İĞNE Bedii OKYAY
İşveren yalnızlığı
 
İşveren; Adı üzerinde iş yaratan, insanlara çalışabilecekleri müesseseler kurarak iş ve aş sağlayan kimsedir.Dünyanın her gelişmiş ülkesinde işveren el üzerinde tutulup istihdam ve katma değer yarattığı oranda onurlandırılıp teşvik edilirken ülkemizdeher zaman üvey evlat muamelesi görmüştür.
Dünya finans sisteminde başlayan ve ülkemizin özellikle reel kesimini etkisi altına alan ekonomik kriz nedeniyle yine işverenlerimiz topun ağzına konmuşlardır. Yıllardır global ekonomi adı altında uluslararası firmaların hakim oldukları iç ve dış pazarlarda sırf işletmesi kapanmasın, çalışanlar mağdur olmasın diye minimum karlarla ve onca sorunlarla iş yapmaya çalışan işverenler talep yetersizliği ve sipariş iptalleri ile artık çalışamaz hale gelmişlerdir. Güneşli havada şemsiye dağıtan bankalar şimdilerde açtıkları kredileri geri çağırmakta, alacaklar tahsil edilememekte, ödenemeyen borçlar ise yığılmaktadır. İşçiler maaşları, sendikalar aidatları, devlet stopaj vergi ve SSK primleri için işvereni sıkıştırırken, yazılı ve görsel medya faaliyeti durmuş işletmelerden zorunlu çıkarılan işçiler için deişvereni sorumlu tutmaktadır.

İşveren ne yapmıştır da bütün bunları hak etmiştir?
Bu güne kadar sıcak para tanımıyla yurt dışından teşvik edilerek getirilen dövizlerle yaratılan sahte ve geçici refahın sorumlusu işveren midir?

Tüketici kredileri ve kredi kartları ile Ekim 2008 sonu itibarıyla 86 milyar YTL ye ulaşan Türk insanının borçlanmasında işverenin rolü nedir? Borcun borçla kapatılarak gelecek nesillerin yaşamlarının ipotek altına alınmasına göz yuman hatta teşvik eden ekonomik modelin bu ülkede yerleşmesine işverenler mi sebep olmuşlardır?

Tüm faaliyet dönemlerinde devletbürokrasisinin, yerel yönetimlerin ve sair kurum ve kuruluşlarınişverenin yaşamını kolaylaştırıcı bir eylemi veya işlemi olmuş mudur?

Ülke yönetimini elinde tutanlar sırf günü kurtarmak için ülke ekonomisini bu hale getirip sadaka toplumu yaratacaklar ve sonra iki torba bedava erzak dağıtıp hayır duası alacaklar ama yılların emek ve sıkıntıları ile yaratılan ve kapanma konumuna gelen kuruluşların işvereni her zaman eski Türk filmlerinin kötü adamı Ahmet Tarık Tekçe olarak kalacak öyle mi?