Özkan Ağış

Enerji Sektörü Özel Dosyası
 


Kriz dünyada tüm sektörleri olduğu gibi enerji piyasalarını da etkilemiştir

Türkiye Kojenerasyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özkan AĞIŞ, “Enerji Sektörü Özel Dosyası”nı incelediğimiz bu sayımızda kojenerasyon nedir, Türkiye’de en çok kullanılan enerji çeşitleri, krizin enerji sektörüne etkileri gibi konularda Elegans okuyucularını bilgilendirdi.
 
Kojenerasyon nedir? Ülkemizde nasıl uygulanmaktadır?
Kojenerasyon, aynı enerji kaynağını (Primer enerji) kullanarak aynı anda elektrik ve ısı üretilen teknoloji ve dizayna verilen isimdir. Kojenerasyon Teknolojisinde, doğalgaz, nafta, fuel oil, kömür ve biyokütle gibi enerji kaynakları buhar, gaz türbini veya gaz motorlarında elektrik enerjisine çevrilirken, çevrim sonunda çıkan ısı da, atık ısı kazanları vasıtasıyla ısınma veya proses kullanımı amacıyla değerlendirilmektedir. Birincil enerji kaynakları ile sadece elektrik üretilmesinde verim %30-40’ı geçmez iken, Kojenerasyonda elektrik ve ısı üretimi yapılarak %80–90 verimlere ve buna soğutma da eklenerek %94 verimlere ulaşmak mümkündür. Ayrıca, yerinde üretim ile %7–8 olan iletim ve dağıtım kayıpları önlenmekte ve ulusal kapasite kazanımı sağlanmaktır. Kojenerasyon Tesislerinin sera gazı salınımı, yaklaşık olarak, Kombine Çevrim Santrallerinden %50 ve kömür santrallerinden %67 daha azdır. Kojenerasyon uygulaması ülkemizde ilk olarak, 1992 yılında, Yalova Elyaf Fabrikasında kurulan 4 MW’lık tesis ile başlamıştır. 1990’larda oluşan arz sıkıntılarını dikkate alan özel sektör yatırımcıları ve sanayiciler, Kojenerasyon tesisleri kurulumuna hız vermişler ve böylece kendilerinin hem elektrik hem de ısı ihtiyaçlarını karşılama yoluna gitmişlerdir. 4MW ile başlayan Kojenerasyon kurulu gücü bugün 5700 MW seviyelerine ulaşmıştır. Ülkemizde Kojenerasyon daha çok endüstriyel Kojenerasyon olarak gelişmiştir. Genelde, ısı ve elektrik ihtiyacının yoğun olduğu, çimento, seramik, çelik, tekstil, kağıt, gıda gibi endüstri dallarında, fabrikaların kendi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak, Kojenerasyon teknolojisi sıkça uygulanmış ve tesisler kurulmuştur. Ancak, az da olsa bölgesel ısıtma amaçlı kurulan Kojenerasyon tesisleri de mevcuttur(Esenyurt’da olduğu gibi).
Türkiye’de en çok kullanılan enerji çeşitleri nelerdir?
Bugün 42.394,5 MW’lık Türkiye elektrik kurulu gücünün, 28.043,20 MW’ını termik, 13.899,50 MW’ını hidrolik ve 451,90 MW’ını rüzgar enerjisine dayalı tesisler oluşturmaktadır. Elektrik enerjisi üretiminde, birincil yakıt olarak en büyük paya sahip yakıt, yaklaşık %50’lik payla doğalgazdır. Doğalgazı yaklaşık %20’lik payla linyit takip etmektedir. Türkiye enerji dengesine baktığımızda da, en çok tüketilen birincil yakıt yaklaşık 36 milyar m3’lük tüketimle doğalgaz olmaktadır. Doğalgazı linyit ve taş kömürü takip etmektedir. Doğalgaz tüketiminin %56’sı elektrik üretiminde ve %44’ü Sanayi+Konut ‘ta gerçekleşirken, linyit tüketiminde bu oran elektrik üretiminde %83, sanayi ve konut kullanımında %17 şeklinde gerçekleşmiştir.
İçinde bulunduğumuz krizin enerji piyasalarına nasıl etkileri oldu?
Kriz dünyada tüm sektörleri olduğu gibi enerji piyasalarını da etkilemiştir. Düşen petrol fiyatları etkisiyle upstream yatırımları yavaşlamış, bir kısmını da ertelemiştir. Kanada, ABD, Batı Afrika, Rusya ve Suudi Arabistan’da yeni petrol sahaları geliştirme projeleri ertelenmiştir. Dünyada, son yıllarda giderek artan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine Devlet desteği (pek çok ülkede vardır), elektrik talebi ve petrol fiyatları gerilediği için azalmıştır. Bu yüzden, pek çok yenilenebilir enerji yatırım projesi yavaşlama sürecine girmiştir. Küresel krizde Dünya’da en büyük sorun finans sektöründe yaşanmıştır. Krizden önce yatırımcıların peşinden koşturan Finans kuruluşlarının kredi vermekteki isteksizliği,genel olarak yatırımların yavaşlamasına sebep olmuştur.
Enerji sektöründeki firmaların krizi en az zararla atlatabilmesi için önerileriniz nelerdir?
Ülkemizde, öncelikle yenilenebilir enerji, özellikle Kyoto Protokolüne imza konmasından sonra son derece popüler hale gelmiştir. Özellikle bu alanda gelebilecek teşviklerle, yenilebilir enerji projeleri canlanıp, hız kazanabilir. Ayrıca, Dünya’da primer enerji fiyatları düşen talep sebebiyle gerileme yaşamış ve bu da yakıt fiyatlarında indirimleri beraberinde getirmiştir. Girdi maliyetlerinde önemli bir yer teşkil eden primer enerji fiyatlarındaki bu düşme etkisiyle üretim maliyetleri bir miktar düşmüştür. Bunun da özellikle elektrikte talebin arttığı yaz aylarında, elektrik üreticilerine olumlu yansıyacağı düşüncesindeyiz.