa sahip olursa daha büyük olacağının farkındayız. Sadece bu nedenle bile, tüm üye ülkelerde yeni Avrupa Anayasası’nın onaylanması son derece sevindirici olacaktır.
Anayasa AB’nin gelişmesinde yeni bir hayati adımı temsil ediyor: Maastricht Anlaşması Euro için ne demekse, Anayasa da Avrupa’nın dünyadaki rolüyle ilgili olarak aynı anlama sahip olabilir.Dış politika alanında belki de en önemli yenilik, AB Dış İşleri Bakanı makamının oluşturulması oldu.Bildiğiniz gibi, bu makam AB dış ilişkilerinin hem siyasi hem de ekonomik nitelikteki farklı bileşenlerini tek bir kişide toplayarak daha tutarlı biçimde hareket etmemizi sağlayacak.
Gelecekteki Dış İşleri Bakanı olarak üstlenmesi bana düşen bu görev gerçekten çok büyük. AB Dış İşleri Bakanı daha fazla tutarlılık sağlanması amacıyla Birliği yurtdışında da temsil edecek ve AB Dışişleri Bakanlarının düzenli toplantılarına başkanlık yapacak. Böylece ortaklarımızın tek bir muhatabı olacak. Son olarak, Anayasa AB Harici Eylem Servisi’nin oluşturulmasını öngörüyor. Burada, günümüzde AB’nin dış politikalarını şekillendiren ve uygulayan farklı kurumlardan çalışanlar bir araya getirilecek.
Avrupa’nın ilk defa bir çatı altında çalışan ve AB dış ilişkilerinin tüm yelpazesinden sorumlu tek bir kişiye bağlı olan tek bir ekibi olacak. Dünyamız hızla değişiyor. Yeni tehlikeler olduğu gibi yeni fırsatlar da barındırıyor. AB’nin en azından her iki anlamda da sağlaması gereken iki büyük katkı var. Hem varlığı aracılığıyla: bütünleşme yoluyla barış tesisine dair başarılı bir örnek olarak; hem de eylemleri aracılığıyla: işbirliği yoluyla küresel güvenliği ilerleterek. Gurur duyulacak çok iş var, ama yapılacak daha da çok iş var.